 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/9-504
K: 1987/877
T: 25.11.1987
1475/m.14,109
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Düzce İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.71984 gün ve 381-470 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 16.4.1986 gün ve 3017-4111 sayılı ilamiyle; ( ...Kıdem tazminatı 3000 sayılı İş Kanunu ile Türk Hukuku'na girmiş ve ondan sonra da 12.8.1967 tarihinde yürürlüğe giren 931 sayılı İş Kanunu ile geliştirilerek devam ettirilmiştir. Bu Kanun bir iş sözleşmesine dayanılarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişiyi işçi saymakla eski metindeki "Bedenen ve fikren ayrımını ortadan kaldırarak işçi yönünden kapsamını genişletmiştir. Ancak kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerekli şartlardan biri olan ( kıdem süresinin ) başlangıç tarihi ile ilgili bir sınırlandırmayı da beraberinde getirmiştir.
Bir intibak hükmü olan 109. madde ile prensip olarak işçinin işe başladığı tarihten hesaplanan kıdem süresi yeni kanunla kapsama alınan fikir işçilerinin kıdem sürelerinin başlangıç tarihi olarak işe başlama tarihi değil, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği 12.8.1967 tarihi esas alınmıştır. 1475 Sayılı İş Kanunu'nda da sınırlayıcı intibak hükmü aynen muhafaza edilmiştir. İş Kanununu ve bu arada 14. maddeyi değiştiren öteki Yasalar da bu yasaklayıcı hükme dokunmamışlardır.
Bu kısa açıklamadan sonra davacının hukuki durumuna gelince; dosyadaki belge ve delillere göre davacının 1967 yılından önceki hizmetinin 3008 Sayılı Kanun'un 1. maddesinde tanımlanan işçi kapsamına girmediği ve hakkında aynı Kanun'un kıdem tazminatını düzenleyen 13. maddesinin uygulanamayacağı açıktır.
O halde, davacının 12.8.1967 tarihinden önceki hizmetinin kıdem tazminatının hesabında nazara alınması mümkün değildir. Bu nedenle, anılan döneme ilişkin kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekirken, yazılı düşüncelerle kabulüne karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR :
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararı'nın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
İlke olarak 3008 sayılı Yasa'nın yürürlükte bulunduğu 12.8.1967 tarihine kadar bedeni çalışması, fikri çalışmasına üstün olmayanlar 3008 sayılı Yasa anlamında işçi niteliğine haiz değildirler ve bu sebeple kıdem tazminatı hakkından yararlanmazlar. Ancak, bu suretle çalışanlar 3008 sayılı Yasadan sonra da hizmetlerini sürdürüp daha sonra kıdem tazminatına hak kazanıp işten ayrıldıklarında toplu sözleşme veya çalışma koşulu haline gelen yönetmelikle önceki çalışma dolayısıyla kıdem tazminatı ödenileceği öngörülmüşse kıdem tazminatının ödenmesine ilişkin kurallar yönünden cezai yaptırımı öngören 2320 sayılı Yasa'ya kadar kıdem tazminatı hakkı doğmuş olma kaydıyla toplu sözleşme veya yönetmelik hükümlerine geçerlilik tanımak suretiyle uyuşmazlığın çözümü gerekir. Bu nedenlerle direnme uygun bulunduğundan diğer yönler incelenmek üzere dosya özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle direnme kararı yerinde olduğundan sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9.Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 25.11.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.