 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/1-81
K. 1990/103
T. 2.4.1990
* TAKDİRE BAĞLI İNDİRİM
ÖZET : Sırf suçun işleniş biçiminin ağırlığından söz edilerek TCK.nun 59.
maddesinin uygulanmasından vazgeçilmez. Aksi hal; olaya göre değil, kişiliğe
göre uygulanması gereken 59. maddenin amacına aykırıdır.
Ayrıca, ikrarı ile suçun ortaya çıkmasını ve suç vasfının tayinini sağlayan
sanık hakkında TCK.nun 59. maddesinin uygulanması gerekir.
(765 s. TCK. m. 59)
Adam öldürmek suçundan sanık Husam'ın TCY.nın 448. maddesi gereğince 24 yıl
ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine, TCY.nın 59.
maddesinin uygulanması gerektiği karşı oyu ile oyçokluğuyla, (Ankara Dördüncü
Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 12.10.1989 gün 105/131 sayılı re'sen de
temyize tabi olan hükmün sanık ve katılan vekilleri tarafından temyizi
üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, 13.2.1990 gün ve
3540/257 sayı ile;
"Sanık hakkında TCY.nın 59. maddesinin de uygulanması gerektiği" karşı oyu ile
oyçokluğuyla hükmün onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 14.3.1990 gün 21 sayı ile;
"Sanık, mahkemeyi aldatma yönüne gitmemiş, duruşmada pişmanlık duygusunu
tekrarlamıştır. Suçun işleniş sebebi ve suçu ortaya çıkarması duruşmalardaki
davranışlarının her biri başlı başına TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasını
gerektirdiği halde, mahkeme takdir hatasına düşmüştür" gerekçesiyle itiraz
ederek Özel Daire onama kararının kaldırılmasını ve hükmün bu nedenle
bozulmasını telep etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Dosya içeriğine göre;
Yolda sendeleyerek yürüyen sanık, bu durumunun nedenini soran önceden tanıdığı
polis memuruna hap içtiğini söylemiş ve midesi yıkattırılmıştır. Müteakiben
de kız arkadaşını öldürdüğünü açıklaması üzerine, sanığın evinde maktülenin
cesedi bulunmuştur.
Sanık aşamalardaki savunmalarında; bir sene önce tanıştığı ve evlenmeye karar
verdiği, hediyeler aldığı öleni, bir başka gençle gördüğünü, kendi ailesinin
gönderdiği çeki çalıştığı bankada bozduran maktülenin olay akşamı evine
gelerek çek bedelini verdiğini, konuşup seviştiklerini başkasıyla
evleneceğini söyleyince tartıştıklarını ve "seni öldürürüm" deyince,
maktülenin "nasıl öldürürsün" diye sorması üzerine karyolaya yatırdığı,
maktülenin ellerini iple bağlayıp ağzını bantladığını, sonra ayaklarını
zincirle karyolaya bağlayarak zincirle boğduğunu beyan etmiştir.
Sanığın, TCY.nın 448. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin Yerel
Mahkeme kararı, Özel Dairece onanmış, sanık hakkında TCY.nın 59. maddesinin
uygulanması gerektiğinden bahisle Yargıtay C. Başsavcılığı, onama kararına
itiraz etmiştir.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında, sübut ve yukarıda açıklanan
oluşta ihtilaf olmayıp, uyuşmazlık TCY.nın 59. maddesinin uygulanması gerekip
gerekmediğine ilişkindir.
TCY.nın 59. maddesi mahkemenin takdirine bağlı hususlardan olmakla beraber, bu
takdir hakkının kullanılmaması nedeniyle gösterilen gerekçenin makul ve
makbul olması, hukuk kaidelerini zedelemeyecek, yasanın amacına aykırı
düşmeyecek ve vicdanları rahatsız etmeyecek bir mahiyet taşıması, hak ve
nesafet kurallarına uygun olması gerekmektedir. Bu madde, yalnız suçun
işlenişine göre cezanın verilmesini önlemek ve failin kişiliğine uygun
biçimde cezanın şahsileştirilmesini sağlamak amacını gütmektedir. Sırf suçun
işleniş biçiminin ağırlığından sözedilerek TCY.nın 59. maddesinin
uygulanmasından vazgeçilemez. Aksi hal, olaya göre değil kişiliğe göre
uygulanması gereken 59. maddenin amacına aykırıdır.
Ayrıca, ikrarı ile suçun ortaya çıkmasını ve suç vasfının tayinini sağlayan
sanık hakkında TCY.nın 59. maddesinin uygulanması gerektiği Yargıtay Ceza
Genel Kurulu ile Özel Dairelerin yerleşmiş ve duraksamasız uyguladığı
esaslardandır.
İncelenen dosyada, sanık Ürdün Uyruklu ve bekar olup üniversite öğrencisidir.
Banka memuru olan maktüle ile evlenmeye karar vermişler, arkadaşlıkları devam
ederken maktüle, başka erkeklerle de arkadaşlık etmeye başlamıştır. Sanık
kendisiyle evlenmekten vazgeçen sevdiği maktüleyi açıklanan bu koşullar
altında öldürmüş ve pişmanlık duyduğunu beyan etmiştir.
Cesetin, sanığın evinde bulunması, suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin
kanıtı değildir. Bir başkası tarafından da öldürülmüş olabilir. Olayın görgü
tanığı yoktur. Sanık kendisi lehine olacak şartları oluşturmak ve bunları
kabul ettirmek olanağına sahipken böyle yapmamış, suç delillerini ve ceseti
gizlememiş, ikrarı ile olayın ortaya çıkmasını ve suç vasfının belirlenmesini
sağlamıştır.
Bu nedenlerle, takdiri indirim nedenlerini sınırlamamış olan yasa koyucunun
iradesi doğrultusunda TCY.nın 59. maddesinin uygulanması, oluşa, hak ve
adalete daha uygun olacaktır.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Üyeler; "Sanığın ilaç içmesi
nedeniyle ölmek istemediğini söyleyerek kendisi için polise başvurması, suçun
işleniş şekli, ikrarın daha az ceza verilmesine yönelik olması nedeniyle
itirazın reddi gerektiği,
Üyelerden Sami SELÇUK ise; "Türk Ceza Yasasının 59. maddesi konusunda
gösterilecek gerekçe sınırsızdır. Yasa bunu belli bir nedene bağlasaydı, bu
kurum "takdiri indirim" değil, "yasal indirim" diye anılırdı. Yargıtay'ın
denetimi ancak gösterilecek gerekçenin dosyaya yansıyan olgularla ve
gerekçedeki öbür nedenlerle çelişip çelişmediği yönünde olabilir ve incelenen
dosyada böyle bir durum söz konusu değildir. Yargıtay'ın ilk mahkemenin
yerine geçerek bu yetkiyi kullanması denetim yargılamasının yetkisini aşması
anlamına geleceğinden, itiraz reddedilmelidir" görüşü ve değişik gerekçeyle
karşı oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü
ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün
gösterilen sebepten dolayı (BOZULMASINA), 2.4.1990 gününde oyçokluğuyla karar
verildi.
|