Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1990/1-70
	K.	1990/91
	T.	26.3.1990

*  ATEŞLİ SİLAHLAR
*  SİLAH BULUNDURMA RUHSATI

ÖZET : Olayımızda sanıklar, suç tarihinden sonra çıkartılan 299 sayılı Kanun
 Hükmünde Kararnameden yararlanıp adli emanetteki silahlarına ruhsat almak
 için süresinde başvurduklarına, idarece başvuruları yerinde görülüp silahları
 bulundurma ruhsatına bağlandığına göre bu ruhsatların yasallığı tartışılamaz.

 İncelenen olayda, köy halkının köprüden hayvan geçirilmesine izin vermemesi
 nedeniyle çıkan kavgada sanıkların kavgaya katılıp korkutmak maksadıyla silah
 kullandıkları, bu arada sanıklardan birinin maktulü vurup öldürdüğü
 saptandığına göre, eylemlerinde TCK.nun 264/7-son maddesinde yazılı suçun
 unsurları bulunmamaktadır.

(6136 s. ASK.)  (765 s. TCK. m. 264/7-son)

Adam öldürme, korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde meskun mahalde
 silahla ateş etme, silah ve bomba bulundurma suçlarından sanık Cemil'in
 TCK.nun 448, 51/1, 59, 264/5, 59, 264/7-son, 51/1, 59; 6136 sayılı Yasanın
 13/2, TCK.nun 59, 71, 72, sanıklar Kamil, Cihangir (Cangir), Bilah, Hacı,
 Kökel, Ali, İbrahim, Hüseyin, Adil ve Hasan'ın TCK.nun 264/7-son, 51/1, 59,
 6136 sayılı Yasanın 13/2, TCK.nun 59, 71 ve 72. maddeleri uyarınca
 mahkumiyetlerine ilişkin, (Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 10.7.1989
 gün ve 95/127 sayılı hüküm sanıklar vekilinin temyizi üzerine Birinci Ceza
 Dairesi'nce incelenerek, 29.1.1990 gün ve 3209/48 sayı ile;

1- Sanık Cemil dışındaki sanıkların duruşma isteklerinin reddine.

2- Sanık Cemil hakkında adam öldürme, ruhsatsız silah ve bomba bulundurma
 suçlarından, sanıklar Adil, İbrahim ve Hüseyin hakkında silah bulundurma
 suçundan verilen ve kısmen de re'sen kabili temyiz olan hükmün onanmasına.

3- Sanık Cemil'in, maktül İsmail'in öldürülmesi sırasında silah kullandığı
 sabit görülerek eyleminden ötürü mahkumiyetine karar verildiği halde aynı
 olayda özel bir kastı olmadan ayrıca TCK.nun 264/7-son maddeleri gereğince
 mahkumiyetine karar verilmesi,

4- Sanıklar; Kamil, Hacı, Bilal, Kökel, Adil, Hasan, İbrahim, Ali, Hüseyin ve
 Cangir'in Başaran Köylüleri'nce köprüden hayvan geçirilmesine müsade
 edilmemesi nedeniyle çıkan kavgada maruz kaldıkları, adi tahrik altında
 si-lah attıkları anlaşılmış olmakla, eylemlerinin kavgada korkutmak maksadı
 ile silah atmak şeklinde kabul edilerek TCK.nun 466/2. maddesiyle
 cezalandırılması gerekirken özel bir kasıtları bulunmaması nedeniyle yazılı
 şekilde 264/7-son madde ile ceza verilerek suç vasfının tayininde hata
 edilmesi,

5- Sanıklar; Ali, Bilal, Cihangir (Cangir), Kökel, Hasan, Kamil ve Hacı için
 Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tarafından 299 sayılı Kanun Hükmündeki
 Kararname gereğince belirlenen silahları bulundurma vesikalarında silah
 bulundurulacak adres Mutluca Köyü denilmekte olduğu ekli vesikaların
 incelenmesinden anlaşılmış olmakla ateş açılan olay yerinin "Mutluca Köyü"
 sınırları içinde olup olmadığı araştırılarak Mutluca Köyü sınırları içinde
 ise sanıklar lehine değerlendirme ile 6136 sayılı Kanunun 13/2. maddesine
 muhalefeten adı geçen sanıklar haklarında beraet kararı verilmesi gerekirken
 noksan tahkikatla mahkumiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden Üye İ.
 Özkaya'nın, "Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tarafından silah taşıma ve
 bulundurma vesikası verilmesinde uygulanacak esaslar hakkındaki yönetmeliğin
 11. maddesi bu yönetmelik hükümlerine göre vesikaya bağlanan silahlar
 hakkında 6136 sayılı Kanuna istinaden çıkartılan 8/4182 sayılı Yönetmeliğin
 25. maddesindeki kayıt ve tesçil esaslarının uygulanacağını 10. maddede silah
 taşıma vesikasının sağladığı yetki ve sınırları göstermiş,

8/4182 sayılı Yönetmeliğin 11 ve 12. maddelerinde silah bulundurma vesikası
 sahibine vesikada belirtilen konut ve işyerinde bulundurma yetkisi sağlar
 hükmü karşısında sanıkların silahı yönetmelikte belirtilen yerler ve koşullar
 dışında bulundurması hale taşıması yasaya muhalefet suçunu oluşturur.

