 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1989/8506
K. 1989/10689
T. 29.91989
* HAZİNE ADINA KAYITLI
TAŞINMAZLARDA İKTİSAP
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : 3402 sayılı Kadastro Kanunu; toprak dağıtım yoluyla verilen, o
zamandanberi zilyetlik altında bulunduğundan bahisle iptal ve tesçil isteğine
dayanılarak açılan davaların incelenmesine olanak sağlamıştır. Hazine adına
tesçil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii yoluyla
verilen yerler işlemleri tamamlanmamış olsa dahi başka bir şart aranmaksızın
hak sahipleri adına tespit ve tesçil olunur. İlgililerin daha önce kadastrosu
yapılan yerlerde talep ve dava hakkı anılan Yasanın yürürlüğe girmesi
tarihinden itibaren iki yıl geçmekle düşer.
(3402 s. Kadastro K. m. 46/2-son)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Tarsus Birinci Asliye Hukuk
Ha-kimliği)nden verilen 28.12.1988 gün ve 338/834 sayılı hükmün onanmasına
ilişkin olan 13.4.1989 gün ve 2305-4621 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde
davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği
görüşülüp düşünüldü:
Davacı, 622 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 1942 yılında toprak dağıtımı
yoluyla verildiğini, o zamandan beri zilyetlikleri altında bulunduğunu ileri
sürerek iptal ve tesçil istemiştir. Gerçekten, 9.10.1987 tarihinde yürürlüğe
giren 3402 sayılı Kadastro Yasası, bu tür davaların incelenmesine olanak
sağlamıştır. Sözü edilen Yasanın 46. maddesinin 2. fıkrası ile, "Hazine adına
tesçil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii yoluyla
verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart
aranmaksızın hak sahipleri adına tesbit ve tesçil olunur" hükmünü getirmiş,
aynı maddenin son fıkrası ise, "ilgililerin daha önce kadastrosu yapılan
yerlerde bu maddeye dayanan talep ve dava hakkı bu kanunun yürürlüğe girmesi
tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle düşer" demek suretiyle is-kan veya toprak
dağıtımı yoluyla verilip te henüz tapuya bağlanmamış taşınmaz maliklerine
yeni bir olanak ve bu olanağı kullanmak üzere de 2 yıllık ek bir süre
tanınmıştır. Dava, bu hak düşürücü süre içerisinde açıldığına göre, temlik ve
tahsis için idari bir işlem bulunup bulunmadığının yetkili mercilerden
sorulması, varsa buna ilişkin kararın, belgelerin tevzi cetveli ve
haritasının getirilmesi, Yerel ve uzman bilirkişiler aracılığı ile mahalline
uygulanması, tarafların gösterecekleri kanıtların toplanması, sonucuna göre
bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile
on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilerek davanın reddine karar
verilmesi isabetsizdir.
Anılan hususlar, karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonunda
anlaşılmıştır.
Davacının karar düzeltme isteği yerindedir. Kabulüne ve Dairenin 13.4.1989
tarih, 2305/4621 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin
28.12.1988 tarih, 338/834 sayılı hükmün yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü
HUMK.nun 440 ve 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın
temyiz edene geri verilmesine, 29.9.1989 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
|