Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/7-174
K: 1987/643
T: 16.9.1987
  • DEĞİŞEBİLİR SINIR (Kum ve Çalılık)
  • KUM VE ÇALILIK (Değişebilir Sınır)
  • VERGİ KAYDI (Mülkiyet Belgesi)
  • TAPU SİCİLİ BELGELERİ (Tapulu Yeri İyiniyetle İktisap)
  • TAPULU YERİ İYİNİYETLE İKTİSAP (Tapu Sicili Belgeleri)
  • DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
743/m.931
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat 1. Tapulama Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.12.1985 gün ve 1979/1899 - 1985/349 sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine,
( ...Tapulama tesbitine dayanak yapılan tapu kaydı Abdurrahman kızı Emine Öztürk adına ilk kez 26.5.1949 günlü, 73 sayılı tapu komisyonu kararına dayalı olarak 4.6.1949 tarih, 22 sayı ile 26852 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile ilgili olarak oluşturulmuştur. Haritası yoktur, sınırları doğuda; Dere, batıda; Yol ve Kerim Yılmaz, kuzeyde; Dere ve yol, güneyde, Kum ve çalılık olarak gösterilmiştir. Kum ve çalılık niteliği itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardan olduğu için tapu kaydının kapsamı Tapulama Kanunu'nun 42. maddesi hükmünce değişmez sınırlarla bağlantı kurulmak suretiyle yüzölçümüne göre belli edilir. Her ne kadar, Emine Öztürk'e ait 1937 tarihli, 22 sayılı vergi kaydında yüzölçümü 35.000 metrekare ise de, vergi kaydı mülkiyet belgesi değildir. Daha sonra aynı yer hakkında az yukarıda sözü edilen tapu kaydı oluşturulmakla mülkiyet hakkının kapsamı olan taşınmaz belirlenmiş olduğundan bu vergi kaydına dayanma olanağı yoktur. Tapu kaydı doğuda çengel deresi, kuzeyde kısmen aynı dere ve eski ve halen mevcut olan Manavgat-Alanya yolu, batısı kısmen yol ve Kerim Yılmaz'a ait 252 parsel sayılı taşınmaz güneyi kum ve çalılık olarak dava dışı 254 sayılı parsel ile davalı taşınmazlardan 251 sayılı parselin bir bölümünü kapsamaktadır. Hal böyle iken, Emine Öztürk tapu kaydının oluşturulmasından sonra zaman zaman 250 ve 251 parseller içindeki çam ağaçlarını kesmek köklerini sökmek, çalıları kaldırıp ihya etmek suretiyle taşınmazı genişlettiği bu işleme başvurduğu zamanlarda orman koruma görevlilerince 6831 sayılı Orman Kanunu'na muhalefetten dolayı hakkında zabıt tutulduğu ve mahkemeye sevkedildiği, buna ait tutanakları ve eki haritalarında belirtilmiş ve taşınmazın bitki örtüsü gösterilmiş, ayrıca orman idaresi tarafından açılan tazminat davasında bu yerlerin orman olduğu belirlenip ağaç kesilmek ve kök sökülmek suretiyle haksız fiili sonucu ortaya çıkan zararın tazminine dair verilen karar kesinleşmiştir. Davanın görülmesi sırasındaki incelemelerde de uzman bilirkişi krokisinde gösterildiği gibi, halen 250 sayılı parselin çalılık olduğu ve tarım toprağı olmadığı saptanmıştır. 19.1.1965 tarihinde 17 sayılı gitti kaydında tapu kaydının yüzölçümü 26.500 metrekare Güney sınırı yeni Antalya Şosesi olarak değiştirilmiş öncesinin kum ve çakıllı olduğu vurgulanmıştır. 1965 tarihi itibariyle tapu kaydının sınırı ancak mahkeme kararıyla değiştirilebilir. Ortada böyle bir mahkeme kararı yoktur. Bilakis yukarıda açıklandığı üzere taşınmazın niteliğini belirten resmi belgeler, uzman bilirkişi raporları ve özellikle Emine Öztürk'ün başvurusu üzerine mahkemece yapılan delil tespit dosyası mevcuttur. Güney yönde Antalya-Alanya arasını bağlayan yeni bir yol güzergahının belirlenip, bu yerden umumi yol açılması ve bu sırada yolun geçtiği alanın bir bölümünün Emine Öztürk'ün tapulu taşınmazı kapsamı farzedilerek maddi yanılgı sonucu 3148 metrekarelik taşınmaz bölümünün kamulaştırılması ve ayrıca Emine'nin 352 metrekarelik kısmı yola terketmiş olması hali tapu kaydının kısa ve çalılık olan Güney sınırının Antalya-Alanya Şosesi olarak değiştirilmesinin yasal dayanağı olarak kabul edilemez. Kaldı ki, yukarıda açıklandığı üzere çalılık ve çamlık olan ve özel mülkiyet konusu olmayan bölüm yönünden tapu kaydı gerçek maliki yansıtmaz. Bu nedenlerle sonraki günlü dayanaktan yoksun sınır değişikliğine değer verilerek tapu kaydının 251 parselin arta kalan bölümü ile 250 sayılı parselin tamamını kapsadığı sonucuna varılamaz. Ayrıca Emine Öztürk bu işlemden üç ay kadar sonra 7.5.1965 tarihinde tapuya başvurarak Çenger köyü muhtarı ve iki azasının tasdik ettiği krokiye göre ve 19.1.1965 tarihli gitti kaydındaki iktisap hanesinde yapılan açıklamadaki 3148 metrekarelik bölüm gözönünde tutulmaksızın ve sadece 352 metrekarelik bölüm tenzil edilmek suretiyle ( A ) bölümü 4500 metrekare ( B ) bölümü ise 22000 metrekare bulunduğu kabul edilerek 15 sayılı ifraz kaydı alıcı, İbrahim Sırrı Sözen adına 4500 metrekarelik bölüm için de 16 sayı ile Emine Öztürk adına gitti kayıtları oluşturulmuştur. Bundan sonra 7.5.1965 tarihinde İbrahim Sırrı Sözen'in kayda göre 6000 liraya satın aldığı bu taşınmazı 10 gün sonra Natuk Birkan'a 60.000 liraya sattığı bildirilerek 29 sayılı gitti kaydı oluşturulmuştur. Bu olgu ve bulgular karşısında satıcısı ve Natuk Birkan'ın Medeni Kanunun 931. maddesi hükmünden yararlanabilirliği söz konusu olamaz.