Köy hudutları içinde bulundurmada söz edilemez. Yönetmelik silah taşımanın
 şekil ve biçimini belirlemiştir. Valiler kıyas ya da yorum yolu ile yasa ve
 yönetmelik hükümleri dışına çıkarak yeni bir yöntem ihdas edemezler. Köy
 hudutları içinde bulundurma mukayyet taşımadır. Aksini kabul ve düşünmek
 bulundurmanın espirisine aykırı olur. 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesinde
 yazılı suç oluştuğundan çoğunluğun bozma kararındaki (5) nolu bent altındaki
 düşüncesine bu nedenle katılmıyorum" biçimindeki karşı oyu ile kısmen
 bozulmasına karar verilmiştir.

Bu karara karşı, 1.3.1990 gün ve 17 sayı ile itiraz yoluna başvuran C.
 Başsavcılığı;

"299 sayılı KHK. ile 288 sayılı KHK.nin 4. maddesine bir bent ilave edilmiş,
 yapılan bu ilave ile Olağanüstü Hal Bölgesi'nde yaşayan kişilerin ruhsata
 bağlı bulunmayan silahlarına ruhsat verilmesi imkanı getirtilmiştir.

Bu kararname af niteliği taşımadığına göre kimlere ruhsat verilebileceğinin
 araştırılması gerekir. Çünkü, 6136 sayılı Yasanın 7/3. maddesinde "ateşli
 silahla işlenen cürümlerden biri ile mahkum olanlara hiçbir suretle
 bulundurma ve taşıma izni verilemez" hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm, 288 ve 299 sayılı KHK.lerle değiştirilmemiş, halen yürürlüktedir.

Bu fıkra kapsamına girenler ancak ateşli silahla eskiden işledikleri suçtan
 mahkumiyetleri kesinleşenler midir, yoksa aynı olayda söz konusu ateşli
 silahla suç işleyenleri de kapsayacak mıdır?
Olayımızda sanıkların durumu ikinci hale uymaktadır.

İrdelenmesi gereken konu, bu fıkranın bu gibi sanıkları kapsayıp
 kapsamadığıdır.

6136 sayılı Kanun ve kanun hükmündeki kararnamelerin amacı Türk Vatandaşını
 ateşli silahtan arındırmak değil, silahları tesçil ederek işlenecek suçların
 faillerini belirlemek ve ateşli silahla suç işleyenlere bir daha ruhsat
 vermeyerek bir ölçüde onların suç işlemesini önlemektir.

288 ve 299 sayılı KHK.ler ise Olağanüstü Hal Bölgesi'nde yaşayan vatandaşların
 can güvenliklerini sağlamak ve kolluk güçlerine yardımcı olmalarını temin
 amacını gütmektedir.

Ateşli silahla suç işleyen kişilere 6136 sayılı Yasaya göre ruhsat
 verilemeyeceğinden sanıkların 299 sayılı KHK.den yararlanmaları mümkün
 değildir. Cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekir.

2. Olayda sanıklar ellerindeki harp silahları ile ateş etmişler, bu atışları
 nedeniyle halk korkup paniğe kapılmıştır.

TCK.nun 264/7. maddesi böyle bir olayda uygulanmazsa başka hiç bir olayda
 uygulanamaz.

Tüm unsurları itibariyle oluşan suç nedeniyle sanıkların anılan madde uyarınca
 cezalandırılmaları gerekir. 

Görüşü ile Özel Daire kararının bozmaya ilişkin bölümünün kaldırılarak Yerel
 Mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.

Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
 konuşulup düşünüldü:

İncelenen dosyaya göre;

Mutluca Köyü'nde oturan sanıkların olay günü Başaran Köyü girişindeki köprüye
 gelip sürülerini bu köye ait yaylaya geçirmek istemeleri üzerine iki köy
 halkı arasında başlayan tartışmanın ilerleyerek silahların boşaltıldığı,
 kavgaya dönüştüğü, bu arada İsmail'in sanık Cemil tarafından vurulup
 öldürüldüğü, sanıklardan Kamil'in sol bacağından yaralandığı olay yerinde
 yapılan aramada uzun namlulu silahlara ait toplam 174 adet boş kovan
 bulunduğu, bu kovanlardan bir kısmının sanıklar Ali, Bilal, Cihangir, Kökel,
 Hasan, Kamil ve Hacı'dan yakalanıp 4.4.1989 günü bulundurma ruhsatına
 bağlanan silahlardan atıldıkları tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık;

a) 299 sayılı KHK.ye dayanılarak bulundurma ruhsatına bağlanan silah-lardan
 dolayı sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasa uyarınca uygulama yapılıp
 yapılmayacağına,

b) Sanıkların eylemlerinde, TCK.nun 264/7. maddesinde hüküm altına alınan
 suçun unsurlarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Saptanan bu oluşa göre;

1- C. Başsavcılığı itirazında vurgulandığı üzere, 6136 sayılı Yasanın 7. ve bu
 yasaya dayanılarak çıkartılan 4/4182 sayılı Yönetmeliğin 22. maddelerinde,
 "ateşli silahla işlenen cürümlerden mahkum olanlara hiçbir suretle taşıma
 veya bulundurma izni verilemez" hükümleri yer almaktaysa da, idarece,
 silahları bulundurma ruhsatına bağlanan sanıklar hakkında ruhsat verilmesini
 engelleyecek kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmadığından kendilerine ruhsat
 verilmesinde yasaya aykırı bir yön yoktur.

