 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/608
K: 1988/258
T: 16.03.1988
DAVA : Taraflar arasındaki "Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL Asliye 11. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.7.1987 gün ve 126-427 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 10.3.1987 gün ve 8440-2023 sayılı ilamı: (... İstanbul 3. Noterliği'nce 30.5.1984, 12472 sayı ile re'sen düzenlenen ve davaya dayanak yapılan sözleşmede, satıcı Mehmet Erdal 31.1.1985 gününe kadar satış vaadi bedeli 27 milyon lirayı alıcıya iadeten ödediği takdirde, satış vaadi senedinin geçersiz ve hükümsüz olacağı, taşınmazın satıcıda kalacağı ve tapuda herhangi bir işlem yapılamıyacağı koşulu yer almmıştır. Açıklanan bu koşula göre, sözleşme taşınmaz alım ve satımı ile ilgili değildir ve karz akdine ilişkindir. Bu sözleşmeye dayanarak ferağı icbar suretiyle tescil istenemez. Zira Borçlar Yasası'nın 18. maddesi uyarınca mevsuf muvazaa durumunun varlığı halinde tarafların ciddi olarak istedikleri ve fakat başka muamele arkasında saklandıkları gizli akit geçerli olup tarafların gerçek iradelerine uymayan muamele yeni görünürdeki akit geçersizdir. İzah olunduğu veçhile görünürdeki bu akit satış vaadi sözleşmesi olarak hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz.
SONUÇ : Bu itibarla, ferağa icbar suretiyle tescil davasının dinlenme olanağı bulunmadığı gözönünde tutularak tescil isteğinin reddi gerekir. Ancak; davacının 27 Milyon liranın % 30 faizi ile birlikte tahsili, karşılık davalı Mehmet Cem Erdal'ın davacıya borçlu olmadığının tesbiti ve muvazaaya dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali istekleri hakkında tarafların ikame edecekleri delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu veçhile davasının kabulü isabetli bulunmamıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 16.3.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.