 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1987/214
K: 1987/894
T: 02.12.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ceyhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.4.1986 gün ve 469 - 176 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.6.1986 gün ve 4202 - 4906 sayılı ilamiyle; (...Davacılardan (M.T.) oğlunun yaralanması nedeni ile manevi tazminat istemiş, mahkemece bu istek kısmen kabul edilmiştir. Davacı oğlunun yaralanması yüzünden ruhsal şok geçirdiğini, başka bir söyleşiyle Borçlar Kanununun 47 nci maddesinde belirtildiği biçimde "cismani zarara" uğradığını ya da Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinde açıklanan biçimde "şahsi menfaatlerinin haleldar olduğunu" iddia ve isbat etmiş değildir. Borçlar Kanununun 47 nci maddesinin yalnızca adam ölmesi durumunda yakınlarına manevi tazminat hakkı tanımasına, T.C.K.'nun 38 inci maddesindeki koşulların da olayda gerçekleşmemiş bulunmasına göre adı geçen davacının manevi tazminat isteği reddedilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Boçrla Kanununun 47. maddesinde aynen "Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar nedeniyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir" denilmiştir. Bu madde ile getirilen hukuki esaslara göre cismani zarar halinde manevi tazminatı ancak doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kimse isteyebilecektir. Bunun sonucu olarak yansıma suretiyle bir zarardan söz edilerek cismani zarara maruz kalan kişi dışındakiler yararına yasanın 47.maddesine dayanılarak manevi tazminata hükmedilmeyeceğinin kabulü gerekir. Burada 47 nci maddesine dayanılarak manevi tazminata hükmedilemeyeceğinin kabulü gerekir. Burada 47 nci maddedeki hukuki esaslar açısından cismani zarar kavramı üzerinde de olayın özelliği itibariyle durulması gerekir. Cizmani zarar vücut bütünlüğüne karşı ika edilen zararları ifade eder; vücut bütünlüğü denilince de kuşkusuz ruhsal bütünlük de bu kavramının içerisinde mütalaa edilmelidir. O halde olay nedeniyle doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan çocuğun babası, ruhsal sağlığı ağır şekilde bozularak şok geçirip tedavi olmak zorunda kalmışsa illiyet bağı yerleşmiş sayılacağından B.K.'nun 47 nci maddesine dayanarak manevi tazminat isteyebilir. Olayda davacı, çocuğunun geçirdiği kaza dolayısıyle böyle bir zarara maruz kaldığını iddia ve ispat etmiş değildir. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429'uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 2.12.1987 gününde oyçokluğu ile karar verildi.