 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/313
K: 1987/728
T: 14.10.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.2.1986 gün ve 482-43 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 1.5.1986 gün ve 3411-4486 sayılı ilamıyla "...1, Davacı, sendika yöneticiliğindeki görevinin sona ermesi üzerine 22.2.1985 tarihli dilekçe ile işverene başvurarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 29. maddesi hükmüne göre işe alınmasını istemiştir. Başvuru, anılan kanun maddesinde öngörülen 3 aylık süre içinde olmuştur. İşveren davacıyı bu maddede yazılı bir ay içinde işe almamış ancak 1.7.1985 tarihinde iş vermiştir.
Davacı, başvuru tarihi ile tekrar işe alındığı tarih arasındaki ücretleri ile sosyal haklarını talep etmiş, mahkemece, 1.3.1985 ile 30.6.1985 tarihleri arası için ücret ve sosyal haklara karar verilmiştir.
Gerçekten, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 29. maddesinde işverenin, talep tarıhinden itibaren en geç 1 ay içinde işçiyi o andaki şartlarla eski işine veya eski işine uygun bİr diğer işe diğer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Ancak buradaki zorunluluk hali, cezai müeyyideye ve feshin hukuki sonuçlarıyla ilgili kanuni hakların ve varsa eğer ayrıca hizmet aktinde veya TİS'indeki tazminatı talep etme hakkına yer verecek nitelik gösterir. Bunun dışında tazminattan söz edilmemiştir.Davacı feshin sonuçları ile ilgili bir istekte de bulunmamıştır. Esasen sonradan tekrar işe alınmıştır. Bu durumda boşta geçen sure ile ilgili bir istekte bulunamaz. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de; isteklerin başvurudan bir ay sonraki tarihten itibaren hüküm altına alınması gerekirken başvuru tarihinden 7 gün sonrasından itibaren hüküm tesisi de doğru değildir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan diğer yönlerin temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 9. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 14.10.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı , sendika yöneticiliğindeki görevinin sona ermesi üzerine, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 29.maddesi hükmünce, ayrıldığı işyerinde işe yeniden alınması için işverene başvurmuş, bu isteği Yasa'da öngörülen bir aylık süre içinde yerine getirilmeyerek takriben dört ay sonra işe alınmıştır.
Davacı, işe alınması için işverene başvurduğu tarih ile, işe alındığı tarih arasında boşta geçen süreye ait ücret ve ikramiyelerini istemiş, mahkemece istekler hüküm altına alımıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, söz konusu süreye ait ücretlerin istenilebilmesi için BK'nın 325. maddesi hükmünce işverenin işi kabulde temerrüt etmesi gerekir. Bunun için de işçi ile işveren arasında hukuki bir ilişkinin, bir hizmet akti ilişkisinin bununması şarttır. Olayda, hizmet akti ilişkisinin kurulması için işverenin, gerekli olan "kabul" beyanı bir aylık süre içinde gerçekleşmemiştir. 29. madde hükmü de, işçi ile işveren arasında, işverenin iradesi dışında zorla bir hizmet akti ilişkisi kurmamamktadır. Böyle olunca, başvuru tarihi itibariyle taraflar arasındaki bir hizmet akti ilişkisinin kurulduğundan söz edilmeyecek, bu durumda davacının sonradan işe alınması yeni bir iş akti niteliğinde olacak ve yeni iş aktinden önceki süreyle ilgili olarak temerrüt hükümleri işlemeyeceğinden davacı, temerrüt nedeniyle bir istek bulunamayacaktır.
Öte yandan, Yasa'da cezai yaptırım yanında bir hukuki yaptırım öngörülmemiştir.Anlaşılıyor ki, yasa koyucu cezai yaptırımı amaca daha uygun bulmuş, hukuki yaptırıma yer vermemiştir. Zira yasa koyucu burada Anayasa'nın 49. maddesinde yer alan "çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır..." ilkesi doğrultusunda hareket etmiş ve bu durumda olanlara bir tazminat vermek değil, sendikadaki görevlerinden ayrıldıktan sonra da onlara çalışma imkanı sağlamak istemiştir.
İşverenin 29. maddedeki akit yapma yükümlülüğünü yerine getirmemesinin yasaya aykırı bir davranış, dolayısıyla haksız bir fiil teşkil edip etmeyeceği noktasına gelince:
2821 sayılı Yasa'nın 29. maddesinde, işverenin, talep tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bu işçileri o andaki şartlarla eski işlerine veya eski işlerine uygun bir diğer işe, diğer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunluğu olduğu yazılıdır. Aynı Yasa'nın 59. maddesinin ikinci bendinde de, "...29. maddenin birinci fıkrası ile dördüncü fıkrasına aykırı hareket eden işverenlere onbin liradan otuzbun liraya kadar ağır para cezası hükmedilir" denmektedir.
Bizce, bu maddelerden çıkarılması gereken sonuç şu olmalıdır:
İşveren en geç bir ay içinde işçiyi işe aldığında, 29. madde gereği yerine getirilmiş olacaktır. Bir ay içinde işe almadığı takdirde de, işveren 59. maddedeki cezaya çarptırılacak ve cezaya çarptırılmakla da cezasal amaç yerine gelmiş olacaktır.
Böylece bir olumlu, diğeri olumsuz yönde olmak üzere Yasa'nın amacı her iki halde de gerçekleşmiş olacaktır Burada, gerçi yasa işvereni akit yapmaya zorlamakta ise de, iş hukukunun özelliği de nazara alınarak yine de adeta bir seçimlik hakkı tanımış bulunmaktadır. Böyle olunca da işçiyi işe almak istemeyen işverenin hareketini işçiye karşı işlenmiş haksız bir fiil olarak görmek isabetli olmayacaktır.Bu nedenlerle, Özel Daire bozma kararı doğrultusunda, direnme kararının BOZULMASI gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşünden ayrılıyoruz.
KARŞI OY YAZISI (2)
Davacı işçi, sendika yöneticiliğine seçilmesi üzerine işverene başvurmak suretiyle ücretsiz izinli sayılmasını istemiş; işveren, işçinin sendika Yönetim Kurulunda görevli kaldığı sürece ücretsiz izinli sayılmasını kabul etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin bozulduğu kabul edilemez. Sözleşme askıdadır. İşçi, yöneticilik görevi sonunda işverene başvurduğu halde; kendisine iş verilmemek suretiyle işveren tememrrüde düşmüştür. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın Borçlar Yasasının 325 inci maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
İşçi, yöneticiliğe seçildikten sonra iş akdini feshetmemiş, ücretsiz izinli sayılmasını istemiş, bu istek işveren tarafından da kabul edilmiş bulunmasına göre, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 29 uncu maddesinin bu olayda uygulama olanağı yoktur.
Açıklanan nedenlerle, olayda Sendikalar Kanununun 29uncu maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
9.H.D. Başkanı Üye Üye
E.Çubukçu M. Demirtürk E.A. Özkul