 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
90/2-437 567
14.11.1990
Özet:Vasiyetçinin 81 yaşında ve ölümünden 4 gün önce düzenlediği
vasiyetnamenin iptali davasında bir kısım tanıklar mücerret olarak
vasiyetçinin akli melekelerinin yerinde olmadığını beyan etmiş, bir pratisyen
hekim tarafından verilen iki ayrı raporda ise gene mücerret olarak
vasiyetçinin akli melekelerinin yerinde olduğu bildirilmiştir.
Bu durumda tanıkların yeniden çağrılarak kendilerini vasiyetçinin akli
melekelerinin yerinde olmadığı kanaatına vardıran olayların açıklattırılması;
dosya takımı ile Adli Tıbba gönderilerek vasiyetçinin vasiyetnamenin
düzenlenme tarihinde hukuki ehliyeti bulunup bulunmadığının tesbit edilmesi
gerekir.
Taraflar arsındaki vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda Şereflikoçhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın
reddine dair verilen 31.5.1989 gün ve 1988/191, 1989/197 sayılı kararın
incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
(...Bazı şahitler dosya arasındaki raporlar münderecatına aykırı bir
biçimde beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda adli tıp kurumuna gönderilerek
görüş alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile karar
verilmesi doğru görülmemiştir..)
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
Dava hukuki ehliyetsizlik sebebine dayalı vasiyetnamenin iptali
isteğine ilişkindir.
Vasiyetçi 1322 doğumlu olup vasiyetnamenin düzenlendiği 3.3.1987
tarihinde 81 yaşındadır. Düzenleme tarihinden 4 gün sonra da 7.3.1987
tarihinde ölmüştür.
Hemen belirtmek gerekirki hukuki ehliyet ehliyetsizliğin doktor raporu
ile kanıtlanması asıldır. Tanık beyanları ise hukuki durumun saptanmasında
nazara alınabilecek birer veri olarak kabul edilmek gerekir. Ancak dinlenen
tanıklar vasiyetçinin aklı başında bulunmadığını hasta olup bir dediğinin bir
dediğini tutmadığını akli melekelerinin sağlıklı hekim tarafından verilen iki
ayrı raporda da vasiyetçinin akli melekelerinin yerinde olduğu belirtilmekle
yetinilmiştir. Eksik inceleme ile hukuksal çözüme ulaşılamaz.
O itibarla somut olayda yukarıda açıklanan maddi olgular da
gözetildiğinden sağlıklı sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle tanıkların
yeniden çağrılarak kendilerini vasiyetçinin akli melekelerinin yerinde
olmadığı kanaatına vardıran olayların nelerden ibaret olduğu hususunda geniş
açıklattırmalarda bulunulması ve dosyanın takımı ile Adli Tıbba gönderilerek
vasiyetnamenin düzenleme tarihinde vasiyetçinin hukuki ehliyetten yoksun
bulunup bulunmadığının tesbit edilmesi gerekir.
Bu durumda açıklanan nedenlerden dolayı Hukuk Genel Kurulunca da
benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının özel daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan
nedenlerden dolayı BOZULMASINA ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
14.11.1990
|