 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/2-375
K: 1987/498
T: 10.6.1987
743/m.310
Taraflar arasındaki "babalık, maddî ve manevî tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.1.1985 gün ve 205-8 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
KARAR : ( ... Karar gerekçesinde evlenme vaadinin bulunmadığı açıklanmış ve hatta manevî tazminat istemi bu nedenle reddedilmiştir. Buna rağmen Medenî Kanun'un 310. maddesinin yasal unsur ve şartları mevcut olmadığı halde bütün neticeleriyle babalığa hükmedilmesi Usul ve Kanun'a aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş dosya kapsamına göre tabiî babalığa karar vermekten ibarettir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Türk Medenî Kanunu'nun 310. maddesine göre, bütün sonuçlarıyla babalığa hükmedilebilmek için erkeğin, anaya evlenme vaadetmesi veya cinsî münasebetin bir cürüm oluşturması veyahut nüfuzunu kötüye kullanması gerekir. Bu şartların yokluğu halinde, ancak tabiî babalığa hükmolunması gerekir. Aynı koşullar T.M.K.'nun 305. maddesinde öngörülen manevî tazminatın da koşullarını oluşturur. T.M.K. ‘nun 305. maddesindeki koşulların gerçekleşmemesi, nasıl ki manevî tazminat talebinin reddine müncer oluyorsa, bütün sonuçlarıyla babalığa hükmolunması isteğinin de reddini gerektirir. Olayda mahkeme evlenme vaadi şartının yokluğu nedeniyle manevî tazminat talebini reddetmiştir. Davacı vekili reddedilen bu kısmı ve gerekçesini temyiz etmemiş ve böylece evlenme vaadi koşulunun gerçekleşmediği keyfiyeti kesinleşmiştir. Bu durum karşısında yukarıda açıklanan esaslar uyarınca bütün sonuçlarıyla babalık yerine tabiî babalığa hükmolunması gerekirken aksi düşüncelerle önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan ve özel daire bozma ilamında gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), 3.6.1987 günü yapılan ilk görüşmede üçte iki karar çoğunluğu sağlanamadığından, ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Gerçekten Medeni Kanun'un 310. maddesi hükmünce müddealeyh anaya evlenmek vaadettiği veyahut cinsî münasebet anaya karşı bir suç veya nüfuzu suistimal teşkil eylediği takdirde davacının talebi üzerine onun şahsî neticeleriyle babalığına hükmolunur. Olayda davacı davalıdan manevî tazminat istemiş, mahkemece davalının davacıya evlenme vaadetmediği benimsenerek manevî tazminat isteği reddedilmiş, bu red kararı davacı temyiz etmemek suretiyle kesinleşmiştir. Ancak şu husus belirtilmelidir ki dosyadaki delillerden davacının davalıya evlenme vaadettiği hususunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Ne var ki davacı mahkemenin manevî tazminat isteğinin reddine ilişkin kararını temyiz etmemekle sonucuna katlanmak zorundadır ve karar manevî tazminat yönünden kesinleşmiştir. Evlenme vaadinin maddî bir vakıa olarak gerçekleşmiş olması Medenî Kanun'un 310. maddesinde öngörülen koşullarının da gerçekleşmiş olması sonucunu doğurur ve mahkemece Medenî Kanun'un 310. maddesi uyarınca hüküm tesis olunması bu gerekçelerle sonucu bakımından isabetli olduğundan direnme kararı onanmalıdır. Bu nedenlerle çoğunluk kararına karşıyım.
1. Başkanvekili İ. Ocakçıoğlu