 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Sekizinci Hukuk Dairesi
E. 1990/12654
K. 1991/4231
T. 19.3.1991
* TAPU İPTALİ VE TESÇİL
ÖZET : Yapılacak ilanlar ve tahdit üzerine sahibi bulunmayan gayrimenkuller
Devlet namına kaydolunur. Bu malların on seneye kadar hükmün müstehaddı
çıktığı taktirde namına kaydı tashih edilir ve satılmış ise bedeli verilir.
(2613 s. KTTK. m. 22/H)
Niyazi ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tesçil davasının reddine dair,
(Karadeniz-Ereğli İkinci Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 28.3.1990 gün ve
188/118 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde
istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
2613 sayılı Kanunun 22/H maddesinde; "yapılacak ilanlar ve tahdit üzerine
sahibi bulunmayan gayrimenkuller Devlet namına kaydolunur. Bu malların 10
seneye kadar hükmün müstehaddı çıktığı takdtirde namına kaydı tashih edilir
ve satılmış ise bedeli verilir" denilmiştir. Mahkemece, bu hüküm gözönünde
tutularak hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddi yönüne
gidilmiştir. Oysa, kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında, taşınmazın
havza-i fahmiye hudutları dahilinde bulunduğu ve 1326 yılından önceki
zilyetliğin tevsik edilmediği belirtilmek suretiyle 2613 sayılı Kanunun 22.
maddesinin (H) fıkrası uyarınca Maliye Hazinesi adına tahdit ve tesbitinin
uygun olacağı belirtilerek tutanak komisyona sunulmuştur. Komisyonca da aynı
mütalaa tekrarlanmıştır. Az önce de açıklandığı gibi olayın 2613 sayılı
Kanunun 22/H maddesi ile ilgisi bulunmamaktadır. Kanun koyucu bu madde ile
yapılan ilan ve araştırmalara rağmen hak sahibinin çıkmaması halinde
taşınmazın Hazine adına yazılacağını öngörmüştür. Yoksa, zilyetliğin isbat
edilemediği veya başkaca sebeplerle Hazine adına yazılma söz konusu değildir.
Şu halde olayımızda, posta mütalaasında ve komisyon kararında bahsi geçen
tesbit sebebinin 2613 sayılı Kanunun 22. maddesinin (H) fıkrasına uygun
olmadığı ortadadır. Bu durumda, anılan maddedeki hak düşürücü sürenin
uygulaması mümkün değildir. Özellikle komisyon kararında, davacıdan
sözedilmekte, ilan üzerine davacının hak iddia ettiği belirtilmekte ve fakat
1326 tarihinden önceki zilyetliğin belgelenmediği, taksimin kanıtlanamadığı
belirtilmektedir. Bu durumda, olaya az önce açıklandığı gibi söz konusu madde
hükmünün uygulanması mümkün değildir. Davacının, 3303 sayılı Kanun hükümleri
de gözönünde tutulmak suretiyle tahdit tarihine kadar murisleriyle birlikte
kendisinin zilyetliğinin araştırılması, bunun iktisaba elverişli olup
olmadığının belirlenmesi, taksim kanıtlanamadığı takdirde muristen kaldığı
belirtildiğine göre dava şartının gözönünde tutulması ve bundan sonra
uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bunlardan zuhul ve
değişik düşüncelerle yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetsiz ve temyiz
itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 5000 lira
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.3.1991 tarihinde
oybirliği ile karar verildi.
|