Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi

	E.	1990/4306
	K.	1990/4775
	T.	15.6.1990 

*  HAKSIZ EYLEM
*  KUSURSUZ SORUMLULUK
*  TEHLİKE SORUMLULUĞU

ÖZET : Dava dilekçesinde dayanılan maddi olaylara göre, davanın hukuki
 sebebini saptamak hakime ait bir görevdir. Davacı taraf, açıklamalarında
 kusursuz sorumluluk hallerinden tehlike sorumluluğuna dayanmış ise de, olayın
 özelliği gereği bu sorumluluk esasının değil, yine kusursuz sorumluluk
 hallerinden birini teşkil eden ve BK.nun 52/2. maddesinde ifadesini bulan
 fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin olaya uygulanması gerekir.

(1086 s. HUMK. m. 75, 76)  (818 s. BK. m. 52/2)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye Birinci Ticaret
 Mahkemesi)nce verilen 10.3.1989 tarih ve 4806-826 sayılı hükmün temyizen
 tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi
 içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği
 konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, davalının dairesindeki televizyonun yanmasından dolayı çıkan
 yangın nedeniyle söndürme çalışmalarına katılan itfaiyenin, müvekkili sigorta
 şirketine yangın sigortasıyla sigortalı dava dışı kurumun davalının üst
 katında bulunan dairesinin kapı ve pencerelerinini yangını söndürmek amacıyla
 girip hasarlaması sonucu sigortalıya (960.000) TL'nın ödendiğini, yangının
 çıkmasına davalının ihmalinin neden olduğunun yangın raporunda
 belirtildiğini, esasen çağdaş hukukta tehlike sorumluluğu diye adlandırılan
 bu gibi durumlarda faydalananın hakimiyet alanına giren eşyanın üçüncü
 kişilere zarar vermesi halinde kasıt veya kusur şartı aranmaksızın
 hakimi-yeti olanın sorumlu olacağını iddia ederek (960.000) TL'nın temerrüt
 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep
 ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin olayda kusuru bulunmadığını, bu durumun beraatle
 neticelenen ceza davasıyla açıklığa kavuştuğunu, olayın tehlike sorumluluğu
 olarak nitelendirilemeyeceğini, istenen miktarın fahiş olduğunu savunarak
 davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; iddia ve savunmaya, mübrez belgelere, ilgili ceza dosyası, tanık
 beyanları ve bilirkişiler raporuna nazaran olayda davalının ihmal ve
 kusurunun saptanamadığı, bizatihi tehlike arzeden bir nitelik taşımayan
 televizyon kullanımının tehlike sorumluluğunun kapsamına dahil olamıyacağı
 gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. 

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava konusu olayda, davalının maliki olduğu dairede onun kusuru olmaksızın
 televizyondan çıkan yangının söndürülebilmesi için bir üst kattaki
 sigortalıya ait dairenin kapı ve pencereleri itfaiye tarafından kırılarak
 müdahale edilmek suretiyle davalıya ait dairedeki yangının başlangıç
 aşamasında söndürüldüğü ve davacı sigortacının sigorta poliçesi hükümleri
 çerçevesinde bir üst katta oturan ve bundan zarar gören kimseye ödeme
 yaptıktan sonra bu ödemeden dolayı davalıya rücu amacı ile işbu davayı
 tehlike sorumluluğu hukuki sebebine dayandırarak açmış bulunmaktadır.

Her ne kadar, televizyon cihazı yapısı itibariyle genel olarak tehlikeli
 cihazlardan olmadığından, tehlike sorumluluğunun olayda mevcut olmadığı kabul
 edilse bile, sırf komşusunda çıkan yangının söndürülebilmesi için kapı ve
 pencereleri kırılan bir üst kattaki komşu dairede meydana getirilen bu zarara
 sadece o daire malikinin katlanmasının gerektiğinin kabulü, BK.nun 52/2.
 maddesinde yer verilmiş bulunan iztırar hali sorumluluğunda ifadesini bulan
 fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırı olur. BK.nun 52/2. maddesi
 hükmüne göre, her ne kadar malına zarar gelecek kimseye, üçüncü kişinin
 malına zarar veren kimse olarak sorumluluğu sınırlandırılmış ise de, kamu
 yararına hareket eden itfaiye bu yangını söndürmede davalı adına ve onun
 yararına hareket ettiğine göre, itfaiyenin üst katta oturan sigortalıya
 verdiği zararın davalı tarafından bizzat meydana getirilmiş olduğunun kabulü
 gerekir. Nitekim, doktrinde de fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin yasada
 belirtilenlerle sınırlı olarak uygulanmaması, hukuki örnekseme yoluyla bu
 ilkenin hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda genişletilerek uygulanması
 gerektiği kabul edilmektedir (Bkz. Dr. İ. Ulusan, Fedakarlığın
 Denkleştirilmesi İlkesi, İst. 1977, sh. 18 ve 325 vd.).

Keza, aynı binada ve bir üst katta oturan dava dışı sigortalının da bu
 yangının söndürülmesinde kendi yararı mevcut bulunmaktadır. Zira, alt dairede
 yangının başlangıç aşamasında söndürülmemesi halinde aynı tehlike ile üst
 daire de karşı karşıya kalacaktı. Olayın bu özelliği ile de fedakarlığın
 denkleştirilmesi ilkesi uyarınca zararın bir bölümüne de dava dışı sigortalı
 dolayısı ile TTK.nun 1301. maddesi hükmü gereğince ona halef olan davacı
 sigortacının katlanması gerekir. Bu durum karşısında gerek BK.nun 52/2.
 maddesi hükmü, gerekse anılan ilke uyarınca davacı sigortacı lehine ancak
 hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde tarafların ortak tehlike karşısında
 karşılıklı yararları dikkate alınarak münasip bir tazminat hükmedilmesi
 gerekir.

Davacı sigorta vekili, yukarıda da değinildiği gibi, davada hukuki sebep
 olarak tehlike sorumluluğuna dayanmış ise de, dava dilekçesinde dayanılan
 maddi olaylara göre, davanın hukuki sebebini saptamak HUMK.nun 75 ve 76.
 maddeleri hükmü ile 4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı İ.B.K. gereğince hakime ait
 bir görev olmaktadır. Davacı açıklamaları ile kusursuz sorumluluk hallerinden
 tehlike sorumluluğuna dayanmış ise de olayın özelliği icabı bu sorumluluk
 esasının değil yine kusursuz sorumluluk hallerinden birini teşkil eden ve
 BK.nun 52/2. maddesinde ifadesini bulan fedakarlığın denkleştirilmesi
 ilkesinin olaya uygulanması gerektiği kabul edilerek sonucuna göre bir karar
 verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru
 görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz
 itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz
 peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.6.1990 tarihinde
 oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini