Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
İçtihadı Birleştirme
Hukuk Bölümü Genel Kurulu

	E.	1990/2
	K.	1990/6
	T.	30.11.1990 

*  ARSA OFİSİNCE SAĞLANAN ARSA
*  MALİKİN TASARRUF YETKİSİ
*  KAMU HUKUKUNDAN DOĞAN
    SINIRLANDIRMA

ÖZET : Antalya İli Özel İdaresi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden satın
 alınarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının sağlanması amacıyla Valilik ile
 Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokol gereği ofise
 devredilen arsaların ofisçe kooperatiflere devri ve kooperatif ortaklarına
 dağıtımını takiben 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca
 tapu kayıtlarına konulan "satış şartlarına uygun inşaat ikmal edilmedikçe
 üçüncü şahıslara satılamaz, bağışlanamaz veya haczolunamaz" yolundaki şerhin
 hüküm ve sonuçları sözleşme ile ortadan kaldırılamaz, değiştirilemez ve süre
 sonunda bu şerh hükümsüz hale gelmez.

(1164 s. AOK. m. 11)  (743 s. MK. m. 657/3)

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü vekili, 4.1.1990 günlü dilekçe ile Antalya İli Özel
 İdaresi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden satın alınarak ihti-yaç
 sahiplerine dağıtılmasının sağlanması amacıyla Valilik ile Arsa Ofisi Genel
 Müdürlüğü arasında düzenlenen protokol gereği Ofis'e devredilen, Arsa Ofisi
 Genel Müdürlüğü tarafından kooperatiflere ve bu suretle kooperatif
 ortaklarına dağıtılan arsaların tapu kayıtları üzerine 1164 sayılı Arsa Ofisi
 Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca konulan şerhin kaldırılması için ilgililer
 tarafından açılan davalara ilişkin olarak verilen kararlarda 1. ve 14. Hukuk
 Daireleri arasında görüş aykırılığı olduğunu ileri sürmüş; 2797 sayılı
 Yargıtay Kanunu'nun 15/2, 45/2. maddeleri gereğince konuyu inceleyen Yargıtay
 Birinci Başkanlık Kurulu'nun 22.2.1990 gün ve 2 sayılı kararıyla kararlar
 arasında aykırılık olduğu belirtilerek aykırılığın içtihadı birleştirme
 yoluyla Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nda giderilmesi
 gerektiğine karar verilmiştir.

İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 30.11.1990 tarihinde toplanmış ve
 öncelikle kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı ve içtihadı
 birleştirmeye gerek olup olmadığı sorunu üzerinde durulmuştur.

Dairelerein kararları ve gerekçeleri şu şekilde özetlenebilir.

1- Birinci Hukuk Dairesi'nin kararları ve gerekçeleri:

a) 16.2.1984 gün 1984/1478-1486; 7.3.1986 gün 1986/2947-2560 sayılı kararlarla
 Yerel Mahkemelerce şerhin kaldırılması isteminin reddine ilişkin kararlar
 onanmıştır.

b) Bir kısım kararlarla da tapu kaydı üzerine konulan şerhin kaldırılmasına
 ilişkin olarak verilen yerel mahkeme kararları iki değişik gerekçeye
 dayanılarak onanmıştır.

Bunlardan eski tarihli olan kararlarda "...Arsanın malikinin Arsa Ofisi
 olmadığı, bu arsaların Özel İdare adına tescil edildiği, yalnızca yasal
 işlemlerin tamamlanması için Arsa Ofisi'ne devredildiği, Arsa Ofisi'nden de
 kooperatif ve ortaklarına intikal ettiği, tapunun dayanağı olan belgelerde
 şerhin konulmasına dair kayıt bulunmadığı..." gerekçesine dayanılmıştır
 (14.10.1980 gün 1980/12768-12486 sayılı karar).

Dairenin sonraki tarihli kararlarında ise bu gerekçeyi değiştirmekle beraber
 uygulamasını neticeten aynı doğrultuda sürdürdüğü belirlenmiştir. Bu
 kararlarda özetle "...MK. 657. maddesinin 2. fıkrası uyarınca düzenlenen
 protokolun taraflar yönünden bağlayıcı olduğu, yasaklamanın iki yıl için
 konulduğu, tescil tarihinden dava tarihine kadar iki yıldan fazla süre
 geçtiği, Arsa Ofisi'nin geri alma hakkını kullanmadığı nedenleriyle iki yılda
 yapılanmayı zorunlu kılan şerhin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli
 olduğu..." belirtilmiştir (15.11.1988 gün 1988/8483-12390, 7.2.1989 gün
 1988/11065 E. ve 1989/1031 sayılı kararlar).

2- Ondördüncü Hukuk Dairesi'nin kararları ve gerekçeleri:

a) 15.3.1984 gün 1984/2016-1892 sayılı kararla yerel mahkemece tapu kaydındaki
 şerhin kaldırılmasına ilişkin olarak verilen karar önce bozulmuş ise de,
 karar düzeltme isteminin kabulü ile daha sonra onanmıştır.

b) 7.2.1989 gün, 1988/8483 E. 1989/1235 K.; 12.12.1989 gün, 1989/7712-10477
 sayılı kararlarla yerel mahkemelerce davanın kabulü ile tapu kayıtları
 üzerindeki şerhin kaldırılmasına ilişkin olarak verilen kararlar
 "...taşınmazın öncesinin Arsa Ofisi'ne ait olduğu, şerhin yasadan
 kaynaklandığı, 11. maddede öngörülen iki yıllık sürenin iki yıl geçtikten
 sonra o şerhin kaldırılacağı anlamında olmadığı...." gerekçesiyle
 bozulmuştur.

Yapılan görüşmeler sonunda açıklanan kararlar arasında 1164 sayılı Arsa Ofisi
 Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca tapu kayıtlarına "satış şartlarına uygun
 inşaat ikmal edilmedikçe üçüncü şahıslara satılamaz, bağışlanamaz veya
 haczolunamaz" yolunda konulan şerhin hüküm ve sonuçlarının sözleşme ile
 ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağı, değiştirilip değiştirilemeyeceği ve süre
 sonunda hükümsüz hale gelip gelmeyeceği konusunda içtihat aykırılığı
 bulunduğuna ve içtihatların birleştirilmesi gerektiğine 5 karşı oya karşı 55
 oyla karar verilerek işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.

İçtihat aykırılığına esas tutulan kararlarda sözü geçen maddi olay şöylece
 cereyan etmiştir:

Antalya İl Özel İdaresi tarafından konutu olmayan ihtiyaç sahiplerine satılmak
 üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden satın alınan arsaların yasal yönden
 kişilere satımının mümkün olmaması nedeniyle bu arsalar Antalya Valiliği ile
 Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen 3.11.1975 tarihli protokolla
 Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'ne devredilmiştir.

Protokolun 1. maddesinde; satış bedelinin Arsa Ofisi tarafından İl Özel
 İdaresi'ne bilahare ödeneceği, 2. maddesinde; Arsa Ofisi'nin bu arsaları Arsa
 Ofisi Kanun ve Yönetmeliği uyarınca belirleyeceği bedel üzerinden satışa
 çıkaracağı kararlaştırılmıştır.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü bu şekilde edindiği ve "Vilayet Arsaları" olarak
 adlandırılan bu arsaları 20.10.1976 tarihli protokolla kooperatiflere satmış,
 kooperatifler satın aldıkları bu arsaları parsellemek suretiyle ortaklarına
 dağıtmıştır. Arsa Ofisi ile Kooperatifler arasında düzenlenen protokolun 1.
 maddesinde parselasyon ve aplikasyon işlemlerinin kooperatifler tarafından
 yaptırılacağı, iki yıl geçmeden ve bina yapılmadan satılamaz şerhinin tapu
 siciline konulacağı belirtilmiş, protokolun altına eklenen Ek 1. maddede ise
 sınırlandırma hükmünün konulmaması kararlaştırılmıştır.

Arsa Ofisi Genel Müdürüğü ile Kooperatifler arasında tapuda düzenlenen satışa
 ilişkin akit tablosunda sınırlandırmaya ilişkin bir kayıt konulmamış,
 kooperatifler tarafından arsaların parsellenerek ortaklarına dağıtılmasından
 sonra Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nün girişimleri ve Tapu Kadastro Genel
 Müdürlüğü'nün talimatı uyarınca 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun 11 ve Arsa
 Ofisi Yönetmeliği'nin 58. maddeleri gereğince arsaların tapu kayıtları
 üzerine "Plan ve projesine uygun şekilde iki sene içinde inşaat yapılmadıkça
 üçüncü şahıslara satılamaz, haczedilemez ve rehnedilemez" şerhi işlenmiştir. 

Davalara yol açan uyuşmazlıklar Ofis tarafından sağlanan ve satış şartlarına
 uygun olarak üzerine inşaat yapılmayan arsaların tapu kayıtları üzerindeki
 şerhlerin kaldırılması isteminden kaynaklanmışlardır.

İçtihat aykırılığının çözümünde üzerinde durulması gereken hususlar "Vilayet
 Arsaları" olarak adlandırılan arsaların mülkiyetinin Arsa Ofisi Genel
 Müdürlüğü'ne geçip geçmediği, 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun 11.
 maddesinde öngörülen şerhin hüküm ve sonuçlarının sözleşme ile ortadan
 kaldırılmasının veya değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı ve yönetmelikte
 belirtilen süre sonunda şerhin kendiliğinden hükümsüz hale gelip gelmeyeceği
 noktalarına ilişkin bulunmaktadır.

Mülkiyet hakkı ilk çağlarda mutlak, sınırsız ve dokunulmaz bir hak olarak
 kabul edilirken zamanla mülkiyet hakkının sosyal bir hak olduğu ve bu hakkın
 toplum yararına sınırlandırılabileceği görüşü ve uygulanması ağırlık
 kazanmıştır. Günümüzde mülkiyet hakkı malike tanınan yetkiler ile yüklenen
 ödevlerden oluşmaktadır. T.C. Anayasası'nın 35. maddesinin 1. fıkrasında;
 mülkiyet hakkının temel haklardan olduğu kabul edilmiş, 2. fıkrasında; bu
 hakkın kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği, 3. fıkrasında ise bu
 hakkın kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır.
 

Anayasa'nın 57. maddesinde, konut ihtiyacı ile ilgili tedbirleri almak ve
 toplu konut teşebbüslerini desteklemek Devlete görev olarak verilmiştir.
 Konut yapımının temel unsuru arsadır. Özellikle gelişen büyük şehirlerde arsa
 sağlanmasının zorluğu ve hatta imkansızlığı bilinen bir gerçektir. Gerçek
 ihtiyaç sahiplerine arsa sağlanması Devlet'in sosyal görevidir. Bu nedenle
 Devlet tarafından Arsa Ofisi Kanunu çıkarılarak 10.5.1969 tarihinde yürürlüğe
 konulmuştur.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nün amacı ve görevleri 1164 sayılı Kanunun 1. ve 2.
 maddelerinde, arsa fiyatlarının spekülatif amaçlarla aşırı artışını önlemek,
 bu nedenle tanzim alım ve satımları yapmak, konut, sanayi ve turizm
 ihtiyaçlarını karşılamak üzere arsa sağlamak, planlı ve düzenli şehirleşmeyi
 gerçekleştirmek ve yönlendirici çalışma yapmak olarak belirtilmiştir. Kanunun
 8. maddesinde; Hazine, Belediye, Özel İdare ve Vakıflar idaresinin satışa
 çıkaracakları arazi ve arsaları satış muamelesine tevessül etmeden önce Arsa
 Ofisi'ne bildirmekle yükümlü oldukları, 9. maddede; Ofis'in amacına uygun
 olarak kamulaştırma yapılabileceği, 10. maddede ise konut, sanayi, turizm ve
 diğer kamu tesisleri için planlanan alanlarda Ofis'in kanuni şuf'a hakkına
 sahip olduğu hükme bağlanmıştır.

