 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1989/8483
K. 1991/160
T. 24.1.1991
* MANEVİ TAZMİNAT
ÖZET : Şahsi menfaatleri haleldar edilen kişilerin manevi tazminat talebine
hakkı olabilmesi için karşı tarafın ağır kusurunun bulunması icap eder.
Boya ve badana işlemleri yapıldığı için otelde konaklama imkanı olmadığını ve
rezervasyonun iptal edildiğini bile bile, turistleri davalının otelinin önüne
getirtip bekletmek davacının kusurlu bir hareketidir. Bu yüzden davacının
şahsi ve ticari itibarında bir sarsılma olmuş ise bundan dolayı davalıyı
kusurlu saymak ve manevi tazminata yükümlü kılmak doğru olmaz.
Kaldı ki, davacı tüzel kişiliği haiz bir anonim şirket olup rezervasyon
iptalinden dolayı şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı bir şahsın
üzüntü duyması, şirket tüzel kişiliğine manevi tazminat talep etmek hakkı
bahşetmez. Bu nedenlerle manevi tazminat talebinin tümüyle reddi gerekir.
(818 s. BK. m. 49)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye Beşinci Ticaret
Mahkemesi)nce verilen 3.7.1989 tarih ve 343-668 sayılı hükmün temyizen
tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi
içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, seyahat acentası olan müvekkilinin 1988 Mart ayında (40)' ar
kişilik dört turist kafilesinin konaklama ve yemek yeme gereksinimlerinin
karşılanması için davalının otelinde rezervasyon yaptırdığını, davalının
belirlenen günde otele gelen turistleri kabul etmeyerek saatlerce otobüste
beklettiğini, davalının rezervasyonları haksız ve tek yanlı iptal etmesi
üzerine davacının (460.000 TL.) fark ödeyerek turistleri başka bir otele
yerleştirdiğini, durumun delil tespiti yoluyla anında saptandığını,
turistlerin maruz kaldığı bu üzücü durumdan dolayı davacının ticari
itibarının sarsıldığını ileri sürerek (500.000 TL.) maddi ve (3.000.000 TL.)
manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini
talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının rezervasyon yaptırmasından sonra oteli
denetleyen sağlık zabıtası makamlarının otelin badana ve boyasının acilen
yapılması ve aksi halde cezai işlem yapılacağı yolunda rapor düzenlediğini,
bu durumda mecburen rezervasyonların iptal edildiğini ve keyfiyetin
turistlerin geliş tarihinden üç hafta önce davacıya duyurulduğunu, önceden
bildirilmek kaydıyle rezervasyon iptalinin tarafların yasal hakkı olduğunu,
olayda davacının maddi veya manevi herhangi bir zararının bulunmadığını
savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, (469.240 TL.) maddi ve takdiren (1.000.000 TL.) manevi tazminatın
dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve
delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin
kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi ile (469.240 TL.) maddi
tazminatın tahsiline ilişkin hüküm fıkrasının onanması gerekmiştir.
2- Olay tarihinde yürürlükte olan BK.nun 49. maddesi hükmüne göre, şahsi
menfaatleri haleldar edilen kişilerin manevi tazminat talebine hakkı
olabilmesi için karşı tarafın ağır kusurunun bulunması icap eder. Olayda ise
davalı-otelci gerekli sağlık koşullarını haiz bulunmadığı, bilahare sağlık
zabıtası denetimiyle anlaşılan otelinde rezervasyon yapmakta ve daha sonra
otelin boyanması zorunluluğu karşısında rezervasyonu iptal etmekte kısmen
kusurlu sayılabilir ise de iptal keyfiyetini haftalar önce davacı-seyahat
acentesine bildirdiği cihetle davacının dürüstlük kurallarına göre izlemesi
gereken yol, getirteceği turistler için başka bir otelde rezervasyon
yaptırmaktan ve bu yüzden fazla bir masrafa girmişse bu masrafları maddi
tazminat olarak davalıdan istemekten ibarettir. Boya ve badana işlemleri
yapıldığı için otelde konaklama imkanı olmadığını ve rezervasyonun iptal
edildiğini bile bile turistleri davalının otelinin önüne getirip otobüste
bekletmek davacının kusurlu bir hareketi olup bu yüzden davacının şahsi veya
ticari itibarında bir sarsılmak olmuş ise bundan dolayı davalıyı kusurlu
saymak ve manevi tazminatla yükümlü kılmak caiz olamaz.
Öte yandan, davacı bir anonim şirket olup rezervasyonun iptalinden dolayı
şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı bir şahsın üzüntü duyması şirket
tüzel kişiliğine manevi tazminat talep hakkı bahşetmez. Bu durumda, manevi
tazminata ilişkin davalı talebinin tümüyle reddi icap ederken kısmen kabulü
cihetine gidilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Yukarda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle sair temyiz
itirazlarının reddiyle maddi tazminata ilişkin hüküm fıkrasının (ONANMASINA),
manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının (2) nolu
bentte gösterilen nedenle temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği
temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.1.1991
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|