 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
63/3697 63/4061
Özet:Reşit olmayan mümeyyizler yoluyla kanuni mümessilinin rızası ile
evlat edinilemez.Bu kural onu himaye amacı taşıdığından bu sebeple ancak o
butlan iddia edebilir.
Evlat edinmeye izin kararı ilam değildir.
İcazet verilen evlatlık işlemine karşı taraflardan biri veya halefleri
iptal davası açamaz.
Temyiz eden:Davalı
Sacide kara ve rüfakası taraflarından Nuran Ayyıldız aleyhine İstanbul
Asliye 3.Hukuk Hakimliğinin l7.ll.l947 tarih ve l643 sayılı bir ilamına
dayanılarak Ömer Kara ve karısı Aliye Karanın davalı edildiğine dair bir
vukaveleden bahisle nüfus kaydına bir evlat edinme muamelesi tesis olunarak
miras davalıya inhisar ettirilmiş isede; Bu evlat edinme muamelesi, muris
Ömer'in ikametgahı Edremit olduğu halde alınmış olan izin ilamı İstanbul
Mahkemesinden verilmiş, izin tarihinde davalı Nuran reşid olduğu halde
davaya iştirak etmeyip muvafakatı alınmadan anne ve babası iştirak etmiş ve
ilam kesinleşmeden noter senedi tanzim edilmiş ve Ömer, karısı Aliye ve
Nuran'ın umumi vekaletna melerini havi olarak İstanbula gitmiş ve orada bir
avukat tevkil ederek kendi namına asaleten ve karısı Aliye ile Nuran namına
vekaleten aharı tevkil etmek suretile senet tanzim ettirmiş ve şu hale göre
mevcut evlatlık mukavelesi kanuna aykırı bulunmuş olduğundan iptaline karar
verilmesi talebiyle açılan davanın davacılardan Sacide ve Melahat davadan
çıkarıldıktan sonra yapılan muhakemesi sonunda; Evlat edinilen kimsenin
mahkemede dinlenmesi şart olmasına rağmen dinlenmemiş ve vekilin Nurana
vekaleten rızasını beyan ettiğine dair ifadesine istinad edilerek Nurandan
vekaletname istenmeye lüzum görülmemiş ve verilen karar da mukaveleden evvel
kesinleşmemiş ve bu husus Noterce de arammamış ve evlat edinilen tarafından
verilmesi icabedip menfaatleri sarsan kimse tarafından verilmemesi lazım
olduğuna ve ahiren alınmış olan rızanın muteber olamayacağına mebni vaki
evlatlık mukavelesinin iptaline dair verilen yukarıda tarih ve numarası
yazılı hükmün, temyizen mürafaa icrası suretile tetkiki davalı vekili
tarafından talep edilmiş ise de; Dava mahiyeti itibariyle duruşmaya tabi
olmadığından inceleme evrak üzerinde yapıldı, gereği düşünüldü:
1-Medeni Kanunun 254. maddesinde mümeyyiz olan kimsenin rızası
olmadıkça evlatlığa alınamayacağı kaydı reşit olmayan mümeyyizleri istihdaf
eden bir hükümdür. Yani Kanunla mümessilin arzusuna rağmen evlatlık olmak
istemeyen mümeyyizi himaye maksadile konulmuştur. Bittabii reşit olan bir
mümeyyiz evlatlık mukavelesini bizzat yapacağı cihetle böyle bir mecburiyet
bahis konusu değildir. Bir akitle bir tarafı korumak maksadile kabul edilen
bir hüküm; o akdin karşı taraf akidini izrar için kullanılamaz ve evlatlık
rabıtasının devamına arzu eden kimseye bu arzusuna rağmen evlatlık
rabıtasının doğmadığı iddiasi le akdin mutlak butlan ile batıl olduğu iddia
edilemez. Buradaki butlan nisbidir ve butlanı iddia hakkı ise vazıı kanunun
himaye etmeyi düşündüğü sahsa aittir. Binaenaleyh aksine taaluk eden
mahkemenin bu husustaki görüşü isabetsizdir.
2-Evlat edinmeye izin verilmesine muteallik karar bir ilam mahiyetini
haiz değildir. Usul hükümlerine tevfikan katiyet kesbetmesi de düşünülemez.
3-Hadisemizde davalı Nuran Ayyıldız, Ömer Kara'ya umumi bir
vekaletname vermiş ve bu vekaletnamede mahkemenin evlatlık izin kararından
bahsedilerek Noterde mukavele yapması için de vekili salahiyetli kılmıştır.
Bu şahs da haiz olduğu salahiyete müsteniden bir vekil tayin etmiş
bulunmaktadır. İşbu vekile evlat edilen kimsenin bu muameleyi yapması için
izin vermediği iddia olunmamıştır. Vekalet akdi şekle bağlı bir akit
değildir. Müvekkilin vekiline vekalet verdiğini beyan etmesi kafidir. Usulün
65. maddesine konulan hüküm, vekalet hizmeti dolayısı ile mahkemeye gelen
vekilin bu sıfatını ispata münhasır bir kaidedir. Davalı akit yapılırken
vekilinin buakdi yapmasına izni olduğunu beyan etmektedir. Vekilin elinde bir
de yazılı vesika mevcut iken artık davalının Noterden bir 2.vekaletnameyi
tanzim ettirmeye icbar olunması lüzumsuz bir külfettir. Yukarıda da izah
olunduğu gibi akde muvafakat ve icazet hususları o akdin akidini himaye için
vazolunmuş kaidelerdir. (Akde muvafakat ettim ve icazetim lahit oldu.) diyen
bir akide o akdin karşı tarafı (Akit yapılırken muvafakatı yoktu,icazete de
itibar etmiyoruz.) demeye hukukun salahiyetli olamaz. Kaldı ki burada
davacılar evlat edinenin külli halefi sıfatile hareket etmişlerdir. Çünkü bu
dava mirasçıların şahsında doğan bir iptal veya tenkis davası değildir. Ancak
evlat edinme akdinin akide bulunan murislerinin halefi sıfatile de davayı
ikame edebilmişlerdir. Murisleri dahi evlat edinme akdi yapıldıktan sonra
"Bu mukavele yapılırken benim de evlat olmaya muvafakatım vardı) diyen
evlatlığa karşı böyle bir iddia dermeyan edemez. Murisin dermeyan edemediği
bir hakkı davacıların dermeyana elbette ki hakları yoktur.
Binaanaleyh; yukarıda izah edilen hususlar göz önünde tutulma dan
yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde bulunmuş
olduğundan kabulüle hükmün açıklanan sebeplerden dolayı (BOZULMASINA) ve
aşağıda gösterilen temyiz giderlerinin ileride haksız çıkacak tarafdan
alınmasına 27.6.l963 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
H.Ş.Park K.Tan M.Göreli T.M.Alparen F.Alpargin
|