 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
87/10186 88/1167
Özet :İslamda boşanma İsbat biçimi
Temyiz Eden :Davacı
Taraflar arasındaki davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
1- İslam Hukukunda, talak (boşanma) iki adil tanık önünde ifade edilen
sözlerle mümkündür. Hükmün dayanağı ise Kur'andır. Kur'anı Kerimde
Talaksüresinin ikinci ayetinde bu husus açıkca vurgulanmıştır. Olay Medeni
Kanunun yürürlüğünden önceye ait olduğu için az önce belirtilen şekilde bir
irade açıklaması söz konusu olmadıkça evlilik bağı ortadan kalkmaz (864
sayılı tatbikat kanunu madde 9) Olayda boşanmaya tanık olan tek kişinin
ifadesi mevcut olup bi ise, ispata yeterli değildir. Zira iki tanık önünde
boşanma iradesinin açığa vurulduğu ispat edilememiştir. Bizzat boşanmaya
tanık olmayan kimselerin beyanı ile evlilik bağının zevale erdiğinin kabulü
mümkün bulunmamaktadır. Az önce yazılan gerekçelerle boşanmanın tespitine
ilişkin davanın reddine dair hükmün isabetlidir.
Davanın diğer bölümleri ile ilgili hükümde bir yanlışlık yoktur.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun
sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre
yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan
hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine
peşin alınan harçın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi. 4.2.l988
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
E.Şener E.Başaklar İ.Y.Oğlu N.K.Yalçınkaya A.B.Sezer
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Kuşkusuz Medeni Kanunun yürürlüğünden önce mevcut bir evlilik 864
sayılı kanunu Medeninin sureti Meriyet ve şekli tatbiki hakında kanunun
9.maddesi hükmüne göre yari kanunun meriyetinden evvel eski kanuna tevfikan
sahih olarak zaval bulmuş evlenmeler yani kanin nazarında dahi zaildir.)
Davada miras bırakan Hacı Durdu Sayının ilk eşi Hatice Sayını Şeri
hükümlere göre boşadığı ileri sürülerek mevcut kaydın iptali istenilmiş yerel
mahkeme ise talakın boşanmanın subut bulmadığı gerekcesiyle davanın bu
bölümünü red etmiştir. Değerli çoğunluk ise, yerel mahkemenin söz konusu
hükmünü ararken talakın (boşanmanın) iki adil tanık önünde ifade edilen
sözlere mümkün olabileceğini olayda ise iki tanık önünde boşanma iradesinin
açığa vurulduğunun ispat edilemediğini boşanmaya tanık olan tek kişinin
ifadesinin ispata yeterli olmayacağını boşanmaya tanık olmayan kimselerin
beyanı ile evlilik bağının zevale erdiğinin kabul edilemeyeceğini kararına
dayanak yapmıştır.
Değerli çoğunluğun yukarda özetlenen düşüncelerine hiçbir şekilde
katılma olanağı bulmamaktadır.
1- İslam hukukunda boşanmanın talakın geçerli olabilmesi için
(Kur'an'ın 65.suresinin mezhepler boşanmada iki şahit bulunması şartını
aramamışlardır. (ABR-El FATTAH VE MİLLİOT'A dayanarak HALİL İN- İske
Hukukumuzda boşanma- Ankara l976 Sh.46) Nitekim 8 Ekim l9l7 tarihinde
yürürlüğe giren Hukuk-i Aile kararnamesinde de bu yolda hiçbir hüküm
düzenlenmemiştir. Günümüzde Sünni mezhebinin yaygın ve hakim olduğu islam
ülkelerinin aile hukuku ile ilgili düzenlemeleri içeren kanunlarında da iki
adil tanığın varlığı zorunlulu kılan bir hükme raslanılamamaktadır. Kaldı ki
islam hukukunun talak (boşanma) iradelerinin yazılı biçimde de
yapılabilmesine olanak tanıması karşısında tanıkların varlığı zorunluluğu
boşlukta kalmaktadır.
2- Gerçi l9l7 tarihli Hukuk-i Aile kararnamesinin ll0. maddesinde
"zevcesini tatlık eden zevc keyfiyeti hakime beyan etmeye mecburdur."
biçiminde bir hüküm konulmuş ise de bu hüküm idari bir formaliteye işaret
etmekte olup bu formalitenin yerine getirilmesi talakın (boşanmanın)
geçerliliğini ortadan kaldıran bir unsur değildir. Aksine talak sonrasında
gerçekleştirilmesi gereken bir hususa ilişkindir.
Nitekim Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde 7.kanun ı evvel l798/l882
tarihli irade ile çıkarılan (Münakahat ve Tevellüdat ve Vefiyyatın Dersaadet
Devair-i Belediyesine Suret-ikaydı hakında kararnamenin 5.maddesinde ve
ayrıca 8 şevval l298/l882/21 Ağustos-1297/1881 tarihli sicilli Nüfus
Nizamnamesinin 26.maddesinde talak vukuunda imamları yada cemaatlar ruhani
reislerinin keyfiyeti Belediyelere ve Sicili Nüfus memurluklarına tebliğ
görevleri yalnızca boşanma sonucu nüfus kaydının düzeltilmesini amaçlamakla
ve hiçbir şekilde başanmanın hukuksal sonucunu etkilememektedir.
3- Kaldıki söz konusu yasal düzenlemeler ve Hanefi mezhebinin ilkelere
bir yana bırakılsa ve bir an için talakın ve irade edildiği anda iki tanığın
varlığı zorunlu kabul edilse bile bu yönünispat değil sağlık şartı olduğu
hususu dikkatlerden uzak tutulmuştur. Çünkü talakın varlığı için ille de iki
tanığın bu yolda beyanda bulunması zorunlu kabul edelecek olursa bu gün için
her olayda yaşları 80 dolaylarında tanıkların bulunabilmesi ve mahkeme önüne
getirilmeleri herhalde kolay olmayacaktır. İster o tanıklardan ister doğrudan
olayın tanıklarından isterse cevreden böyle bir olayı öğrenen ve yasayan
kişinin ifadesi talakınlığının kabulü için yeterli kabul edilmelidir. Sorun
bu ölçüler içinde ele alındığında başkaca delillerle desteklendiği için
talakın varlığına ilişkin davacı tanığı l3l5 doğumlu Mustafa Meden in
ifadesinin hükme yeterli kabul edilmesi gerekmektedir.
Nitekim l4 Ağustos l330/l9l4 tarihli sicilli nüfus kanunun
30.maddesinde talak halinde kocaya iki şahit huzurunda bir ilmihaber tanzim
ve bunu şahitlerle imam ve muhtara tasdik ettirdikten sonra nüfus idaresine
verme mecburiyeti getiren hükümned söz konusu iki şahidin talakın
gerçekleşmesi anında talak ifade ve iradesine tanık olmaları şartı
öngörülmemiştir. Başka bir anlatımla kocanın nüfus idaresine ilmihaber verme
yükümlülüğünde dahi şahitlerinin değil yalnızca beyan şahitlerinin varlığı
yeterli görülmüştür.
4- Öyle ise tanık mustafa madenin talakın varlığına ilişkin beyanının
dikkate alanmaması işlemi kurallara ve kurallara uygun imparatorluk
uygulamasına çok ciddi aykırılık göstermektedir. Kaldıki dosya kapsamında bu
tanıklığı doğrulayan çok önemli bir kanıt hatice sayın ın l935 yılında hasan
türkmen ile evliliğine ilişkin nüfus kaydıdır. l3l9 doğumlu hatice sayın
kahramanmaraşın elbistan ilcesi akbıyar köyü nüfusunda kayıtlı iken medeni
kanunun kabulünden önce aynı köyden hacı durdu sayın ile ve daha sonrada gene
akbıyır köyünde hasan türkmen ile evlenmiştir. Çok küçük bir yerleşim
merkezinde (Akbıyır köyünde) hatice sayının talak vaki olmadan bir başkasıyla
evlenmesi ve evlendiği kişinin nüfusuna tescil edilmesi hem törelere ve hemde
kadının aynı anda iki kocası olamıyacağına ilişkin islamı kurallara
aykırıdır. Davalı hatice sayının acıklanan bu oylar zinciri içinde ve
özellikle bilinen çevre koşulları iki kocayı ve iki evliliğe dayalı bir yaşam
tarzını secemiyeceği ve ilk eşinden boşandığı için ikinci evliliği
gerçekleştirdiğinn kabulü zorunludur. Kaldıki hatice sayın ın ikinci eşi
hasan türkmen l944 tarihinde ölmüştür. Buna rağmen ilk eşinin yanına
dönmeyişi ve ilk eşinin l985 tarihinde ölümüne kadar yaklaşık 40 sene ayrı
kalmasıda talakın varlığını belirleyen çok önemli bir maddi olgudur.
5- Diğer taraftan adı geçen Hatice Sayın dosyada bir örneği mevcut
aslı l985/779 sayılı dosyada bulunan 25.ll.l985 tarihli dilekçesiyle hasan
türkmen ile evli bulunduğunu ancak ilk eşinden de boşandığnı açıklayarak
mirascı olduğunu ileri sürmüştür. Yalnızca miras hakkını yitirmeme isteğine
dayalı ve temelinde çok evliliği haklı göstermeye çalışan böyle bir savunma
medeni Kanunun 2.maddesinin öngörüldüğü hakkın açık bir suistimalıni
oluşturur ve hukuk açısından korunmaya değer olarak benimsenemez.
Bütün bu düşüncelerle hükmün temyize konu bu bölümünün bozulması
gerektiğinden çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye
N.K.Yalçınkya
|