İçtihat aykırılığına konu olan arsaların ilk maliki Vakıflar Genel Müdürlüğü
 olup, arsaların mülkiyeti satım suretiyle Antalya İli Özel İdaresi'ne
 geçmiştir. Sözü edilen arsalar Özel İdare tarafından Ofis'e satılmış ve satım
 akdi uyarınca Ofis adına tapu kaydı oluşturulmuştur. Kural olarak ayni haklar
 tapuya tescil ile doğar (MK. 633/1) Arsa Ofisi Kanunu'nun 8. maddesi uyarınca
 Özel İdare'nin, Ofis'in onayını almaksızın satmayı planladığı arsaları üçüncü
 kişilere satması mümkün değildir. Buradaki olanaksızlık doğrudan doğruya
 yasadan kaynaklanmakta olup yasaları herkesin bildiği veya bilmesi gerektiği
 de hukukun genel prensiplerine dayanan bir esastır. O halde yasadan doğan bu
 olanaksızlığı ortadan kaldırma amacıyla bir Devlet Kurumunun muvazaalı
 hareket ettiği düşüncesi Devlet'in ciddiyeti ve güvenilirliği ile
 bağdaştırılamayacağı gibi bu yoldaki bir iddia hiçbir suretle hukuki himaye
 talebinde de bulunamaz. Arsa Ofisi'nin arsaları satın alma suretiyle iktisap
 etmesi kanundan doğan yetkisini kullanması sonucu meydana gelen hukuki bir
 durumdur. Bu nedenlerle Arsa Ofisinin Vilayet Arsaları-nın mülkiyetini
 iktisap ederek malik sıfatıyla satış yaptığının kabulü zorunludur.

Arsa Ofisi tarafından sağlanan ve amaca uygun hareket edilmemesi halinde
 yapılacak işlemlere ait hüküm, Kanunun 11. maddesinde düzenlenmiştir. Madde,
 üç fıkradan oluşmaktadır.

Maddenin 1. fıkrası; "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından satılan arsalar
 üzerine, satış şartlarına uygun inşaat ikmal edilmedikçe üçüncü şahıslara
 satılamaz, bağışlanamaz ve haczolunamaz. Bu hususlar tapu kayıtlarına
 işlenir" hükmünü taşımaktadır. Maddenin 1. cümlesinde, ofisten arsa satın
 alan kişinin satın aldığı arsa üzerine inşaat yapmakla yükümlü olduğu
 belirtilmiştir. Satın alan kişi satın aldığı arsa üzerine belirli şartlara
 uygun inşaat yapımını üstlenmektedir. Arsa üzerine satış şartlarına ve
 tasdikli plana uygun inşaat yapılmadıkça malikin taşınmazı başkasına satması
 veya bağışlaması yasaklanmakta, malikin tasarruf yetkisi ofis yararına
 sınırlandırılmaktadır. Maddenin 2. cümlesi uyarınca şerhin tapuya işlenmesi
 zorunludur. Ancak şerhin tapuya işlenmemesi MK.nun 657/1. maddesinin açık
 hükmü karşısında geçerliliğine etki etmez. Zira buradaki şerh kurucu değil,
 açıklayıcı niteliktedir.

Maddenin 2. fıkrası; "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nce satılan arsalar üzerine
 belirtilen süre içerisinde satış şartlarına uygun yapı yapılmadığı veya
 yapılan yapı satış şartlarına aykırı olduğu takdirde, bedeli iade edilmek
 suretiyle Ofis'çe geri alınabilir" hükmünü içermektedir. Bu suretle kişilerin
 spekülatif amaçlarla hareket etmeleri, arsayı bekleterek aşırı kazanç
 sağlamaları önlenmek istenmiştir. Çarpık ve düzensiz şehirleşmenin önlenmesi
 amacıyla maliyet bedeli üzerinden gerçek ihtiyaç sahiplerine arsa sağlanması
 Ofis'e görev olarak verilmiştir.

Maddenin 3. fıkrasında; "Yapılan inşaat satış şartlarına uygun olmamakla
 beraber, geri alınması lüzumlu görülmeyenler hakkında, yargı yerlerince, arsa
 satış bedelinin iki mislinden az olmamak üzere, Ofis'e tazminat ödenmesine
 hükmolunur" hükmüne yer verilmiştir. Maddenin bu fıkrasında taşınmaz üzerine
 sözleşmeye aykırı yapı yapılması halinde Ofis'e takdir hakkı tanınmaktadır.
 Bu durumda Ofis, 2. fıkra uyarınca geri alma davası açabileceği gibi, geri
 alınmasına lüzum görmediği taşınmazlar hakkında tazminat isteyebilecektir.

Arsa Ofisi Kanunu'nun 11. maddesi hükmü ile Ofis'ten arsa satın alan kişinin
 mülkiyet hakkı kamu tüzel kişiliğini haiz bulunan Ofis yararına
 sınırlandırılmakta, sınırlandırma ile kamu yararı amaçlanmaktadır. Kanunun
 gerekçesinde de bu husus açıkça vurgulanmış bulunmaktadır. Bu nedenle kamu
 hukuku alanına giren bir yasada yer alan 11. maddede öngörülen
 sınırlandırmanın kamu düzeni ve kamu yararı amacına yönelik olduğu sonucuna
 varılmaktadır.

MK.nun 657. maddesinde genel olarak kanundan doğan sınırlandırmalara
 uygulanacak hükümler düzenlenmiştir. Maddenin 1. cümlesi; "Mülkiyetin kanuni
 takyitleri tapu sicilinde kayda hacet olmaksızın muteber olur" şeklindedir.
 Kanundan doğan sınırlandırmaların sonuç doğurması tescile bağlı değildir.
 Kanunu herkesin bilmesi asıl olduğuna göre sınırlamanın tescilden önce hukuki
 sonuç doğurması doğaldır. Maddenin 2. cümlesinde özel hukuktan kaynaklanan
 sınırlandırmaların resmi senetle değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün
 olduğu, 3. fıkrasında ise kamu yararına konulan sınırlandırmaların
 değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Arsa Ofisi Kanunu ile konulan sınırlandırma kamu hukukundan doğan bir
 sınırlandırma olduğuna göre tarafların iradesiyle sınırlandırmanın
 değiştirilmesi veya kanunda öngörülen şartlar gerçekleşmeden sınırlandırmanın
 kaldırılması mümkün değildir. Kamu hukuku ile ilgili olan yasal
 sınırlamaların hukuki bir işlemle kaldırılmayacakları ve
 değiştirilemeyecekleri esas olduğuna göre olayda kamu hukuku alanına giren
 bir yasadan doğan sınırlamayı ortadan kaldırma sonucunu doğuran protokol
 hukuken geçerli olamaz.

Arsa Ofisi Kanunu'nda tapu kaydı üzerine konulan şerhin kaldırılması satın
 alan malikin edimini yerine getirerek taşınmaz üzerine satış şartlarına uygun
 inşaat yapma kaydına bağlamış, sınırlandırmanın kendiliğinden ortadan
 kalkması için bir süre öngörülmemiştir. Kanunda öngörülen süre, Ofis'in geri
 alma hakkını kullanabilmesi veya tazminat talebinde bulunabilmesinin
 başlangıcını gösteren süredir. Bir başka anlatımla kanunda kurumun geri alma
 hakkının başlangıç tarihi belirtildiği halde, bu hakkın sona ereceği tarih
 belirtilmemiştir. Açıklanan nitelikleri itibariyle de süre sonunda şerh
 hükümsüz hale gelmez. 

Görüşmeler sırasında bir üye tarafından sınırlandırma hükmünün Ana-yasa'ya
 aykırı olduğu ileri sürülerek bu hususun karara bağlanması istenmiş ise de
 çoğunluk şu gerekçelerle bu görüşe katılmamıştır: Anayasa'nın 152/1 ve
 Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 2949 sayılı
 Kanunun 28/1. maddelerinde yargı kuruluşlarının bakmakta oldukları bir dava
 nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilecekleri öngörülmüştür. İçtihadı
 birleştirme kurullarının görevi değişik içtihatları birleştirmek suretiyle
 uygulamada birliği sağlamaktır. İçtihadı birleştirme kurullarında somut
 davaya bakılmadığından bu kurullarca Anayasa Mahkemesi'ne de başvurulamaz.
 T.C. Anayasası ve Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
 Hakkında Kanun'un açık hükümleri karşısında bu hususun tartışılmasına gerek
 görülmemiştir.

