 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı:
E:663-1224
K:70/44
T:21.1.1970
Özet:Bir bölgede bir kuralın teamül halinde olduğunun kabulü için o
kurala ammece istisnasız uyulduğunun ve geçmiş zaman içinde tekrar edilerek
istikrar unsurunun meydana geldiğinin belli olması zorunludur.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Ankara 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 3.7.1964 gün ve
1160-556 sayılı hükmün incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş
olmakla Yargıtay 3. Hukuk Dairesince (davacı avukatı dava dilekçesinde
davalının tarlasını 26300 lira bedel karşılığında müvekkiline satıp teslim
ettiği ve satış bedelinden 10300 lirasını nakten aldığı halde resmi
muamelenin yapılmasına yanaşmayıp tekrar satılığa çıkardığını ileri sürerek
19300 liranın faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı
avukatı, davacının iddiasının haklı ve varit olmadığını davanın şahitle ispat
edilemeyeceğini beyanla reddini talep etmiş ve şahit dinlenmesine muvafakat
etmediğini bildirmiştir. Davacı avukatı senet yapılmadığını 12.6.1964 günlü
layıhasında açıklamıştır. Taraflar bahsi geçen tarlanın tapu sicilinde
kayıtlı olduğunda birleşmişlerdir. Mahkemece harici satışın senede raptının
müteamel olmadığı bilirkişi avukat İhsan Uçal tarafından tanzim edilen rapora
müsteniden kabul edilip davacının şahitleri dinlenmiş ve davacının davalıya
18000 lira ödediğinin şahitlerin ifadelerinden anlaşıldığından bahsile bu
paranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı, davalının eniştesi
olduğuna göre Hukuk Yargılamaları Usulü Kanununun 293. maddesinin ilk bendi
hükmünden faydalanamaz. Ödendiği iddia edilen paranın miktarına ve meskür
kanunun 288. maddesi hükmüne nazaran olayda şahit istimaina cevaz yoktur.
Ancak 293. maddenin 4 numaralı bendinde yazılı istisnanın mevcudiyeti halinde
50 lirayı aşan davalar hakkında şahit dinlenebilirsede yurdumuzda
gayrımenkullerin harici satımlarının meyane senetleriyle yapıldığı bir gerçek
olduğuna göre olayda 4 numaralı bentteki istisnai halin varlığı da söz
konusu edilemez. Kaldıki yukarıda sözü geçen bilirkişi raporu teamül
hukukunun unsurlarını belirtecek mahiyette değildir. Bu yönler gözönünde
tutularak gayrımenkul bedeline ilişkin ihtilafın davacının davalıya teklif
edeceği yemini ile çözülmesi lazım gelirken bu yolda muamele yapılmaması
isabetsiz ve davalının bozma dileği yerinde olduğundan hükmün bu sebepten
bozulmasına şimdilik diğer cihetlerin incelenmesine yer olmadığına 1189/1518
sayı ile 29.3.1965 gününde) karar verilip yerine geri çevrilmekle yapılan
yargılamanın sonuda bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar
verilmiştir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen Davalı Mehmet Ali Ufuk vekilleri Avukat
F.Belgin ve Avukat A.Atılgan
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Duruşma yapılması için tayin olunan 29.3.1967 çarşamba günü belli
zamanda davalı M.Ali Ufuk adına Av. Abdullah Atılgan ile karşı taraf adına
av. Tahsin Durlu geldiler.
Temyiz süresi hakkında bir diyeceği olmadığı davacı vekilinden
sorularak ve temyiz dilekçesinin müddetinde verilip kaydedildiği incelenerek
anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca gelen Avukatların sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra vaktin yetersizliğinden ötürü işin karara bağlanmasının
başka güne bırakılması uygun görüldü.
Bugün Hukuk Genel kurulunca dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan
sonra gereği görüşüldü.
Davanın konusu davalı tarafından davacıya haricen satılıp feragı
verilmeyen gayrimenkule ilişkin satış bedelinin geri alınması isteminden
ibarettir. Davacı davalının kız kardeşi ile evli bulunduğunu satış bedelinden
bir kısmını ödeyerek tarlayı teslim aldığını ileri sürmüş ve HUMK. 293/4.
maddesi uyarınca davasını tanıkla ispat edeceğini bildirmiştir. Davalı,
davayı tüm olarak yalanlamış ve olayda tanık dinlenemiyeceğini savunmuştur.
