 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/5-226
K. 1990/249
T. 22.10.1990
* ONİKİ YAŞINI DOLDURMAYAN KÜÇÜĞÜ
KAÇIRMAK
* TEHDİT
ÖZET : Olayda, sanığın oniki yaşından küçük mağdureye karşı şehevi harekette
bulunduğuna dair hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla, sanığın TCK.nun
431. maddesine uyan suçu işlediği söylenemez.
Ancak sanık; şehvet hissi veya evlenme niyeti olmaksızın, oniki yaşını
doldurmamış mağdureyi kaçırmıştır. Sanığın bu eylemi TCK.nun 188/2. maddesine
uyan suçu oluşturur.
(765 s. TCK. m. 431, 188/2)
Oniki yaşından küçük mağdureyi hile ile kaçırmak suçundan sanık Hüseyin'in
TCY.nın 431. maddesi uyarınca 5 sene ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına
ilişkin, (Isparta Ağır Ceza Mahkemesi)nce 27.12.1989 gün ve 179/213 sayı ile
verilen hükmün, sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi, 29.3.1990 gün ve 401/1740 sayı ile;
(Sanığın, olay günü 12 yaşından küçük mağdure Ayşe'ye babasının ne iş
yaptığını sorduğu, mağdurenin deri işi yaptığını söylediği, bunun üzerine
sanığın benim evimde deri var onu alalım, babana götürüp diktireyim diye
söyleyerek mağdureyi motorsikletine bindirdiği, daha sonra mağdureye hiç bir
şehevi harekette bulunmadan motoruna binip olay yerinden uzaklaştığı,
toplanan delillerden anlaşılmış olmasına göre, olayda kaçırma suçunun
unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan yazılı şekilde hüküm
kurulması) isabetsizliğinden hükmü bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 22.5.1990 gün ve 50/64 sayı ile; sanığın önceden de benzer
iki eylemi bulunduğu, bu nedenle şehevi harekette bulunmak niyetinin belli
olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, sanık vekili tarafından süresinde temyizi üzerine, dosya C.
Başsavcılığı'nın "Bozma" istekli 31.7.1990 gün ve 3490 sayılı tebliğnamesiyle
Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Ceza Genel Kurulu'nda duruşma yapılabileceğine ilişkin bir hüküm
bulunmadığından, sanık vekilinin bu husustaki isteminin reddine karar
verilerek yapılan incelemede;
Sanığın; sokakta tek başına oynamakta olan mağdureyi, "ben babanı tanıyorum
tamir etmek üzere ona deri götürelim" diye kandırıp, motorsikleti ile 6 km.
uzaklıktaki bağlar arasına götürdüğü, burada motorsikletinden indikten sonra,
daha ileriye götürmek istediği, ancak mağdure ağlayınca, hiç bir şehevi
harekette bulunmadan mağdureyi orada bırakarak, motorsikletine binip olay
yerinden uzaklaştığı dosya kapsamından anlaşılmakta, bu oluş hususunda bir
uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, açıklanan eylemin TCY.nın 431. maddesine uyan suçu oluşturup
oluşturmadığı hususudur.
Uyuşmazlığın çözümü için TCY.nın 431. maddesinde tarif edilen suçun
unsurlarına bakmak gerekir. Buna göre failin, on iki yaşını doldurmamış bir
kimseyi (mağdur), cebir, tehdit ve hile olmaksızın kaçırması ve fiili genel
kaçırma kastı (manevi unsur) yanında, ayrıca şehvet duygusundan ibaret saikle
(özel kast) işlemesi gerekir.
Olayda, sanığın 12 yaşından küçük mağdureye karşı şehevi harekette bulunduğuna
dair hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Yerel mahkemenin, sanığın daha öncede
benzer eylemleri bulunduğundan bahisle, bu kaçırma fiilini de şehevi
harekette bulunmak özel kastı ile işlendiğine ilişkin kabulü varsayımdan
ibarettir. Ceza hukukunda varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılamaz. Maddi
gerçeğin hiç bir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması gerekir. Ceza
hukukunda kuşkudan sanığın yararlanacağı kuraldır.
Bu itibarla, sanığın TCY.nun 431. maddesine uyan suçu işlediği söylenemez.
Ancak, sanık şehvet hissi veya evlenmek niyeti olmaksızın, oniki yaşını
doldurmamış mağdureyi kaçırmıştır. Sanığın bu eylemi TCY.nın 188/2. maddesine
uyan suçu oluşturur.
Bu itibarla direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle sanık vekilinin temyiz itirazları ile
tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün gösterilen sebepten
(BOZULMASINA), 22.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|