14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında açıklandığı üzere Tapu Sicilindeki kaydın doğru olmadığı durumlarda alıcı iyiniyetli olduğunu ileri süremez. Alıcının kendisinden beklenen özeni göstermesi gereklidir. Olayda alıcının taşınmazı gidip görmesi niteliğini belirlemesi ve tapu kaydı üzerinde inceleme yapması ve yukarıdan beri açıklanan durumları saptanmış olması kendisinden beklenen bir davranıştır. Taşınmazın açık ve seçik olarak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki çalılıklı çamlık yerlerden bulunduğu halen de görülebilmekte, böylece tapu kaydının sınırının hiç bir yasal dayanağı olmaksızın değiştirilmesi ile ortaya çıkan durumda kaydın bu bölüm yönünden gerçek hakkı yansıtmadığı kolayca anlaşılabilmektedir. Hal böyle olunca olayda alıcıların iyiniyetli bulunduğu kabul edilemez. Bu nedenle ifraz kayıtları hukuki değer taşımaz. Ayrıca tapu kaydının oluşturulduğu 1949 tarihinden tapulama tespit gününe kadar geçen süre 20 yıla ulaşmamıştır. Bu itibarla tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölümün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme olanağı da yoktur.
12.12.1985 tarihli raporda ormancı bilirkişilerden oluşan kurul 250 ve 251 sayılı parsellerin orman olmadığını bildirmiş ise de, düşünceleri 11.3.1983 tarihli bilirkişi raporuna 6831 sayılı Orman Kanunu'na muhalefetten ötürü düzenlenen suç zaptı ve eki haritası 5.10.1978 tarihli 331/372 sayılı Asliye Hukuk Mahkemesinin taşınmazın türünü ve zararını saptayan ilam içeriğine ve orman idaresinin dayandığı Bakanlık mütalaalarına ve yine ceza tatbikatı üzerine tapu kayıt maliki Emine'nin Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak yaptırdığı delil tespiti dosyasına ve eylemli duruma aykırı düşmüştür. 251 ve 254 parseller arasında çalılık niteliği ile tapulama dışı bırakılan ve tapu kaydının sınırını doğrulayan bölümünden sonra gelen tapu kaydı kapsamı dışındaki 250 ve 251 parsellerin yüzölçümü toplamı üç hektardan fazladır. Bu yönden de bilirkişilerin raporlarındaki "Ormanla bağlantısı yoktur orman bütünlüğünü bozmaz" biçimindeki gerekçeleri de dayanaktan yoksun kalmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 45/3. maddesinde, davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılacağı öngörülmüştür. Mahkemece bu usul hükmü gözönünde tutularak 250 ve 251 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak açılan davalara Usulün 45. maddesi gereğince birleştirilmesi hususu düşünülmemiştir. O halde, mahkemece 4.6.1949 tarih 22 sayılı tapu kaydının kapsamı revizyon gördüğü 254 sayılı parsel de gözönünde tutularak doğu, batı, kuzey sınırlarıyla bağlantı kurulmak suretiyle kuzeyden güneye doğru yüzölçümüne göre kapsamı belli edilmeli, 251 sayılı parselin tapu kayıt kapsamı içinde kalan bölümü ayrılıp gösterilmeli, arta kalan bölüm ile 250 sayılı parselin tümü hakkında yeniden orman araştırılması yapılmalı, uzman bilirkişi kuruluna tapu kaydının oluşturulduğu tarih gözönünde tutularak komşu Kerim Yılmaz'a ait tapu kaydında doğu yönün taşlık, çalılık ve kumluk olarak sınır gösterildiği Sulh Ceza Mahkemesince açılan dava ve tazminata ait 5.10.1978 tarihli ilam ve dosyalar içeriği okunup anlaşılmalı Orman Bakanlığı mütalaaları incelettirilmeli, Asliye Hukuk Mahkemesinde orman olduğu kabul edilen taşınmazın neresi olduğu taraflardan bilgi alınmak, dayanağı belgeler değerlendirilmek suretiyle belirlenip tapu kaydının tesis tarihinde yüzölçümü ile kapsamı dışında kalan bu taşınmazların halen çam ağaçları ile kaplı bölümü gibi, tümünün çamlık ve orman olup olmadığı saptanmalı, bu konuda uzman bilirkişilerden dosyalarda toplanan önceki günlü olgu ve bulguları karşılar şekilde rapor alınmalı, 5.10.1978 tarihli ilamın kapsamı taşınmazın orman olduğu yolundaki kabulün bu yönden kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği gözönünde tutulmalı, taşınmazların tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölümlerinin tümünün ya da bir bölümünün orman olup olmadığı saptanmalı, tapu kaydı kapsamında kalan bölümün kayıt maliki, orman olan bölümün Tapulama Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce tapulama dışı bırakılması ve onun dışında kalan bölüm yönünden ihyanın hangi tarihte yapıldığı ve kapsamı saptanılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerden yanlışa düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini