 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
79/1027 79/2465
ÖZET : Veraset ilamı almış olmak terekeyi tesahüp anlamına gelmez. Red
hakkının bu sebeple yitirildiği kabul edilemez.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda
mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Davacı, davalıların miras bırakanı Halil Güvençte, toplam olarak
268.945 lira 70 kuruş alacağının bulunduğunu, mirascıları tarafından
terekesinin borca batık olduğu ileri sürülerek mirasının reddedildiğini,
ancak ölenin sağlığında, alacaklılarını zarara sokmak için karısına ve
çocuklarına kazandırıcı işlemlerde (teberruda) bulunduğunu beyanla Medeni
Kanunun 558. maddesi gereğince miras bırakandaki alacağının mirascılardan
alınmasına karar verilmesini istemiş, davalı taraf aksini savunmuş, mahkemece
davalıların veraset belgesi almaları karşısında mirası reddetmemiş saydıkları
gerekçesi ile isteğe uygun karar verilmiştir.
1- Veraset belgesi, her zaman terekeye sahip çıkmak, başka bir
anlatımla, mirası kesin olarak iktisap etmek (kabullenmek) iradesini gösteren
bir davranış değildir. Söz gelimi, Emekli-Dul-Şehit aylığı almak veya Medeni
Kanunun 610. maddesi gereğince emeğinin karşılığı olan tazmiatı isteyebilmek,
yada miras bırakanın öldürülmesi sebebi ile manevi tazminat davası (B.K.47)
açabilmek, terekenin defterinin tutulmasını (M.K.559) isteyebilmek veya
herhangi bir vakıf sebebi ile "Tevliyete hak kazandığını" tesbit ettirmek
amacı ile ve daha benzeri bir çok sebeplerle veraset belgesi almak mümkündür.
Bu bakımdan böyle bir belgenin alınması için Mahkemeye başvurmak, mirası red
hakkının yitirilmesine veya borca batıklık iddiasında bulunmak hakkının
ortadan kalkmasına yol açmaz. Onun için mahkemenin bu konudaki gerekçesi
yerinde değildir. Mirası red hakkının yitirilmesini gerektirecek işlemde
bulunmayan (M.K.550) mirascı, her zaman terekenin borca batık olduğunu ileri
sürebilir. Çünkü terekenin borca batık olması halinde miras kendiliğinden,
başka bir deyimle hükmen reddedilmiş sayılır. (M.K.545)
Varlığı borcuna yetmeyen terekenin alacaklıları, miras bırakanın
ölümünden önceki son beş yıl içinde mirasın bölüştürülürken, terekeye iade
edilmek şartı ile bir mal almış ve mirası reddetmiş olan mirascı hakkında
istirdat (geri alma) davası açabilirler.(M.K.558) Mirasın borca batık olması
sebebi ile mirasın hükmen reddedilmiş olması halinde de bu kural uygulanır.
Yukarıda belirtildiği gibi mirascıların veraset belgesi almış olmaları
mirası reddetmek hakkını yitirmelerini gerektirmez. Bu bakımdan Medeni
Kanunun 545 ve 558. maddeleri çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak
sonucu uyarınca hüküm verilmesi zorunlu iken az önce açıklanan yönler
gözetilmeden eksik inceleme ile ödetme kararı verilmiş olması usul ve kanuna
aykırıdır.
2- Velayet altındaki kişi hakkında açılan davada, onu velisi temsil
eder. Dava dilekçesinde kanuni mümessilin adının ve sıfatının yazılmamış
olması husumet yanlışlığı sayılamayacağı gibi temsil eksikliği bile değildir.
Duruşmada mümessilin adı bildirilerek bu yön her zaman tamamlattırılabilir.
Hal böyle iken mahkemece aksine düşüncelerle Gökhan hakkındaki davanın
husumet yönünden reddedilmesi kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,
27.3.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
E.Şener B.Erten Z.Evirgen E.Başaklar
İ.Y.Ömeroğlu
|