 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
88/10359 88/11652
Özet:Vasiyetnamenin düzenlenme biçimi
Temyiz eden:Davacılar
Osman Giresun ve ark. ile Hatice Turguttanırlar arasındaki
vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine
dair verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Vasietçinin imzasını veya onayını taşımıyan hiç bir beyan bağlayıcı
nitelik taşımaz. Dava konusu vasiyetnamenin son bölümünde, vasiyet edenin,
vasiyetnamenin son arzularına uyğun olduğuna dair beyanı,usulünce tasdik
olunmamıştır. Bu tasdiksiz sözlerin, tanıklar tarafından tayit edilmesi,
vasiyete geçerlik vermez. Öte yandan vasiyet edenin tesbit edilen beyanının
"son arzularına" uyğun olduğunu kendi huzurlarında beyan ettiğini, tanıkların
verecekleri şerhte ifade etmeleri ve keyfiyetin o yolda tutanağa geçirilmiş
olması zorunludur. Oysa, tanıklarla ilğili şerhte te sadece, "vasiyet eden
Ramazan Turguttanırların, beyanı huzurlarında vuku bulduğu" yazılmıştır.
Halbuki şerhte "son arzuya uyğunluğa" dair bir açıklama yoktur. Vasiyetçinin
beyanında, son arzu deyiminin kullanılması yeterli değildir. Bu beyanın
vasiyetçi tarafından imzalanması zorunludur. Zira az önce belirtildiği gibi,
vasiyet edenin son arzu ile ilğili beyanı, kendisi tarafından imza edilmemiş,
böylece tevsikten ari kalmıştır. Bu itibarla vasiyet geçersiz olup iptal
edilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden isteğin reddi usul ve kanuna
aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA l3.l2.l988
tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
E.Şener E.Başaklar İ.Yanıkömeroğlu S.H.Karakaş T.K.Ülkü
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Vasiyet edenin okuma ve yazma bildiği anlaşılmasına göre vasiyetin
Medeni Kanunun 480 ve 481.maddesinde gösterilen kurala göre düzenlenmesi
gerekir. Sözü edilen maddede de yazılı koşullar vasiyetin geçerlik şartıdır.
Davaya konu vasiyetnamenin münderecatından Noterin 480 ve 48l. maddelerinde
yazılı koşulları tek tek ve sırası ile uyğuladığı ve hali ile gerekli
titizliği ziyadesi ile gösterdiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Noter
vasiyetçinin ve şahitlerin hüvüyetini tebbit ettikten sonra vasiyet edenin
vasiyetini aynen zapta geçirmiş ve vasiyetçi vasiyetinin esasına ilişkin
sözlerini bitirdikten sonra yazıları okuması için kendisine verildiğini,
vasiyetçinin de okuduktan sonra zaptı imzalandığ şerhini kazımıştır. Burada
(okunduktan sonra) deyimindeki ilk (N) harfinin fazla yazılması nedeni ile
yanlış anlama geldiği ileri sürülebilirse de vasiyet okunmak üçere
vasiyetçiye verildiğine göre vaiyeti okuyanın vasiyetçi olduğu veya olacağı
tartışmasızdır. Noter'in, Kanun maddesini satır satır ve kelime kelime
okuyarak vasiyet düzenlemeye çalıştığı anlaşılmaktadır.Bu suretle görevini
tam anlamı ile kanuna uyğun olarak yapmaya çalışan Noter, bundan sonra yine
kanuni koşullara riayet ederek vasiyetnamenin imzalandığı daha sonra
kendisininde imza ederek tarih koyduğu şerhini vermiştir. Bu aşamaya kadar
Noterin eksik bırakdığı kanuni hiçbir işlem yoktur.
Noter, bundan sonra da Medeni Kanunun 481. maddesi uyarınca vasiyeti
düzenlemeye devam etmiştir. Özellikle, huzurunda vasiyetçinin vasiyeti
okuduğunu ve son arzularına uyduğunu beyan ettiğine dair şahit sözlerini
kanuna uyğun biçimde zapta geçirmiştir. Ayrıca, şahitlerin, vasiyetçinin
beyanlarının huzurlarında vukuuna, vasiyetçiyi tasarrufa ehil gördüklerine
dair de zapta geçirerek imzalarını almıştır. Böylece, Medeni Kanunun metnini
aynen takip eden Noter, Başkaca işlem yapmadan vasiyetnamenin düzenleme
işlemini bitirmiştir. Gerçekten bundan sonra Noterin ne yapacağına dair
kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Son sahifelerin Noter tarafından
düzenlenmediğine dair ver iddia ileri sürülmediğine göre son sahifelerin
doğruluğu ise tartışmasızdır. Çoğunluğun düşünce ve görüşlerine gelince,Sayın
çoğunluk vasiytanemin son bölümünde vasiyet edenin vasiyetnamenin son
arzularına uyğun olduğuna dair beyanın usulünce ce tasdik olunmadığını ileri
sürerek, tasdiksiz beyanın tanıklarca teyit olunmasının vasiyete geçerlik
kazandırmayacağını kabul etmektedir. Ayrıca vasiyetcinin beyanı
(huzurlarında) vaki olduğunun belirtilmesi gereğine işaret edilmektedir.
Oysa, vasiyetname de tanıklara ilişkin şerhte vasiyetçinin beyanının huzur
vaki olduğu açıkca yazılıdır. Kanunda, vasiyetçinin şahitlere hitaben vaki
beyanının tasdik edileceğine dair ise bir kayıt ve koşul bulunmamaktadır.
Onun için vasiyetçinin vasiyete ilişkin sözlerinin 480. maddesi uyarınca
tasdikinden sonra artık vasiyetcinin imzasına gerek bulunmamaktadır. Bundan
sonra yapılacak işlem 48l. madde uyarınca vasiyete devam etmektir. Bu maddeye
görede vasiyetçinin imzasının tanıkların beyanından önce yeniden alınması
zorunluğu yoktur. Fazladan imza alınması geçersizlik sebebi sayılamaz.
Aksine, kanunda olmayan koşulların aranması kanuna aykırıdır.
Bu itibarla her yönü ile vasiyetname usul ve kanuna uygun bulunmakla
davanın reddine dair verilmiş kararın onanması gerekirken mahkeme kararının
bozulmasına karşıyız.
Üye Üye
Emin Başaklar T.K.Ülkü
|