 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/80
K: 1987/323
T: 01.06.1987
DAVA : Üfürükçülük ve nüshacılık yapmak suçundan sanık Halil Mazı ve arkadaşlarının beraetlerine dair Salihli Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 12.7.1984 gün ve 984/405 sayılı hüküm, müdahilin temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenerek bozulmuştur.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 18.11.1985 gün ve 385/582 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olduğundan, dosya C.Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 18.2.1987 gün ve 7-2494 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : 677 sayılı yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Halil Mazı, Mustafa Ekrem Mazı ve Abdullah Gürel'in beraetlerine ilişkin hükmü, Özel Daire;
(Sureti iddia ve mevcut delillere göre suçun oluştuğu gözetilmeden tanıkların teferruata tallük eden ifadelerindeki aykırılıktan bahsedilerek beraete karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel Mahkeme ise;
(Olayın tarafsız görgü tanığı bulunmamaktadır. Müdahilin yakın akrabası olan tanıkların da olayı değişik şekilde anlattıkları ve tanık beyanları arasındaki mübayenetin giderilmediği gözönünde tutularak, müsnet suçu işlediklerine dair inandırıcı delil elde edilemeyen sanıkların beraetlerine karar verilmiştir) gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Dosya içeriğine göre:
Tanık beyanları arasında ayrıntıya ilişkin aykırılıklar bulunmakla birlikte, müdahil Zeliha Eser'in kocasının beş yıldan beri yatalak hasta olmuğu ve tedavi edilmesine rağmen işileşmediği, sanıklardan Halil Mazı'nın hastayı iyileştirecek kişi olduğunu ısrarla telkin etmesi üzerine, müdahalin rızası alınarak, Mustafa Ekrem Mazı'nın Salihli'den getirdiği serbest çalışan din hocası Abdullah Gürel'in "bu hastaya nüsha yazmışlar, bulacağım hastayı iyi edeceğim" diyerek, çeşitli nüshalar yazıp hastanın beş yerine birden taktığı, defalarca müdahilin evine geldiği, bahçelerini kazdırıp, hastaya büyü yapıldığının delili olarak toprak arasına gizlediği demir ve cam parçalarını bulmalarını sağladığı, bu arada müdahil ve yakınlarından 165.000 lira para aldığı, ilaç diye şişelere konmuş sıvılar ve çamur getirip ev halkının vücutlarına sürmelerini istediği, okuyup üflediği hastanın "41 gün sonra iyileşeceğini" söylediği, müdahil ve oğlundan para istemeye devam ettiği, onların "hasta iyileşince veririz" demeleri üzerine bu defa müdahilin gelini Gündüz Eser'e başvurup "seninde çocuğun olmaz, 20 binlira ver, büyüyü çözeyim" dediği, Gündüz Eser'in de kocasının askerde olduğundan bahisle para vermeyeceğini ifade etmesi üzerine, müdahilinin evine bir daha girmediği anlaşılmaktadır.
Ayrıntıları 6.7.1955 gün ve 9/17 sayılı İçtihadı Birleştirme ve Ceza Genel Kurulunun 24.12.1979 gün ve 7/588, 14.11.1983 gün ve 240/71 sayılı kararlarında da açıklandığı şekilde "menfaat temini amacıyla üfürükçlüğü ve nüsha yazmayı mutad meşgale haline getirdiği ve halk arasında nüshacı ve üfürükçü ünvan ve sıfatıyle tanındığı" anlaşılan sanığın, menfaat temini amacıyla müdahilin eşine de hüsha yazıp, üfürükçlük yapmak suretiyle 677 sayılı yasaya aykırı davranışta bulunduğu ve diğer sanıkların da bu suça Abdullah Gürel'in sıfat ve faaliyetini bilerek katıldıkları kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlaşıldığı halde sanıkların beraetlerine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, müdahil vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler:
(Abdullah Gürel'in nüshacılık ve üfürükçülük yaptığı anlaşılmakla beraber, diğer sanıkların bu suça katıldıkları ve menfaat temin ettiklerinin kesinlikle anlaşılamadığını) ileri sürerek, sanıklar Mustafa Ekrem Mazı ve Halil Mazı hakkındaki hükmün onanması gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme uygun şekilde, yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, sanıklardan Abdullah Gürel hakkında oybirliği ile, diğer sanıklar hakkında üçte ikiyi geçen çoğunlukla 1.6.1987 tarihinde karar verildi.