Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1989/5-266
	K.	1989/326
	T.	6.11.1989

*  TASADDİ
*  KİŞİYE BAĞLI CEZAYI ARTIRICI 
    DURUMLAR

ÖZET : Olay tarihinde 13 yaşındaki mağdure evde yalnız kalırken üvey dayısı
 olan sanık oturmaya gelmiş ve mağdurenin cinsel organını elleyip, kendi
 uzvunu sürterek tasaddide bulunmuştur.

Sanıkla mağdure ayrı evde oturmaktadırlar. Bakım ve gözetim konusunda geçici
 veya daimi olarak sanığa görev ve yetki verilmemiştir. Akrabalıkla ilgili
 görenek ve geleneklerimizin normal saydığı ölçüde sanık ve mağdurenin ailesi
 birbirleri ile görüşmektedirler. Bu tür geliş gidişler nedeniyle aynı evde
 oturmayan ve yakın akrabalık ilişkisi bulunmayan sanık hakkında ağırlatıcı
 hüküm olan TCK.nun 417. maddesi uygulanamaz.

(765 s. TCK. m. 415/1, 417)

Tasaddi suçundan sanık İhsan'ın TCY.nın 415/1, 417. maddeleri gereğince 3 yıl
 hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Çameli Asliye Ceza
 Mahkemesi)nce verilen 28.9.1988 gün 28/52 sayılı hükmün sanık vekili
 tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi,
 30.11.1988 gün 6316/7306 sayı ile hükmün onanmasına karar vermiş, karar
 düzeltme talebi üzerine 16.2.1989 gün 762/556 sayı ile;

"Sanığın ayrı evde oturan kızkardeşi Keziban'ın üvey kızı olan mağdure Meryem
 üzerinde hüküm ve nüfuzu bulunmadığı gözetilmeksizin hakkında TCY.nın 417.
 maddesinin uygulanması"
İsabetsizliğinden bozmuş, 
Yerel Mahkeme, 11.7.1989 gün 20/38 sayı ile;

"Olay, akrabalık ilişkisinin verdiği kolaylık sonucu işlenmiştir. TCY.nın 417.
 maddesi, bu tür kolaylıktan istifade etmek suretiyle işlenen suçun
 müeyyidesidir. Maddenin asıl amacı iyiniyet ve güvenin suistimali suretiyle
 suç işlenmesinin önlenmesi olduğu kadar toplumdaki aile ve akrabalık
 değerlerinin de korunmasıdır. Şayet yasa koyucu bu maddenin uygulama
 alanlarını çizmek isteseydi bunu tahditi olarak ve sınırlı şekilde
 gösterebilirdi. Kanun koyucu böyle yapmayarak "hüküm ve nüfuzu olan kimseler
 tarafından vuku bulursa" ibaresine yer vererek olayın özelliğine göre hakime
 takdir hakkı tanımıştır.

Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi, üvey amca ve amcasının kızı aleyhine suç
 işleyen sanık hakkında TCY.nın 417. maddesinin uygulanması gerektiğini kabul
 etmiştir.

Mağdureye karşı işlenen fiil, sanık yerine bir başkası tarafından aynı
 rahatlık ve kolaylıkla işlenemez. Akrabalık nedeniyle sık sık mağdurelerin
 evine giden sanığın, mağdure üzerinde hüküm ve nufuzu bulunmadığını söylemek
 417. maddenin ruh ve amacına uygun düşmeyecekir" gerekçesiyle önceki hükümde
 direnmiştir.

Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde
 istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 15.9.1989
 tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel
 Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Olay tarihinde 13 yaşında bulunan mağdure, evde yalnız kalırken üvey dayısı
 olan sanık oturmaya gelmiş ve mağdurenin cinsel organını elleyip, kendi
 uzvunu sürterek tasaddide bulunmuştur.

Sanığın, kız kardeşinin üvey kızına karşı işlediği tasaddi suçunda, TCY. nın
 417. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, Özel Daire ile Yerel Mahkeme
 arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.

TCY.nın 417. maddesi ile; "yukarıdaki maddelerde (414, 415, 416) yazılan fiil
 ve hareketler birden ziyade kimseler tarafından işlenir veya usulden biri
 veya veli ve vasi veya mürebbi ve muallimleri ve hizmetkarları veya terbiye
 ve nezaret veya muhafazaları altına bırakılan veya buna duçar olanların
 üzerlerine hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından vukubulursa kanunen
 muayyen olan ceza yarısı kadar artırılır" hükmü getirilmiştir.

Olayımızda sanık mağdurenin usulü olmadığı gibi, aralarında veli, vasi,
 öğretmen, eğitici, hizmetli ilişkisi de yoktur. Mağdurenin terbiye, gözetim
 veya koruyuculuğu sanığa bırakılmamıştır.

Cezayı artıran nedenlerden bir diğeri, failin, mağdur mağdure üzerinde hüküm
 ve nüfuz sahibi olmasıdır. "Hüküm" suçtan zarar gören küçüğü eğemenlik altına
 alabilmek, "nüfuz" ise mağdur üzerinde etkili olabilmektedir. Yasa koyucu bu
 halleri açıklamamış, sınırlı olarak saymamıştır. Olayın özellikleri, sanıkla
 mağdur arasındaki yakınlık nazara alınarak, hüküm ve nüfuz öğeleri takdir
 olunacaktır (Sedat Bakıcı, Türk Ceza Yasasının 417. Maddesi Üzerine Bir
 İnceleme, Ankara Barosu Dergisi, 1985', sh: 607). Mağdur üzerinde manevi
 (sanığın; baba, üvey baba, kayınpeder olması gibi) veya fiili (mağdurun
 sanığa teslim edilmesi, birlikte kalmaları gibi) nüfus sahibi olunması
 gerekir (A. Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Açılaması, c: 4, sh: 416).

Fail-mağdur arasındaki hısımlık, gelenek ve görenekler, birlikte bulunma, aynı
 iş yerinde çalışma, nüfus ve hakimiyet sahibi olabilmeyi temin edecek
 hallerdir (Prof. Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, sh: 419). Bazı
 hallerde fail, mağdur üzerinde istediği yönde etkide bulunabileceği gibi,
 bunların üzerinde nüfuz sahibi de olabilmekte veya failin mağdur ile aynı
 mahal veya evde birlikte kalmaları sebebiyle mağdurun faile karşı güven
 duymasına veya failin mağdura karşı kolaylıkla hileye müracaat ederek
 mukavemetini kırabilmesi de mümkündür (Ayhan Önder, age., sh: 415).

Sanığın sıfatının, suçu işlemekte sağladığı kolaylık nazara alınmalıdır (Prof.
 Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, c: 4, sh: 211).

Dosya içeriğine göre, sanıkla mağdure ayrı evde oturmaktadırlar. Bakım ve
 gözetim konusunda geçici veya daimi olarak sanığa görev ve yetki
 verilmemiştir. Akrabalıkla ilgili görenek ve geleneklerimizin normal saydığı,
 ölçüde, sanık ve mağdurenin ailesi birbirleri ile görüşmektedirler. Bu tür
 geliş gidişler nedeniyle, aynı evde oturmayan ve yakın akrabalık ilişkisi
 bulunmayan sanık hakkında ağırlatıcı hüküm olan TCY.nın 417. maddesi
 uygulanamaz. Direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.


*  Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; mahkemece gösterilen gerekçeye göre
 direnme hükmünün  o n a n m a s ı  doğrultusunda oy kullanmışlardır.

S o n u ç : Açıklanan nedenlerle sanık vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle
 Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme uygun olarak (BOZULMASINA), 6.11.1989
 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini