 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
ESAS KARAR
77/1665 77/2941
ÖZET : Tüm terekenin kazandırılması miras payına mahsuben
verilmediğini gösterir.
(S.A.) ile (F.A.) arasındaki bağışlamanın terekeye iadesi davasının
bozmaya uyularak yapılan muhakemesi sonunda verlen hükmün temyizen mürafaa
icrası suretiyle tetkiki davalı tarafından istenilmekle, dosyadaki bütün
kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Bozma kararında da belirtildiği gibi tenkisde iade davasında söz
edilebilmesi için miras bırakanın sağlığında mirascısına "miras payına
mahsuben" bir teberruda, yani kazandırmada bulunması gerekir.
Kazandırma işlemleri, diğer deyimle bağışlamalar yerine göre miras
payına karşılık, yerine göre saklı payın zedelenmesi, bazen de vefa minnet
gibi manevi borçların yerine getirilmesi maksadiyle yapılabilir.
Herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. (M.K.m.6) Öyle ise mirasda iade
davası açan mirascının miras bırakanın davalıya, miras payına karşılık
teberruda bulunduğunu ispat etmesi gerekir. Buna rağmen ve ispat konusunda
ana kuraldan ayrılmayı zorunlu kılan açık kanun hükmü yokken bunun davalı
tarafa yüklenmesi isabetsizdir.
Kasıt, herzaman sözle açığa vurulmaz. Davranışlarla da ifade
olunabilir. Bir kimsenin yaptığı işlemlerin niteliğinden, niyetini tesbit
etmek mümkündür. Olayda, miras bırakanın dava konusu taşınmazdan başka mal
varlığının bulunmadığı dava dilekçesinde ileri sürülmüş, öbür taraf buna
karşı koymamıştır. Hal böyle olunca taşınmazın tümünün davalıya bağışlanmış
olmasının, miras payına karşılık bir kazandırma (teberru) şeklinde
nitelendirilmesi düşünülemez. Çünkü, o taşınmazda öbür mirascıların da
hakları vardır. Onun için miras bırakan taşınmazın tümü yerine belli bir
payını bağışlamış olsa ve başka deliller de bulunsa idi miras payına karşılık
bir teberrun varlığı düşünülebilirdi. Olayda taşınmazın mülkiyetinin
tamamının davalıya bedelsiz olarak aktarıldığı gözetilirse, ayrı bir delile
bile gerek kalmadan miras payına karşılık bir teberruda bulunmadığı
kendiliğinden ortaya çıkar. Öyle ise mirasda iade davasının şartları
gerçekleşmediği için davanın bu niteliğine göre reddi gerektiği gibi, biran
için saklı payı giderme amacı ile bağışlamanın yapıldığı kabul olunsa bile,
ölüm günü ile dava günü arasında Medeni Kanunun 5l3.maddesinde yazılı, 5
yıllık mutlak zaman aşımı süresi geçmiş bulunduğu için davalı tarafın ileri
sürdüğü zaman aşımı def'i karşısında, davanın reddi zorunlu olur.
Bu bakımdan yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddi gerekirken
anılan yönler gözetilmeden mirasta iadeye karar verilmiş olması usul ve
kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA bozma
sebebi karşısında hesapla ilgili yönlerin incelenmesine yer olmadığına ve
duruşma için takdir olunan 1400 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp
davalıya verilmesine 7.4.l977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
E.Şener B.Ertan M.Aksoy E.Başaklar N.Özenalp
|