 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU
Sayı :
ESAS KARAR
65/3-102 65/62
17.2.1965
Y A R G I T A Y İ L A M I
Özet :Başka delillerle veya emarelerle takviye edilmeyen harici ikrar
her hangi bir delil niteliğinde değildir.
Taraflar arasında davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Sivaslı
Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 30.1.1962 gün ve 48/133 sayılı hükmün
incelenmesi davalı tarafından istenilmiş olmakla Yargıtay Hukuk Dairesince
(alacağın miktarına göre HUMK.nun 288. maddesi uyarınca davanın yazılı belge
ile ispatı gerekmesine ve aynı kanunun 236. maddesi uyarınca mahkeme dışı
ikrarı teyit edecek delil ve emare mevcut olmadıkca harici ikrara binaen
hüküm tesis edilemeyeceğine ve az önce bildirildiği üzere olayda şahit
dinlenemeyeceğine göre davacının davalıya and verme hakkı kullandırılarak
sonucuna uygun bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde tahsile karar
verilmiş olması yolsuz ve temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden
hükmün bozulmasına) karar verilip yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan
yargılama sonunda evvelce verilen hüküm usul ve kanuna uygun görüldüğünden
direnmeye karar verilmiştir.
Temyiz eden: Davalı Etem Gölbahçe adına Necati Çankaya
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genelkurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün
süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan
sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Tanık dinlenmesi yasak olan davalarda dinlenerek tanıkların
kimliklerinin mahkemeye bildirilmesinden sonra diğer tarafın bunların
dinlenmesine rıza göstermesi ve bu rızanın duruşma tutanağı ile ve rıza
gösterenin imzası ile belgelendirilmesinden sonra, tanıkların
dinlenebileceğinin gözönünde tutulmamış bulunması 21/18 sayılı ve 18.3.1959
günlü içtihadı birleştirme kararına aykırıdır. Ancak mahkeme tanıkların
dinlenmesinden sonra davalı tarafın açık rızasını sormuş ve onun razı
olduğunu tutanağa geçirterek parmak izi ile belgelendirmiştir. Böylece
içtihadı birleştirme kararında rızanın geçerli olması için aranan tanıkların
kimler olduğunun öğrenilmesinden sonra, onların dinlenmesine açıkca rıza
gösterilmiş olması şartı gerçekleşmiş bulunmaktadır.
2-Tanıkların bir tanesi taraflar arasında hesap görüldüğünü hesap
sonunda çıkan borcun davalı tarafça kabul edilmiş olduğunu hesap sırasında
tarafların yanında bulunmuş olması ile edindiği bilgiye dayanarak söylemekte
öbür tanıkların bazıları tarafların alışveriş ettiklerini söyleyerek bu
tanığın sözlerini doğrulamaktadır. Bu bakımdan tanık sözleri mahkeme dışı
ikrara ilişkin olmayıp hesap sonunda borç kabulüne yani belli bir akte
ilişkin bulunmakta ve verilen hüküm bundan dolayı usule uygun bir nitelik
göstermektedir.
3-Yukarıdaki bentlerdeki açıklamalara göre temyiz itirazları
yersizdir.
4-Mahkeme tanık sözlerinden anlaşılan mahkeme dışı ikrarı davacıya
verilen (re'sen yemin) ile pekleştirdikten sonra vardığı sonuca göre hüküm
verdiğini açıklama yoluna gitmiş ise de bu görüş resen yeminin ne gibi
şartlar altında teklif olunabileceğini gösteren usulün 356. maddesinin 2.
bendi hükmüne aykırıdır. Çünkü başka delillerle veya emarelerle
pekleştirilmeyen mahkeme dışı ikrar usulün 236. maddesinin 4. fıkrası
hükmünce her hangi bir delil değerinde değildir ki toplanan delillerle
iddianın muhtemel görüldüğü kabul edilebilsin ve sözü edilen 156. maddenin 2.
bendinde şart gerçekleşmiş sayılabilsin. Ancak 1. ve 2. bentlerde açıklanan
sebeplerden ötürü mahkemenin vardığı sonuç doğru olduğundan sonuç üzerinde
etkisi olmayan usul yanlışları usulün 428. maddesinin son fıkrası uyarınca
bozma sebebi olamayacağından bu usulsüzlük dolayısıyla karar bozulmamıştır.
SONUÇ : Yersiz görülen itirazların reddiyle direnme kararının
ONANMASINA ve dökümü aşağıda yazılı 1075 kuruş ilam giderlerinin temyiz edene
yükletilmesine 17.12.1965 gününde oybirliğiyle karar verildi.
B.Başkan Üye Üye Üye Üye
R.Seçkin İ.Öktem K.Tepeci H.Ş.Perk N.Karkazan
|