 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E. 1989/8074
K. 1990/7581
T. 28.9.1990
* HÜKMEN TESÇİL
* SÖZLEŞMELERİN YORUMU
ÖZET : Dayanılan 1.10.1964 günlü sözleşmeye göre, davalıların murisi Fadime'ye
ait 43/96 paydan 32 dönüme tekabül eden miktar satılmıştır. 60750 m.2 olan
taşınmazdan 32 dönüme tekabül eden miktar bulunarak, bunun Fadime payından
tefriki ile pay olarak davacı adına tescçiline olanak vardır.
Borçlar Kanununun 18. maddesi gereğince; sözleşmelerin, amacına uygun olarak
ve hukuki sonuç meydana getirecek biçimde yorumlanması gerekir.
(818 s. BK. m. 18)
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 23.2.1989 gününde verilen dilekçe ile
hükmen tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın reddine dair
verilen 11.10.1989 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili
tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar
incenerek, gereği düşünüldü:
Dava konusu 128 sayılı parselin tesbitinin 10.11.1957 günü kesinleştiği
tutanak örneğinde gösterilmiştir. Ayrıca, Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 21.8.1989
günlü yazısı ile ise kesinleşme tarihinin 12.4.1971 olduğu bildirilmiştir.
Şa-yet doğrusu 12.4.1971 ise ve satış vaadi sözleşmesi tapulama tesbitinden
daha önce yapılmışsa, sözleşme tarihi 1.10.1964 olduğundan gerek 766 sayılı
Yasanın 31/2 ve gerekse 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereğince hak
düşürücü süre gerçekleşmiş olacağından, davanın bu nedenle reddi gerekir. O
halde, öncelikle tapulama tutanağı getirilmeli, tesbit ve kesinleşme
tarihleri doğru olarak belirlenmeli ve hak düşürücü sürenin bulunup
bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Dayanılan 1.10.1964 günlü sözleşmeye göre, davalıların murisi Fadime'ye ait
43/96 paydan 32 dönüme tekabül eden miktar satılmıştır. Bu şekildeki
sözleşmeler geçerli olduğu gibi ifa kabiliyeti de vardır. Tamamı 60750 m2.
olan taşınmazdan 32 dönüme tekabül eden miktar bulunarak, bunun Fadime
payından tefriki ile ve pay olarak davacı adına tesciline olanak vardır.
Borçlar Kanununun 18. maddesi gereğince sözleşmelerin amacına uygun olarak ve
hukuki sonuç meydana getirecek biçimde yorumlanması gerekir. Kabule göre ve
yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.
S o n u ç : Temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile
hükmün (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde iadesine, 28.9.1990
gününde oybirliği ile karar verildi.
|