HUMK.nun 288. maddesinde yazılı bulunan tanıkla ispat yasağının
istisnaları aynı kanunun 293. maddesinde gösterilmiştir. Bu maddenin 4
numaralı bendi uyarınca halin icabına ve iki tarafın durumlarına nazaran
senede bağlanması müteamel olmayan muamelelerde tanık dinlenebilir. Olayda
tanık dinlenmesini veya dinlenmemesini öngören başkaca kanuni bir hüküm
bulunmadığından mahkemece bilirkişi marifetiyle teamül araştırılarak buna
göre işlem yapılmasında isabetsizlik yoktur. Ancak aşağıda açıklanacağı üzere
hükmün dayandığı bilirkişi raporu yeterli ve teamül hukukunun unsurlarını
belirtecek nitelikte değildir. Olayda halin icabına ve iki tarafın
durumlarına nazaran tapu sicilinde kayıtlı gayrımenkullerin harici
satışlarının ve paranın verildiğinin senede bağlanmamasının müteamel olup
olmadığı yönünün araştırılması gerekmektedir. Bir bölgede her hangi bir
kuralın teamül halinde olduğunun kabulü için o kurala ammece istisnasız
herkes tarafından uyulduğunun ve geçmiş zaman içinde tekrar edilerek
istikrar unsurunun meydana geldiğinin belli olması zorunludur. Adet ve teamül
hukuku yazılı kurallardan olmadığı için yurdun her tarafı ayrı ayrı
incelenmeden genel olarak yurtta veya köylerdeki teamülün şu yada bu yönde
olduğu söylenemez. Özellikle olayda olduğu gibi iki tarafın durumlarına ve
halin icabına göre tayin edilecek teamülün tesbiti için tarafların ve
bölgenin durumlarının iyice bilinmesi gerekir. Oysaki seçilen bilirkişinin
yerli adeti bilemiyeceği ileri sürülmüş mahkemece adı geçenin Ankara
Avukatlarından olduğu gerekçesiyle bu itiraz reddedilmiştir. Bilirkişinin
yukarı çanlı köyündeki tarafların durumunu halin icabını ve taamülü ne
dereceye kadar bildiği araştırılmadan bu itirazın reddi doğru olamaz. Esasen
bilirkişi genel olarak rapor vermiş bu gibi olaylarda bütün köylerde senet
düzenlenmesinin adet edinilmediğini bildirmiştir. Bozma ilamında işaret
edildiği gibi bu rapor teamül hukukunun unsurlarını belirtecek nitelikte
değildir. Burada genel değil yerli adet ve teamülün araştırılması yani
bölgede iki tarafın durumu ve halin icabı aynı olan işlemlerde senet
düzenlenmemesinin adet olup olmadığı bu kuralın kamuca benimsenip
benimsenmediği ve istikrar unsurunun meydana gelip gelmediği yönlerinden
bilirkişiden gerekçeli mütalaa alınması gereklidir.
Bu yönden yerinde olan özel daire bozma ilamına uyulmaz, yerli adet ve
teamülü iyi bilen bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle yukarda açıklanan
şekilde inceleme yapılmak, bilirkişilerden teamül hukukunun unsurlarını
belirten gerekçeli mütalaa alınmak ve sonucuna göre uyuşmazlık çözümlenmek
gerekirken önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Temyiz
itirazlarının bu yönden kabulüyle direnme kararının bozulmasına ve bozma
nedeni karşısında diğer itirazların incelenmesine yer olmadığına karar
verilmelidir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulüne direnme kararının yukarıda
yazılı nedenle HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmaya göre
diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına ve davalı taraf yararına
avukatlık ücret tarifesi uyarınca takdir olunan 650 lira avukatlık parasının
karşı tarafa yükletilmesine 21.1.1970 gününde çoğunlukla karar verildi.
B.B.vekili 1.H.D.Bşk 5.H.D.Bşk. 6.H.D.Bşk
F.Adalı E.S.Erman N.Ülgenalp N.Karkazan
|