 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
90/11382 91/2844
Özet :Anlaşmalı boşanma şartları
Temyiz Eden :Davalı
Taraflar arasındaki davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
1-Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik l34/l. maddesine göre,
eşlerin birlikte başvurmaları yada eşin diğerinin davasını kabul etmesi,
evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının karinesi sayılır. Başka bir ifade
ile böyle bir durumda hakimin takdir hakkı, sonuca etkili olmamakta ve
delillerin toplanmasına da gerek bulunmamaktadır. İşte Medeni Kanunun 3444
sayılı kanunla değişik l34/3. maddesi boşanma hukuki sebebinin varlığı
konusunda takdir hakkı ortadan kaldırmış, Hakime boşanmaya karar verebilmesi
için zorunlu üç unsurun varlığını kendiliğinden (resen) araştırma yetkisi
vermiştir. Bunlardan herhangi birinin yokluğu halinde açılan davanın
reddedilmesi zorunludur. Aranacak hususlar, evlilik birliğinin en az bir yıl
sürmüş olması, boşanmaya ilişkin olmak üzere, tarafların iradelerinin
serbetçe açıklanmış bulunması ve boşanmanın mali sonuçları ile ilgili olmak
üzere taraflarca mahkemeye bir anlaşma (düzenleme) metninin sunulması veya bu
husustaki anlaşmanın tutanağa geçirilmiş olmasıdır. Bu yön kamu düzenine
ilişkin olup resen gözetilmesi gerekir.
2- Rızai (anlaşmalı) boşanmaya karar verilebilmesi için "boşanmanın
mali sonuçları" ve "çocukların durumu" taraflarca hazırlanacak bir anlaşma
mahkemeye tevdi edilmeli, veya tutanağa gecirilmelidir. Böyle bir anlaşma
mahkemeye bildirilmedikçe, yargılameye devam olunması mümkün değildir. Çünkü
kanun koyucu bu hüküm ile evlilik birliğinin onarılmaz bir biçimde yara
almasını ve boşanabilmek için herşeyi göze almalarını önlemek istemiştir. Bir
anlamda, kendi yararlarını ve çocukların çıkarlarını düşünemeyecek duruma
gelen eşlerin böyle bir anlaşma ile gecekte daha sağlıksız mantıksız ve adil
olmayan şartların meydana gelişine engel olunmuştur.
Böylece, boşanmanın ortaya çıkaracağı ruhsal çöküntüler, devamlı ve
güvençeli bir gelecek ile dengelenmiş olmaktadır. Hemen söylemek gerekir ki
kanunda "taraflar" sözcüğü kullanılmak suretiyle davacı taraf için dahi bu
kural geçerli bulunmaktadır. Zeten eşlerin anlaşmasına dayalı boşanmalarda
bir bakıma, iki davacı ve iki davalı vardır. İki tarafta bir an önce
boşanmayı sağlıyabilmek ve bu yükten kurtulabilmek için kendi geleceğini
tehlikeye atabilir, söz gelimi davacı bütün mal varlığını davalıya bırakmaya
razı olabilir. İşte Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik l34/3.
maddesinin öngördüğü temel ilke, ve bu gibi durumlarda hakimin görevi,
gerekli müdahalede bulunmak ve tarafların yararları ile çocukların korunması
açısından mantıklı ve hakkaniyete uygun mali şartları belirleyerek kalıcı bir
dengeyi gerçekleştirmektir. İşte hakimin zorunlu ve çok önemli böyle bir
görevi yerine getirebilmesi için taraflarca hazırlanacak ayrıntılı anlaşmanın
(yeni) mali projenin Mahkemeye sunulması kacınılmazdır. Çünkü, eşlerin
eksiksiz tüm malvarlıkları bilinmedikçe, taşınır ve taşınmaz malların
ayrıntılı bir dökümü yapılmadıkça tarafların tekliflerinin ne ölçüde adel ve
hakkaniyete uygun olduğunun belirlenmesi mümkün değildir. Aksi halde gerekli
araştırmayı yapmış sayılmaz. Kamu düzenine yönelik olarak hakime doğrudan
araştırma ve karar verme yetkisi tanıyan bu hükmün, mahkamelerce gereği gibi
kullanılmaması halinde malvarlığını mahkemeden, hatta bütün bir evlilik
boyunca diğerinden gözleyen kötü niyetli eşe hukuki himaye sağlanmış olup,
iyi niyetli eş açısıdan geleçekte çok ciddi ve önemli sakıncalar doğar. Öyle
ise Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik l34/3. maddesine dayalı
davalarda boşanmaya karar verilebilmesi ve hatta yargılamaya devam
olunabilmesi için hakimin değerlendirme yapmasına imkan tanıyacak, tarafların
tüm mal varlıklarını ve buna bağlı olarak bunların paylaşılma (yada istifade)
yollarını ayrıntılı olarak gösteren yeterli bir anlaşmanın mahkemeye tevdi
edilmesi vazgeçilmez bir zorunluluktur.
Nitekim 3444 sayılı kanuna ilişkin hükümet tasarısının 4.maddesine ait
gerekçesinde, rızaya dayalı boşanmada, diğer bir önemli faktörde, hakimin
boşanmanın mali sonucları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul
edilecek düzenlemeyi uygun bulması hususu vurgulanmıştır. Aynı gerekçede
tarafların bu hususta hazırladıkları anlaşmayı mahkemeye tevdi edecekleri,
hakimin de ancak bu anlaşmayı uygun gördüğü takdirde boşanmaya karar
verebileceği ve gene hakimin tarafların ve çocukların menfaatlerini nazara
alarak bu anlaşmada gerekli değişiklikleri yapabileceği belirtilmiştir. Öyle
ise bir anlaşma (mali proje) açıklanmadıkça Medeni Kanunun l34/3. maddeye
göre boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla yukarıdaki şartlara uymayan hükmün bozulması gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA,
14.11.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
İ.Yanıkömüroğlu N.K.Y.kaya N.Turhan Ş.D.K.oğlu F.Kıbrıscıklı
|