 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1990/1-158
K. 1990/178
T. 18.6.1990
* ADAM ÖLDÜRMEYE TAM KALKIŞMAK
* YASAL SAVUNMA
ÖZET : Gazinoya gelerek uluorta küfreden müştekiye, sanığın karşılık vermemesi
üzerine dışarı çıkarak üç arkadaşıyla beklediği, sanık gazinodan çıkınca
ellerindeki bıçaklarla saldırdıkları sırada müştekiyi bertaraf etmek için
başkaca tahaffuz imkanı kalmadığından sanığın müştekiye ateş ettiği
saptandığına göre yasal savunma koşulları oluşmuştur.
(765 s. TCK. m. 49, 448)
Adam öldürmeye tam kalkışmak ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak
suçlarından sanık Abdullah'ın TCK.nun 448, 62, 51/2, 59; 6136 sayılı Yasanın
13/1, TCK.nun 59 ve 36. maddeleri uyarınca 4 sene 5 ay 10 gün ağır hapis, 10
ay hapis ve 16.666 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına suçta
kullanılan tabancanın zoralımına ilişkin, (Gaziantep İkinci Ağır Ceza
Mahkemesi)nden verilen 17.10.1989 gün ve 105/211 sayılı hüküm sanık ve
katılan Ömer vekilinin temyizi üzerine, Birinci Ceza Dairesi'nce incelenerek,
2.3.1990 gün ve 38/462 sayı ile;
"... Yerel Mahkemece oluşa ve dosya içeriğine uygun şekilde "hadise tarihinden
10-15 gün kadar önce sanık Abdullah'ın ortak olduğu kahvehaneye müdahil Ömer
ve Hüseyin'in geldikleri ve alkollü olmaları yüzünden aralarında münakaşa
çıktığı ve çekip gittikleri olay gecesi ise müşteki Fatih'in yanına Aziz ve
Arafat olduğu halde Gazino 27'ye gittikleri, başka bir masada Abdullah ile
Ali ve Osman'ın oturdukları, biraz sonra gazinoya Hüseyin ve Ömer'de gelerek
başka bir masaya oturdukları, Ömer'in daha önceki münakaşadan ötürü
Abdullah'ın masasına doğru uluorta küfürler ettiği ve pavyonun dışına çıktığı
hatta kendilerinin de dışarı çıkmalarını istediği Abdullah ve yanındakilerin
belki Ömer çeker gider diyerek daha sonra dışarı çıktıkları, Ömer, Hüseyin,
İsmail ve Cuma'nın bekler vaziyette Fatih'i üç gün iş ve gücünden kalacak
şekilde bıçakla yaraladığı Ömer'in de Ali' nin üzerine bıçakla yürüdüğünü
gören Abdullah'ın üzerinde taşımakta olduğu ruhsatsız tabanca ile Ömer'in
Ali'ye vurmasını engellemek amacıyla önce havaya sonra onu hedef gözeterek
beş el ateş etmek suretiyle hayati tehlike geçirecek ve üç hafta iş ve gücüne
engel olacak şekilde yaraladığı, belirtilmesine göre sanık Abdullah'ın yasal
savunma şartları içinde hareket ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu
halde yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi isabetsizliğinden", Üyeler
İ. Özkaya ve U. Kızılkılıç'ın" iddia şahadet ve savunmasının aksi istikamette
gruplaşması nedeniyle kavganın hudusuna hangi tarafın sebebiyet verdiği ilk
silahla saldırıyı kimin başlattığı kesin olarak açığa kavuşmamış olmasına
kabul sanık Abdullah'ın savunması doğrultusunda ise de savunma sanığın
kardeşi Ali'nin olaydan hemen sonra alınan istikrar göstermeyen beyanı ile
paralellik göstermemesi salt silahteşhirinin ağır tahrik olarak kabulü sonuç
itibariyle doğru olup hükmün onanması düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz" biçimindeki karşı oylarıyla oyçokluğuyla bozulmasına karar
verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 17.4.1990 gün ve 59/77 sayı ile; karşı düşünce gerekçesine
paralel açıklamalarla direnmiştir.
Bu hükümde sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C.
Başsavcılığı'nın bozma isteyen 23.5.1990 gün ve 1615 sayılı tebliğnamesiyle
Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre:
Sanık Abdullah, yanında mağdur Fatih ve başka arkadaşları ile gittikleri
gazinoda otururken, arkadaşı Hüseyin ile aynı gazinoya gelen müşteki Ömer'in
10-15 gün önce yaptıkları kavga nedeniyle araları açık olan sanığın masasına
doğru uluorta küfredip gazinodan çıktığı, küfürlere karşılık vermeyen sanık
ve yanındakilerin biraz daha oturduktan sonra müştekinin gittiğini düşünerek
gazinodan çıktıkları sırada dışarıda kendilerini beklemekte olan müşteki
Ömer, arkadaşları İsmail, Hüseyin ve Cuma'nın saldırısına uğradıkları, bu
saldırı sırasında arkadaşı Fatih'in İsmail tarafından bıçakla yaralandığını,
müştekinin de kardeşi Ali'nin üzerine bıçakla yürüdüğünü gören sanığın
müştekiyi engellemek amacıyla tabancasıyla havaya ateş ettiği, müştekinin
geri çekilmeyip Ali'nin üzerine yürümeye devam etmesi üzerine bu kez
tabancasını müştekiye tevcihle 5 el ateş ettiği, sol inguial bölgede bir adet
ateşli silah yarası tesbit edilen müştekinin hayati tehlike geçirip üç hafta
iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı tüm dosya kapsamından
anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve subutta bir uyuşmazlık
bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sanığın yüklenilen suçu yasal savunma koşulları
altında işleyip işlemediğine ilişkindir.
Yasal savunmadan sözedebilmek için maddi mahiyette haksız bir saldırının
bulunması, savunma ile saldırının hem zaman olması, savunmanın saldırının
devamı sırasında olması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması
gerekir.
Yasal savunmada hiç bir zaman ve hiç bir ahvalde sanığa kaçma mükellefiyeti
tahmil edilemez ve kaçarak kurtulması istenemez veya bu halin yani kaçma
imkanının var olup olmadığı yasal savunma saptanırken asla gözetilemez.
İncelenen olayda sanığın bulunduğu gazinoya gelen müştekinin uluorta
küfrettiği sanığın karşılık vermemesi üzerine dışarı çıkarak üç arkadaşıyla
beklemeye başladığı, sanık ve yanındakilerin müşteki gitmiştir düşüncesiyle
dışarı çıktıklarında ellerindeki bıçaklarla üzerlerine saldırdıkları
İsmail'in, Fatih'i bıçakla yaralamasından sonra müştekinin de sanığın kardeşi
Ali'nin üzerine bıçakla yürüdüğü yaralama ve gasp suçlarından sabıkalı olan
müştekinin bu hareketine karşı sanığın onu bertaraf etmek için önce havaya;
saldırı sürünce de başkaca tahaffuz imkanı kalmadığından ona ateş ettiği
saptandığına göre, sanık suçu yasal savunma koşulları içinde işlemiştir.
Bu nedenle Özel Daire bozma kararı yerinde olup, Yerel Mahkeme direnme
hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; direnmenin isabetli olduğu
görüşü ile hükmün onanması yönünde oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme hükmünün
(BOZULMASINA), 18.6.1990 gününde istem gibi yasal çoğunlukla karar verildi.
|