 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
Esas Karar
70/7125 70/489
Özet:Türkçe bilmeyen kişinin bildiği dille notere beyanda bulunması ve
o dille resmi vasiyetname düzenlenmesi mümkün isede, vasiyetçinin şahitlerle
ne suretle anlaştığınında vasiyetnameye derci gerekir.
Not: 13.5.1969 tarih 2395-2562 Sayılı karara bakınız.
Adile Erişen ile Henri Geron, Kızılay Genel Müdürlüğü, Balat Orhayım
Musevi Hastahanesi yetimleri koruma ve barındırma cemiyeti ve Raül Benmair
aralarındaki vasiyetname iptali davasına dair verilen 16.7.968 gün ve 358/583
sayılı hükmün dairenin 13.5.1969 tarih ve 2395/2562 sayılı ilamıyle
bozulmasına karar verilmişti. Adı geçen kararın düzeltilmesi davacı
tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Vasiyetçinin iptal davasına konu vasiyetnamede hükümsüz olduğunu
söylediği mukaddem tarihli bir vasiyetname metni onun ölüme bağlı tasarrufa
bulunabilecek kadar türkçe bilmediği sarahaten tesbit ettiği gibi, bu defa
dahi son arzularını ancak tercüman vasıtasıyla ifade edebildiğine göre,
mahkemenin vasiyetçi türkçe bilmediği yolundaki kabulü, hükme temel maddi yön
olarak isabetlidir.
Bundan başka kişisel iradenin dosdoğru tesbit edilmesini sağlama amacı
gereğince yabancı dil konuşan bir kimsenin açıklamalarını Türkçeye çevirme
yoluna baş vurarak yapılması öngörülmüş bir vasiyetnamede bu yüzden ortaya
çıkan şekli noksanını ört bas edebilmek için bu kimsenin esasen Türk dilini
yeteri kadar bildiği vakıasından faylanmağa kalkışmakta hukuka ve iyi niyet
ve doğruluk kurallarına uygun bir tutum ve davranış sayılamaz. Bu durumda
vasiyetnameyi tanzim eden Noter Fransız dilini bizzat bildiğinden bahisle
vasiyetcinin son arzularını Fransızca olarak vasiyetname metnine derç ve
vasiyetciye okumuş olduğunu beyan etmesi, vasiyetcinin de noter tarafından
Fransızca tesbit edilen vasiyetnameye Türkçe tercümesi dahi yazılmış son
arzularının kendisine okunduğunu ve hazırlanan metni muvafık gördüğü
yolundaki iradesini ifade eylemiş bulunması Türkiyede düzenlenmiş resmi bir
vasiyetname için yeterli olmayıp, bu onaylama iradesinin vasiyetci tarafından
tanıklara Fransızca mı yoksa tercüme edilerek Türkçemi yada işaret sureti
ilemi bildirildiği yolunda tanıkların tastik meşruhatında da açıklama mevcut
olması gerekir. Medeni Kanunumuzun 481. maddesinde tanık meşruhatının
vasiyetci tarafından yapılan olumlu bir irade bildirimine şahadeti ihtiva
etmesini zorunlu gösteren hükmün anlamı budur. Türkiyede, yapılmış resmi
vasiyetname metnine Fransız diliyle düzenlenmiş bir ölüme bağlı tasarruf
förmülünün muteberiyet için hiçde lüzümlu değilken olduğu gibi geçirilmesi
tanıklarca yapılacak tastik şerhinin dahi vasiyetci tarafından açıklanan
olumlu idare kendilerine hangi dilde intikal ettirildiğini belirtmesi
zorunluğunu ister istemez doğurmaktadır. Aksi taktirde, Türkceden başka dil
bilmeyen tanıkların tastik meşruhatını kontrol etmek ve onların tanıklık
ettikleri konuya en basit bir ölçü ile vukuf peyda etmiş olup olmadıklarını
ve resmi vesikanın ciddiyet derecesini anlamak imkansızlaşır.
Tanıklarca nasıl olup da anlaşıldığını kestiremiyorsak, muteveffanın
irade bildirim veya beyanını onların gerçekden öğrenip tastik edecekleri
sonucunu çıkaramayız. Ve bu işlemin ciddi ve emniyet verici şartlar altında
yerine getirildiğini de kabul edemeyiz. O halde ise geçerli bir tastik şerhi
yok demektir. Dava konusu vasiyetnamenin 481. maddedeki şekle riayetsizlik
teşkil eden yönü işte burasıdır. Gerçekten Yargıtay 2. Hukuk Dairesi olarak
12.11.1965 tarih ve 5008 esas, 5432 karar sayılı ilamla belirtilen göreşteki
gibi, şahitlerin verecekleri meşrubat bitince vasiyetname son bulur ve fazla
olarak Noterin nihal ve genel tastik meşruhatına ihtiyaç yoktur. Amma,
tanıklar için düzenlenecek tastik şerhinin ciddiyeti riayet olunması gereken
bir temel kuraldır ve Noter huzurunda vasiyetci tarafından, vasiyetname metni
hakkında yapılacak olumlu beyan, resmi dil olan Türkçeye çevrildiği ve Türkçe
olarak tanıkların ıttılaına ulaştığı yalnız Türk dilini bilen bu tanıklarca
tastik edilmiş olmak en önemli muteberiyet şartıdır. Bu düşüncelerledirki
iptal hakkındaki karar sonucu bakımından doğru ve onama gerekli iken bozma
yoluna gidilmesi yanlışlığa müstenit görülmüş ve düzeltme isteği haklı
bulunmuş olmakla, dairece bozmaya ilişkin olarak verilen evvelki kararın
kaldırılmasına ve mahalli mahkeme hükmünün (ONANMASINA) ve aşağıda yazılı
ilam harcının peşin alınan harçdan mahsubuna 23.1.1970 tarihinde oyçokluğuyla
karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
N.Gürsel F.M.Alperen B.Erten R.Süray H.Atasoy
(muhalif) (muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Bozma kararındaki esbabı mucibeler dairesinde karar düzeltme talebinin
reddi mütalaasındayız.
Başkan V. Üye
N.Gürsel B.Ertan
|