 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1990/3777
K. 1990/4994
T. 5.4.1990
* MEN'İ MÜDAHALE VE ECRİMİSİL
(Kiracılık sıfatı)
(İcazet)
* FUZULİ İŞGAL
ÖZET : Davacı paydaş olayda, sözleşmeye karşı koymamış; aksine yaklaşık
birbuçuk sene sonra, sözleşmeye dayanarak geçmiş döneme ait kira parasından
payına düşenin kendisine ödenmesi için icra takibine girmiştir. Davalıya kira
parasının ödenmemesi durumunda "aktin feshi ile mecurun tahliyesini"
isteyeceğini de takibe ilişkin talepnameyle ihtar etmiştir.
Bu nedenle, davacı paydaşın kira sözleşmesine sonradan onay (icazet) verdiği
ve sözleşmenin kendisi yönünden de bağlayıcı hale geldiği kabul edilmelidir.
Davalı şirketin kiracılık sıfatından ileri gelen kullanmasının da fuzuli
işgal sayılmaması gerekir.
(743 s. MK. m. 618, 907)
Taraflar arasında görülen men'i müdahale ve ecrimisil davası sonunda, Yerel
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde
davalı vekili tarafından temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği
görüşülüp düşünüldü:
Dava konusu taşınmaz (1/2 yarı paylarla) tapuda müşterek mülkiyet üzere
kayıtlıdır. Taşınmazın dava dışı yarı pay sahibinden kiralandığı da 1.3.1987
başlangıç tarihli kira sözleşmesinden anlaşılmaktadır. Esasen, değinilen
yönler yanlar arasında tartışmasızdır. Somut olayda uyuşmazlık, kurulan kira
sözleşmesinin davacı paydaşı bağlayıp bağlamadığı; diğer bir deyişle, onun
hakkında da hukuksal sonuç doğurup doğurmadığı noktasından kaynaklanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekirki, müşterek mülkiyete konu taşınmazın kiraya verilmesi
mühim sayılan idari tasarruflardandır. Bu itibarla, sözleşmenin geçerliği
kabul edilebilmesi pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmasına bağlıdır. Anılan
ilke, 27.11.1946 tarih, 28/15 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında
açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır. Ne varki, bir yada birkaç paydaşla
kurulan kira sözleşmesi, diğer paydaş veya paydaşların açık yada üstü kapalı
(zımni) onayları (icazetleri) ile geçerlilik kazanabilir. Müşterek taşınmaz
malın, paydaşlarından biri tarafından kiraya verilmiş olması da sözleşmede
taraf bulunmayan diğer paydaşın payına düşen kira karşılığını kiracıdan
istemesine engel olamaz (HGK.nun 9.5.1962 T., 44/24 sayılı kararı).
Davacı paydaş olayda, sözleşmeye karşı koymamış; aksine yaklaşık bir buçuk
sene sonra, buna (sözleşmeye) dayanarak geçmiş döneme ait kira parasından
payına düşenin kendisine ödenmesi için icra takibine girişmiştir. Davalıya
kira parasını ödememesi halinde "akdin feshi ile mecurun tahliyesini"
isteyeceğinide takibe ilişkin talepnameyle ihtar etmiştir.
Açıklanan durum karşısında, davacı paydaşın kira sözleşmesine sonradan onay
(icazet) verdiği ve sözleşmenin onun yönünden de bağlayıcı hale geldiği kabul
edilmeli ve davalı şirketin kiracılık sıfatından ileri gelen kullanmasının
fuzuli işgal sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddi yoluna gidilmelidir.
S o n u ç : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün
belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA),
peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.4.1990 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
|