 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/535
K: 1988/68
T: 03.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki ``tespit'' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen, ... kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzereni, Yargıtya 10. Hukuk Dairesi 22.8.1987 gün ve 2392-2454 sayılı ilamıyle; ``... Dava davalıya ait işyerinde 1965 yılı Ekim ayında 4 gün, Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı geçen ve kuruma tescil edilmeyen hizmetlerin tespiti istemine ilişkindir.
İşverenin, işyeri kayıtlarını usulüne uygun olarak düzenlediği, davacıya ait ücret bordrosunu tuttuğu, ödenen ücretlerden sigorta primlerini kestiği tartışmasızdır.
Öbür yandan, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüğünü yerine getirdiği dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, usulle esasları tüzükte tespit olunan belgelerin, işveren tarafından düzenlenmediği söylenemez. Giderek, anılan belgelerin gerçeği yansıtmadığı, sahte olduğu iddia ve ispat edilmiş de değildir. Esasen işyeri resmi bir kurum olduğundan davacı ile ilgili belgelerin düzenlenmesi bakınmından muvazaadan da söz konusu belgelerin bilgisizlik veya muhasebe hatası sonucu kurum kayıtlarında gözükmemiş olması olasıdır. Bundan başka, kurumun denetlemeye yetkili elemanları yasa ve tüzük hükümleri gereğince işyeri ve kayıtları üzerinde belirli zamanlarda yapmakla zorunlu oldukları denetlemelerde gördükleri yasal noksanlığı örneğin işverenlerin yükümlülüklerini Anayasa'dan kaynaklanan sosyal güvenlik ödevinin zorunlu bir sonucu olarak Kurum'un yasaya uygun olarak yapmaları konusunda işvereni uyarma ödevini yerine getirmediği de açık-seçiktir. Hal böyle olunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79/V'inci maddesinde öngörülen beş yıl hak düşürücü sürenin bu davada uygulama olanağının olmadığı da ortadadır. Tersinin kabulü Kurum'a, kendi kusurundan yararlanma olanağı tanımak olur ki, buna yasaca ve hukukça olanak yoktru.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...'' gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden, dolayı HUMK'nin 429'uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, 3.2.1988 gününde oyçokluğuyla karar verildi.