 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/451
K: 1987/882
T: 25.11.1987
DAVA : Taraflar arasındaki ``tazminat'' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 2.İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 4.2.1987 gün ve 1986/937 esas, 1987/61 Karar sayalı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 24.3.1987 gün ve 2813,3133 sayılı ilamıyle; (... Davacı davalının işyerinde çalışan işçisidir ve olay tarihinden önce Sıkıyönetim Komutanlığı'nın binaların dış cepheerinin badana yapılması yolunda tebliğ üzerine, önce işçinin badanasının davacının da içinde bulunudğu ekip tafından yapıldığı, olay tarihinde de davacı Sıkıyönetim Komutanlığının tebliği uyarınca atölyenin dışına da badana yaparken düştüğü ve bu düşme sonucu %69 oranında malul kaldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Ancak davalı dış badananın kendi bilgisi dışında yapıldığını, davacıyı badana yaparken görmesi üzerine ``sıkıyönetim ceza yazarsa-yazsın'' diyerek davacıyı badana yapmak istediği yerden indirmek istediği davacının bu işe devam etmesi sırasında kazanın olduğu savunmuş, bu savunma hem Ceza Mahkemesi'nde hem de Sosyal Sigortalar Kurum'nun, davacıya işkazası nedeniyle bağladığı gelirini rucüen tahsili için açtığı dava sırasında da sürdürülmüştür. Rücu davası sırasında alınan bilirkişi de, sırf bu savunmaya dayanarak davalıyı kusursuz bulmuş, işverenin iradesine karşı bu işi yapması nedeniyle davacıya yüklemiştir.
Kaza, her ne olursa olsun, işyerinde, iş saatinde, işverenin işini yaparken olmuştur. Bu haliyle, olay gerek Sigorta Hukuku, gerekse iş Hukuku yönünden bir işkazasıdır. Nitekim davacının sigortaya giriş bildirgesi verilmemiş olmasına rağmen Sosyal Sigortalar Kurumu da Sosyal Güvenlik Hukuku yönünde (olayı) iş kazası sayarak gelir bağlamıştır. Bu davada önemli olan kusur sorumluluğu ile tehlike sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulmasıdır.
İşverenin Sıkıyönetim Komutanlığı'nın emriden, atölyenin dış cephesinin badana yapılması zorunluluğundan ve davacının bu işi yaptığından haberdar olmadığı söylenemez. Haberi vardır ve davacı bu işi yaparken davacıya müdahale etmiştir. Bunlar tekbaşına davalının kusursuzluğunu değil kusur oranı veya takdiri etkiliyen etkenlerdir. İşveren işyerinin gözetimi ve denetiminden sorumludur. bu sebeple olayın nasıl meydana geldiği bütün ayrıntıları ile tespit edilip gerek kusur sorumluluğu gerekse tehlike
sorumluluğu yönünden İşçi Sağlığı ve İşgüvenliği Tüzüğü ve Borçlar Kanunu'nun 332. maddesi nazara alınarak etraflı bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar vermeki cap eder...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Huku Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirci nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki karada direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.11.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.