Gene görüşmeler sırasında bazı Üyeler, olayda Medeni Kanunun 657. maddesinin
 2. cümlesinde yer alan hükmün uygulanması gerektiğini ileri sürmüşler ise de
 çoğunluk 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun kamu hukuku alanına giren bir
 kanun olması, sınırlandırmanın kamu yararı ve kamu düzeni amacıyla getirilmiş
 bulunması karşısında bu düşünceye de katılmamıştır.

Açıklanan nedenlerle 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca
 tapu kayıtlarına konulan şerhin hüküm ve sonuçlarının sözleşme ile ortadan
 kaldırılamayacağı, değiştirilemeyeceği ve süre sonunda da şerhin hükümsüz
 hale gelmeyeceği sonucuna varılarak içtihat aykırılığının bu şekilde
 giderilmesi uygun bulunmuştur.

S o n u ç : Antalya İli Özel İdaresi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden
 satın alınarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının sağlanması amacıyla
 Valilik ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokol gereği
 Ofis'e devredilen arsaların Ofis'çe kooperatiflere devri ve kooperatif
 ortaklarına dağıtımını takiben 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu'nun 11. maddesi
 uyarınca tapu kayıtlarına konulan "satış şartlarına uygun inşaat ikmal
 edilmedikçe üçüncü şahıslara satılamaz, bağışlanamaz veya haczolunamaz"
 yolundaki şerhin hüküm ve sonuçlarının sözleşme ile ortadan
 kaldırılamayacağına, değiştirilemeyeceğine ve süre sonunda da şerhin hükümsüz
 hale gelmeyeceğine, 30.11.1990 gününde yapılan ilk toplantıda üçte ikiyi
 geçen çoğunlukla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

*  Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine "1164 sayılı
 Arsa Ofisi Kanunu'nun 11. maddesinde düzenlenen şerhin ilgililer arasında
 yapılan sözleşme ile değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün olup
 olmadığı; Ofis'ten arsa satın alan kişi tarafından satış şartlarına uygun
 olarak bina yapılmamış olsa bile iki yıl sonunda şerhin kaldırılıp
 kaldırılamayacağı" şeklinde getirilen içtihat uyuşmazlığı; yapılan ön
 müzakereler sırasında "değişik kararlara yol açan maddi olay yönünden MK.nun
 657/2. maddesinin uygulama yeri bulup bulamayacağı; olayın 1164 sayılı
 Yasanın 657/3. maddesi hükmünden soyutlanıp soyutlanamayacağı" şeklini almış;
 Yüce Kurul'ca bu şekliyle içtihat uyuşmazlığının ortaya çıktığı
 kararlaşıtrılmış ve konunun esasına girilerek içtihatların Yüksek Ondördüncü
 Hukuk Dairesi'nin son kararları doğrultusunda birleştirilmesine karar
 verilmiştir.

Bu karara hangi nedenlerle karşı olduğumuzu, önce kısa bir genel açıklama
 yapmak; sonra konuya ilişkin Anayasal ve yasal hükümleri hatırlatmak, daha
 sonra da konunun ve aykırılığa yol açan olayın özelliğine girmek suretiyle
 belirtmeye çalışacağız.

Bilindiği üzere, nüfusumuzun devamlı olarak artışı ve sanayileşme köylerden
 şehirlere hızlı bir gidişe sebep olmuş; gelişmekte olan şehirlerimizde
 beliren sorunlar arasında arsa sorunu önem kazanmıştır. Öneminden ötürü de,
 "arsa" ve "konut" sorunu Anayasal ve yasal düzenlemelere bağlanmış;
 şehirlerimizin imarında belediyelerin ve diğer bazı kuruluşların çalışmaları
 dışında 1969 yılında çıkarılan 1164 sayılı Yasa ile kurulmuş olan Arsa Ofisi
 Genel Müdürlüğü'nede sorunun önemiyle ağırlıklı görevler getirilmiştir. Arsa
 Ofisi Yasası ile getirilen görevlere ve yasanın amacını düzenleyen hükümlere
 değinmeden önce konuyla ilgili Anayasal hükmü ve Medeni Yasanın 657. maddesi
 hükmünü hatırlatmakta yarar vardır.

