 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
87/2-473 88/42
20.1.1988
Özet:Ana tarafından açılan babalık davalarında mutlak suretle küçüğe
kayyım tayin ettirilmelidir.
Taraflar arasındaki babalığın hükme tayini nafaka ve tazminat
davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 2. Asliye Hukuk
Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.9.1985 gün ve 1984/822 E.
1985/647 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi
üzerine, Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 10.12.1985 gün ve 1985/10356-10511
sayılı ilamı ile (.. Dava dilekçesinin içeriğinden davanın çoçuk adına da
açıldığı sonucu çıkmaktadır. O halde küçüğe kayyım tayin ettirilmesi
gösterdiğinde onun da delillerinin toplanması bütün deliller birlikte
tartışılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik hasım ve eksik
inceleme ile hüküm tesis edilmesi usul ve kanuna aykırıdır) gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden :Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Babalık davası ana ve çoçuk tarafından ayrı ayrı açılabileceği gibi
(MK. 295) birlikte de açılması mümkündür.
Kanun koyucu babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına
hareket edemeyeceği ilkesinden hareket ederek küçük için kayyım tayin
edilmesi (MK. 298) ve böylece çoçuğun yararının korunması için babalık
davasında kayyımın bulunmasını ilke olarak kabul etmiş, böylece şu veya bu
gibi düşüncelerle ana-babanın çocuk aleyhine birleşmelerini ve onun zararına
bir durumun doğumunu önlemek istemiştir. Hatta bir adım daha atılmış muhtemel
zararın önlenmesi amacı ile Hazineye bile keyfiyeti ihbarını gerekli kılmış
(MK. 299), bu suretle çocuğun gerçek nesebinin tayininde gerektiğinde
hazinenin de yardımda bulunmasını sağlamıştır.
Öte yandan mahkemeler görevleri sırasında öğrendikleri vesayet halini
gerektiren durumları sulh hakimine bildirmekle yükümlü kılınmışlardır. (Mk.
354) Bu hükmün amacı mahcurların (olayda küçüğün) yararını korumaya
yöneliktir. Hal böyle olunca ananın sırf kendi adına açacağı davada dahi
usulün 42. maddesinde olduğu gibi keyfiyetin sulh hakimine bildirilmesi
zorunludur. İşte bu kuralın kaçınılmaz sonucu olarak kayyım ananın açtığı
davada yer almak durumundadır. Bir an için dava sade ve ana adına açılmış bir
dava bile sayılsa kayyımın müdahalesine imkan hazırlanması gereklidir.
Öyle ise ana tarafından açılan babalık davalarında mutlak surette
küçüğe kayyım tayin ettirilmesi ve onun da delillerinin toplanıp sonucuna
göre karar verilmesi gerekir. Bu sebeple mahkemece Özel Daire bozmasına
uyulması gerekirken eski hükümde direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ :HUMK.nun 429. maddesi uyarınca davalının temyiz itirazlarının
kabulüne özel daire bozma ilamında yazılı sebeplerle mahkemece verilen ısrar
kararının BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine
13.1.1988 günü yapılan ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için 20.1.1988
gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
|