 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/866
K: 1988/305
T: 06.04.1988
DAVA : Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin arttırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 12. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.12.1986 gün ve 158-572 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.3.1987 gün ve 2946-3801 sayılı ilamiyle;(..2942 sayılı Kanunun 25 inci maddesi uyarınca mal sahibinin dava açma hakkı tabligata çıkarma veya tebligat yapılmakla doğar, kamulaştırma işlemi tebliğ safhasına geldikten sonra paydaş maliklerinden herhangi birine tebligata çıkarma veya tebligat yapılması bu hakkın doğuşu için yeterlidir. Her ne kadar davacılar adına düzenlenen belgeler tebliğ için notere verilmeden ve tapuda da ferağ işlemi yapılmadan bu dava açılmışsa da taşınmaz malın bütün paydaşları saptanarak diğer paydaşlarına kamulaştırma belgelerinin tebliğe çıkarıldığı gün belirlendikten sonra dava hakkının doğup doğmadığı gözönünde tutularak sonucu uyarınca hüküm kurmak gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi, doğru bulunmamıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağatlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25 inci maddesine göre, "Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibin için 13 üncü madde uyarınca yapılan tebligatla, idare için tebligata çıkarmakla başlar... Dava açabilmek için idarenin tebligat yapması veya tebligata çıkarması şarttır. "Bu madde ile göndermede bulunduğu 13 üncü madde hükümleri açık bir biçimde dava hakkını zaman bakımından düzenlemiş bulunmaktadır. Bunun şekil koşulu olduğu düşüncesiyle ihmal edilebileceği benimsenemez. Bedel artırma davalarında bu yönün görevden ötürü mahkemelerce re'sen gözetilmesi zorunludur. Söz konusu koşul yerine getirilmediği takdirde işin esasına girilmeden dava hakkı yönünden davanın reddi gerekir. Kural bu olmakla beraber somut olayda dava hakkına ilişkin koşulun yargılama sırasında gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında dava hakkı yönünden davanın reddi gerektiği düşüncesiyle direnme halinde davacı için bu defa dava süresi geçmiş olacaktır. Bu yorum tarzı, yasaların yorumunda hakların korunması doğrultusunda hareket gereğine ve giderek 25 inci maddenin amacına da ters düşer. Açıklanan gerekçelerle, direnme yeriğnde görüldüğünden işin esası incelenmek üzere, dosya Özel Daireye gönderilmelidir. (Hukuk Genel kurulu 7.11.1986 gün ve 823/961 sayılı kararında iki haklı ihtara dayanan tahliye davasında ise yargılama sırasında gerçekleşen dava hakkını- tahliye davalarının kararda açıklanan özelliğini gözeterek dikkate almamıştır) Bu nedenle, direnme yerinde görüldüğünden, işin esasının incelenmesi için, dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle direnme yerinde olduğundan, işin esası incelenmek üzere dosyanın 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 6.4.1988 gününde, oybirliğiyle karar verildi.