 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı :
Esas Karar
------1987 ------ YARGITAY İLAMI
1024 2663
Mahkemesi :Antalya 3.As.H.H.
Tarihi :27.10.1986
Nosu :147/852
Davacı :Kazım Cesur
Davalı :Rafet Yavuz vs.
Üçüncü Şahıs :
Taraflar arasında görülen davada:
Davacı,taşınmazına sınır teşkil eden yola toprak döken,yağmur
sularının tahliye olduğu arkı beton ile kapatan davalıların, taşınmazının ve
içindeki soraların su altında kalmasına neden olduklarını ileri sürmüş,
toprak yığınının kaldırılmasını, su tahliye kanallarının açılmasına kanallar
üzerindeki beton ve taşların kal"ine bu yöndeki muaraza ve müdahalenin
giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, kendi yerlerinin zarar görmemesi için tedbir aldıklarını
bildirerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Karar süresinde Davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle dosya
incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR
Taraflar arasında mülkiyet uyuşmazlığı yoktur.Sorun komşuluk
Hukukundan kaynaklanmaktadır.
Davacı,taşınmazın sınırına davalıların toprak döktüklerini, yağmur
sularını boşaltan arkı beton ile kapattıklarını bu yüzden kendisine ait
seranın su altında kaldığını ileri sürerek toprak yığınının kaldırılmasını,
su arkının beton ve taşlardan arındırılmasını, böylece muaraza ve müdahalenin
giderilmesini istemiştir.
Davalılar, kendi taşınmazlarının zarar görmemesi için 2önlem
aldıklarını savunmuşlardır. Mahkemece, Medeni Kanunun 666. maddesine
dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, anılan yasa maddesi kendi kendine akan, zapdedilemiyen sularla
ilgilidir. Olayda ise, bir kanal yada ark içinde zapdedilen ve akışı kontrol
altında tutulan suyun, davalıların kanalı kapatmak suretiyle vaki
eylemlerinden doğan taşınmazları söz konusudur. O halde, 666. maddesinin bu
davada uygulama yeri yoktur. Zararın varlığı ve hangi önlemlerle giderileceği
uzman bilirkişinin doyurucu, inandırıcı nitelikteki gerekçeli raporu ile
saptanmıştır. Mahkemece yapılacak iş, arkların nerelerden, hangi boyutlarda
açılacağının uzman bilirkişi krokisinde belirtilmesi, anılan önlemlerin
infazı kabil olacak biçimde hüküm haline getirilmesi ve böylece taraflar
arasında suyun dağılımı, arkların inşaasından doğacak parasal külfetlerin
paylaşılması yönünde hak dengesini kurmaktan ibarettir. Davalılar, kendi
taşınmazlarının zarar görmemesi için önlem alırlarken, davacıya zarar
vermeleri nasıl onaylanmazsa, davacının da davalılara ait taşınmazı zarara
uğratması kabul edilemez. Medeni Kanunun olaya uygun 661. maddesinde bu
hakkaniyet esprisi çözüm yolunu gösterip aydınlatmıştır.
Bu yönler gözetilmeden uzman bilirkişi raporunda gerekçesiz
reddedilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet yoktur. Davalılar
vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,peşin alınan
harcın temyiz edene geri verilmesine 30.3.1987 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Z.Özdil T.Pamir H.Karadoğan Y.İ.Dimici C.Çetiner
|