 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1990/3877
K. 1991/2842
T. 5.3.1991
* KADASTRO TESBİTİ
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : Kadastro hakimi, hakkında tutanak düzenlenen taşınmaza yönelik
uyuşmazlıkları tespit günündeki hukuksal duruma göre çözümler.
Tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların
kesinleştiği tarihten itibaren on yıl içinde kadastro tespitinden önce hukuki
delillere dayanarak dava açılabilir.
(766 s. Tapulama K. m. 31/2) (3402 s. Kadastro K. m. 12/3)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; tetkik haki-minin
raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında, 41 parsel sayılı 109.375 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz
kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ölü Ahmet mirasçıları yararına
tesbit edilmiştir. Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
yerlerden olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme
koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek, itirazı üzerine komisyonca (A)
harfi ile gösterilen 9375 metrekare yüzölçümündeki bölümün Hazine, geriye
kalan bölümün de tesbit malikleri adına tesbit ve tesçiline karar verilmiş,
Hazine itiraz nedenlerine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece; davanın kısmen
kabul, kısmen reddine, dava konusu parselin haritasında (A) harfi ile
gösterilen 40.000 m2. yüzölçümündeki bölümün Ahmet mirasçıları, (B) harfi ile
gösterilen bölümün de Hazine adına tapuya tesçiline karar verilmiş, hüküm
davalı Ahmet mirasçılarından Harun, Mehmet ve Mahmut vekilleri tarafından
temyiz edilmiştir.
Davalı tarafın temyizi, parselin fen bilirkişinin düzenlediği 22.3.1989
tarihli haritasında (B) harfi ile gösterilen bölüme yöneliktir. Taşınmazın
tapulaması 5602 sayılı Kanuna göre 19.7.1959 tarihinde yapılmıştır.
Hazinenin, taşınmazı Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden
bulunduğu, kazandırıcı zamanaşımı hükümlerine göre zilyetlikle edinme
koşullarının gerçekleşmediği yolundaki itirazı üzerine, komisyonca eki
haritasında (A) harfi ile gösterilen 9375 metrekare yüzölçümündeki kesimin
Hazine, arta kalan 100 dönüm yüzölçümündeki bölümünün zilyetliğe dayalı
davalılar adına tesbitine 3.9.1979 tarihinde karar verilmiş, Hazine aynı
nedenle dava açmıştır. Mahkemece, davanın görülmesi sırasında ve 1972 yılında
taşınmazın bulunduğu yerde Devletçe sulama yapıldığı gerekçe gösterilerek
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünce parselin 40 dönüm
yüzölçümündeki bölümün sulu toprak niteliği ile davalı arta kalan bölümün ise
davacı Hazine adına tesçili yoluna gidilmiştir. Oysa, Kadastro Ha-kimi
hakkında tutanak düzenlenen taşınmaza yönelik uyuşmazlıkları tesbit günündeki
hukuksal duruma göre çözümler. Nitekim, 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 ve
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde, tutanaklarda belirtilen
haklara sınırlandırma ve tesbitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten
itibaren on yıl içinde kadastro tesbitinden önceki hukuki delillere dayanarak
dava açılabileceğini öngörmüştür. Her ne kadar aynı Kanunun geçici 4 ve 5.
maddesinde, "halen görülmekte olan davalara bu kanun hükümleri uygulanır"
denilmiş ise de, bu hüküm davalı taraf yararına tesbit gününde anılan yasa
hükmünce doğan hakları ortadan kaldırmaz. Çünkü, 3402 sayılı Yasanın geçici
4. maddesinin gerekçesinde aynen, 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 2613 sayılı
Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunlarında bulunmayan bu madde ile hak sahipleri
lehine olmak üzere Tapulama Mahkemeleri ile Kadastro Mahkemesi sıfatı ile
görev yapan asliye mahkemelerinde halen görülmekte olan davalarla 10 yıllık
hak düşürücü süre içinde açılabilecek davalarda bu kanun hükümlerinin
uygulanacağı esasının getirildiği belirtilmiştir. Bu itibarla olayda, 3402
sayılı Kanunun 14. maddesi ile taşınmazın niteliğine yönelik olarak getirilen
sınırlama hükmü uygulanmaz. Mahkemece bu yön gözönünde tutularak parselin
dava konusu bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği davalı taraf adına
tapuya tesçiline karar vermek gerekirken bu konuda yanılgıya düşülerek yazılı
biçimde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, parselin 9375
m2.lik bölümü dava konusu olmadığı halde o yer hakkında da tesçile karar
verilmiş olması dahi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 5.3.1991 gününde oy birliği
ile karar verildi.
|