Kaldı ki, idare yasalarda ve yönetmeliklerde öngörülen yetkilerini aşarak
 ruhsat verilemeyecek olanlara ruhsat verdiği veya ruhsatın cinsine göre
 sağladığı yetkileri genişletecek biçimde düzenlediği takdirde bu ruhsatlar
 ip-tal edilinceye kadar hukuken geçerlidir. Aksini kabul, vatandaşın Devlete
 olan güvenini sarsacağı gibi hukukun genel ilkelerine de ters düşer. 

Olayımızda sanıklar suç tarihinden sonra çıkartılan 299 sayılı KHK.den
 yararlanıp adli emanetteki silahlarına ruhsat almak için süresinde
 başvurduklarına, idarece de başvuruları yerinde görülüp silahları bulundurma
 ruhsatına bağladığına göre bu ruhsatların yasallığı tartışılamaz.

Yerel Mahkemenin Özel Daire bozma kararına uygun olarak gerekli araştırmayı
 yaptıktan sonra sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasanın uygulanıp
 uygulanmayacağına karar vermesi gerekir.

2- Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 24.1.1983 gün ve 1982/487-1983/7 sayılı
 kararında açıklandığı üzere, 16.6.1987 tarihinde yürürlüğe giren 2245 sayılı
 Yasa ile TCK.nun 264. maddesine eklenen 7. fıkranın Hükümet gerekçesinde,
 "...Günümüzde en çok başvurulan ve yasal boşluklar nedeniyle faillerinin
 etkin bir biçimde yaptırıma tabi tutulmadığı...." bu fıkrada gösterilen
 yerlere korku, kaygı ve panik yaratabilecek bir biçimde silahla ateş
 edenler.... etkin bir ceza ile cezalandırılmalıdır. Terörist eylemlerin bir
 bölümünü oluşturan bu tür eylemlerin toplum huzurunun sağlanması bakımından
 etkin ceza yaptırımına bağlanması bir zorunluluk olarak kabul edilmiştir.

Maddeye eklenen son fıkra ile de eylemlerin suçun işlenmesini kolaylaştırıcı
 ve faillerinin yakalanmasını güçleştiren her türlü teknik ve mekanik
 araçlardan yaralanılması hali ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir"
 denildiğine göre bu tür eylemlerin amaç olduğu benimsenemez. Böyle bir sonucu
 almak isteyen kişi ve kişiler genel kast ögesi ile bağdaşacak bir istekte ve
 böyle bir isteği vurgulayan davranışta bulunması gerekmektedir. Başka bir
 anlatımla yukarıda sözü edilen olayda olduğu gibi yaralama, öldürme, meskun
 mahalde silahla ateş etme, tehdit, kavgada silah boşaltma ve benzerleri gibi
 silahla işlenen suçlarda ve eylemlerde TCK.nun 264/7. maddesinde yazılı suçun
 kendiliğinden kasıt veya amaç dışı oluşabileceğini kabule olanak yoktur.

TCK.nun 264. maddesinin 7. fıkrasındaki eylemlerin araştırılmasında ve
 değerlendirilmesinde yukarıda açıklanan istek, kasıt, girişimler ve
 özellikler düşünülüp tartışılmalı eylemin kamuya karşı olma özelliği
 belirlenip koşulları varsa anılan madde ile uygulama yapılmalıdır.

İncelenen olayda, Başaran Köyü halkının köprüden hayvan geçirilmesine izin
 vermemesi nedeniyle çıkan kavgada sanıkların kavgaya katılıp korkutmak
 maksadıyla silah kullandıkları, bu arada sanık Cemil'in maktül İsmail'i vurup
 öldürdüğü saptandığına göre eylemlerinde TCK.nun 264/7-son maddesinde yazılı
 suçun unsurları bulunmamaktadır.

Açıklanan bu nedenlerle, Özel Daire bozma kararı yerinde olduğundan C.
 Başsavcılığının her iki yöne ilişen itirazının reddine karar verlimelidir.


*  Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; itiraz gerekçesine uygun olarak her
 iki yöne ilişen itirazın kabulü, bir Üye de; karşı oy düşüncesine uygun
 değişik gerekçeyle (1) nolu itirazın kabulü yönünden oy kullanmışlardır.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının reddine,
 26.3.1990 gününde çoğunlukla karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini