 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/495
K: 1988/17
T: 13.01.1988
"yargılamanın iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ANKARA 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen26.3.1987 gün ve 1986/182 sayılı kararın incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.4.1987 gün ve 1987/2286-2325 sayılı ilamiyle; (...İadei muhakeme yoluyla ortadan kaldırılması istenilen ve Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşen mahkeme ilamında davacı Sosyal Sigortalar Kurumudur. Kurumun, davalılardan taşaron (H.Ç.)'nun tebligata elverişli adresi Kurum kayıtlarında bulunmadığından ötürü adı geçeni, işveren (E.Ü.)'ın adresinde oturuyor göstererek aleyhine dava açmış bulunması eyleminin, hile ve hud'a sayılmasına elverişli delil ve nedenler gösterilmeksizin iade-i muhakeme talebinin kabulü isabetsizdir. Kaldı ki, dava dilekçesinde adresin bu yolda gösterilmesi hükme müessir olmamıştır. Davalı taşaron (H.Ç.)'nun dilekçede gösterilen adresine tebligat yapılamayınca, açık adresi zabıta marifetiyle ve yönetimince araştırılmış, bulunamayınca, yöntemince ilanen tebligat yapılmış ve hüküm bu tebligata dayandırılmıştır. Bütün bu işlemlerde, lehine hüküm kurulan Sosyal Sigortalar Kurumunun hile ve hud'a kullandığı hakkında dosya içeriğinde bir kanıt mevcut değildir.
Açıklanan fiili ve hukuki gerçekler gözönünde tutulmaksızın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/7 nci maddesindeki iade-i muhakeme koşulunun oluştuğu mahkemece kabul edilip bu sonuca uygun olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,(...) 13.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.