Anayasamızın 35. maddesinde; "Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu
 haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet
 hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" denilmiş; 57. maddesinde
 de; "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir
 planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca
 toplu konut teşebbüslerini destekler" şeklindeki hüküm ifadesini bulmuştur.

Öte yandan, Medeni Yasanın 657. maddesinde "Mülkiyetin kanuni takyitleri tapu
 siciline kayda hacet olmaksızın muteber olur. Bu takyitler, ancak resmi bir
 senetle ve tapu siciline kayıt ile ilga ve tadil olunabilir. Ammenin menfaatı
 için vaz olunan takyitler tadil ve ilga olunamaz" hükmü yer almıştır.

1164 sayılı Arsa Ofisi Yasası'nda ise, amaç; 1. maddede "Arsaların aşırı fiyat
 artışlarını önlemek, tanzim alış ve satışları yapmak, konut, sanayi ve turizm
 bölgeleri ve kamu tesisleri için arsa sağlamak üzere, İmar ve İskan
 Bakanlığı'na bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
 kurmak" denilerek tanımlanmış; 2. maddesinde Genel Müdürlüğün "Konut, Sanayi
 ve Turizm bölgeleri ve çeşitli kamu hizmet ve tesisleri için anlaşma, devir,
 satınalma yoluyla ve benzeri şekillerde arsa sağlamaya; arsa stoku ve tanzim
 satışları yapmaya; sağladığı arazi ve arsaları Bakanlıkça tesbit edilecek
 esaslara göre planlayarak olduğu gibi veya alt yapı tesislerini kısmen veya
 tamamen ikmal ederek veya ettirerek ihtiyaç sahiplerine satmaya, kiralamaya,
 mübadeleye, irtifak hakkı tesis etmeye" yetkili olduğu belirtilmiş; Yasanın
 11. maddesinde de "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından satılan arsalar
 üzerine, satış şartlarına uygun inşaat ikmal edilmedikçe üçüncü şahıslara
 satılamaz, bağışlanamaz veya haczolunamaz. Bu hususlar tapu kayıtlarına
 işlenir. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nce satılan arsalar üzerine, belirtilen
 süre içinde satış şartlarına uygun yapı yapılmadığı veya yapılan yapı
 şartlarına aykırı olduğu takdirde bedeli iade edilmek suretiyle ofisce geri
 alınabilir. Yapılan inşaat satış şartlarına uygun olmamakla beraber, geri
 alınması lüzumlu görülmeyenler hakkında, yargı yerlerince arsa satış
 bedelinin iki mislinden az olmamak üzere ofise tazminat ödenmesine
 hükmolunur" şeklindeki yükümlülük ve takyit (sınırlama) durumu
 düzenlenmiştir. Ayrıca, yasaya dayanılarak (16. maddesine) çıkarılan
 Yönetmeliğin 58. maddesinde yazılı "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nün yukarıdaki
 şartlarda sattığı arsaları alanlar engeç iki sene içinde tasdikli imar
 planına uygun inşaat yaptırmak zorundadırlar. Bu arsalar üzerine tasdikli
 imar planına uygun inşaat yapılmadıkça üçüncü şahıslara satılamaz,
 devredilemez veya haczedilemez. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine
 tapu dairelerince tapusuna bu husus şerh edilir. Arsa Ofisi Genel
 Müdürlüğü'nce satılan arsalar üzerine imar planına ve satış şartlarına uygun
 olmamakla beraber, geri alınmasına lüzum görülmeyenler hakkında yargı
 yerlerince arsa satış bedelinin iki mislinden az olmamak üzere, Ofise
 tazminat ödemesi şartı ile tapusuna konan şerh kaldırılır" hükmü ile de;
 yasal hüküm yinelenmiş ve sınırlamaya süre getirilmiştir.

Gerçekten, yukarıda açıklanan Anayasal ve yasal kurallar karşısında 1164
 sayılı Arsa Ofisi Yasası'nın kamu yararı gözetilerek yürürlüğe konulduğu
 yasanın ve yasaya göre çıkarılan yönetmeliğin getirdiği sınırlandırmada da
 kamu yararının gözetildiği kuşkusuzdur. Kamu yararına getirilen
 sınırlamaların kaldırılması, değiştirilmesi ve daraltılması Medeni Yasanın
 657. maddesinin 3. cümlesindeki hükme göre mümkün değildir. Buna aykırı
 olarak yapılan anlaşmalar, sözleşmeler Borçlar Yasası'nın 20. maddesi
 uyarınca batıldır. Esasen, bu hususta görüş farklılığının bulunabileceğide
 düşünülemez. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, yasasının öngördüğü işlemleri
 yaparak gerçek anlamda arsaları edinmiş, diğer bir deyişle, sebebe ve illete
 bağlı işlemleri gerçek şekliyle yerine getirerek ayni bir hakkın sahibi olmuş
 ise; elbette, 1164 sayılı Yasanın ve Medeni Yasanın buyurucu hükümleri
 gözardı edilemeyecektir.

Ancak, Arsa Ofisi malik olma iradesiyle değil, o tarihlerde yaklaşık 4000'den
 fazla ortağı bulunan yapı kooperatifleri adına yalnızca imara ve konuta uygun
 parselasyonu tanzim etmek; daha sonrada oluşan parselleri devretmek amaç ve
 iradesiyle tapuda bir süre kayıt maliki durumuna girmiş ise; o takdirde de
 1164 sayılı Yasa devreye girecek ve Medeni Yasanın 657/3. maddesi uygulama
 yeri bulabilecek denilebilecek midir? İşte bu noktada, değişik kararlara yol
 açan olayın özet olarak açıklanmasında zaruret vardır.

Maddi olayda; Antalya İl Özel İdaresi, konutu olmayan ihtiyaç sahiplerini arsa
 sahibi yapabilmek için girişimde bulunur. Bu nedenle önce arsa isteyen
 ihtiyaç sahiplerinden dilekçe alır ve kendilerinden belirli oranlarda da
 paralar toplar. Özel İdare, topladığı paralar ile henüz 1164 sayılı Yasanın
 yürürlüğe girmediği dönemde Vakıflar İdaresinden üç ayrı yerde arsa satın
 alır ve arsaları tapuda kendi adına tesçil ettirir.

Daha sonra namlarına özel idarece arsa satın alınan kişiler, "Doğu, Batı ve
 Kuzey Vilayet Yapı Kooperatifleri" isimli Kooperatiflerini oluştururlar.
 Gerçekte kişilerin paraları ile onların namına satın alınan arsalarıda Genel
 Müdür ile İl Valisinin taraf oldukları 3.11.1975 tarihli protokole göre ofis
 üzerine alır; konuta uygun imar parsellerini kişilerin parasal katkısı ile
 teşekkül ettirir ve protokol hükümleri çerçevesinde tapuda kayden sözü edilen
 yapı kooperatiflerine devreder. Devirler sırasında hernekadar resmi
 sözleşmelere satış bedelleri yazılmış isede; Arsa Ofisinin gerçekte herhangi
 bir bedel ödemediği, masraf dahi yapmadığı anlaşılmaktadır.

Yine bu devirler sırasında ikinci protokolün ek maddesi gözetilip (..iki
 yıllık yapılanmayı temlik ve rehin için zorunlu kılan ...) takyit sicile
 yansıtılmamış; yapı kooperatiflerinin imara göre oluşturulmuş parselleri
 (kura çekerek) üyelerine tahsis etmesinden sonra takyit şerhi sicile
 işlenmiştir.

Görülüyorki olayda güdülen amaç; idarenin mülkiyetinde olan arsaları muvazaalı
 yollarla ele geçirerek, özel kişiler için haklar ve subjektif hukuki durumlar
 yaratmak değil; gerçekte o kişilerin paraları ile ve onların namlarına satın
 alınan taşınmazları imara uygun parseller haline getirmek yönünden düzenleme
 (tanzim) yapmaktan ve yaptırmaktan ibarettir.

S o n u ç : İçtihat aykırılığına yol açan olayın açıklanan oluş şekli ve
 yapılan işlemlerin niteliği itibariyle, protokollerin özel hukuk ilişkileri
 çerçevesinde hukuki sonuç doğurabileceği; böylece, olayda Medeni Yasanın 657.
 maddesinin 2. cümlesinin uygulama yeri bulabileceği görüşündeyiz.

Bu nedenle, sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini