 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/596
K: 1988/73
T: 07.03.1988
DAVA : Özel belgeyi yoketmek suçunda sanık Namıkın hükümlülüğüne dair Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 9.12.1986 gün ve 37-810 sayılı karar sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 17.11.1987 gün ve 8027/9540 sayılı ilamı ile onanmıştır.
C. Başsavcılığının CMUK. nun 322. maddesince Özel Daire Kararının kaldırılarak hükmün bozulmasını isteyen 23.12.1987 gün ve 169 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Özel belgeyi yok etmek suçundan sanık Namık'ın TCY.nın 348. maddesi yollamasıyla 345. madde uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü inceleyen Özel Daire bu kararı onamıştır.
Bu kararı itiraz eden C. Başsavcılığı TCY.nın 348. maddesi "bir kimse tamamen veya kısmen bir varakanın aslını yahut aslın ziya, halinde kanunen makamına kait olan suretini ortadan kaldırır veya bozar ve bundan hususi bir zarar neşet ederse... cezalandırılır" hükmünü getirmiştir.
Suçun unsurları yönünden oluşması için :
a - Bir belgenin ortadan kaldırılması
b) Zararın doğmuş olması
Gereklidir.
Yakınıcı şikayet dilekçesi ve anlatımlarında çelişkili iddialarda bulunmuş, tanık Temel de benzer biçimde olayı anlatmıştır. Sanık ise savunmasına yazılı kira kontratosu yapılmadağını yakınıcı ile haricen anlaştığı dükkanın ortadan bölünerek yarısının kendisine yarısının da Ertuğrul isimli kişiye kiralandığını Ertuğrul isimli kişinin gelerek kontrat yapıp dükkana girdiğini yakınıcının ise çağrıya rağmen kontrat yapmadığını peşin ödemesi gereken bir aylık kira bedelini de vermediğini bu nedenle dükkanı bir başka kişiye kiraya verdiğini ileri sürmüştür.
Olay tanıklarından yakınıcının arkadaşı Cevdet iddiayı doğrular nitelikte anlatımda bulunurken tanık Necdet ise hazırlıktaki anlatımında kontrat yapıldığını gördüğünü söylemiş duruşmada ise kontrat yapıldığını görmediğini söylerek çelişkili beyanda bulunmuştur.
Kira kontratının düzenlendiği konusunda tarafsız tanık bulunmaktadır. Yırtıldığı iddia edilen kontratın parçaları da ele geçirilememiştir. Dükkanı kiraya vermekten vazgeçtiğini öğrenmesi üzerine yakınıcının elindeki kontratı sanığa göstermesi ve onunda kapıp yırtması yaşamın olağan akışına pek uygun düşmemektedir.
Bu nedenle
a - Sanığın ve yakınıcıların anlatımlarında adı geçen Ertuğrul ve diğer kiracılar dinlenerek böyle bir kontratın yapılıp yapılmadığı ve yapılmışsa kontratı görüp görmedikleri sorularak bu yöndeki iddia ve savunmalarının araştırılması
b - Sanık dükkanı kiraya vermekten vazgeçerek kapora ve tabelayı iade etmiş olmasına göre yakınıcının ne gibi bir zararı olduğu hususu araştırılarak hukuki durumun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
c - Sanık bir aylık peşin kira bedelinin ödenmediğini savunmasına göre kendisini zarardan korumak isteyen sanığın kira aktini feshetmek amacı ile kira kontratını yırtıp iptal etmekten ibaret eyleminde TCY.nın 347. maddesinin uygulanma yeri bulunup bulunmadığının tartışılmaması) gerekçesiyle Özel Daire Onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemektedir.
İncelenen dosyaya göre; yakınıcının sanıktan işyeri olarak dükkan kiraladığı yazılı sözleşme yaptıkları, 10.000 lira kapora veren yakınıcının dükkana tabelasını da astığı ancak bilahare kiraya vermekten vazgeçen sanığın kapora ve tabelayı bir işçisi aracılığıyla iade ettiği durumu görüşmeye giden yakınıcının yanındaki arkadaşı Temelin elinden sözleşmeyi kapan sanığın yırtmak suretiyle suça konu belgeyi yokettiği iddia ve kabul edilmiştir.
C.Başsavcılığı üç yönden itirazda bulunmaktadır. İtirazının birinci nedeni sübuta yöneliktir. Ancak yakınıcının iddiası, bunu doğrulayan tanıklar Temel, Cevdet ve Necdetin anlatımları karşısında sanığın suça konu belgeyi alarak yırtıp yokettiği sabittir. Bu itibarla Ertuğrul isimli kiracının dinlenmesi sonuca etkili görülmemektedir.
2. nedene gelince, belgelerin hukuk düzeni içinde hukuki ilişkiler kurma hukuki eylem ve işlemler oluşturma ve bunları kanıtlama yönünden büyük önemi ve payı vardır. Uygar toplum düzeni geliştikçe belgeleri hukuk düzeni içindeki bu pay ve önemi de artmaktadır.
Toplumda belgeler inandırıcılık gerçeklik ve doğrulukları konusunda kendiliğinden ortak bir inanç oluşmuştur. Bu ortak inanç kamu güvenidir. Kamu güveni "Topluma ilişkin hukuksal varlık ya da yarardır" (CGK.nun 14.2.1983 gün ve 471/46 sayılı kararı) sahtecilik suçlarının mağduru kamu güvenidir.
Ortak ve toplumsal yaşamın barış içinde ve olağan akışı izleyerek sürmesi için bu güvenin devamı ve korunması zorunludur.
Bu nedenledir ki Devlet "bir olguyu kanıtlama yeteneğini tanıdığı belgelerin özel ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de bu soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştığı belgeleri ilişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir" (CGK.nun anılan kararı )
Böyle bir belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi gerçek bir belgeye ekleme yapılması, bütünün veya bir kesiminin değiştirilmesi veya aslının ya da aslın ziyanı halinde yerine geçebilecek olan suretinin ortadan kaldırılması eylemleri, suç sayılarak yaptırıma bağlanmıştır. Zarar doğma olasılığı yeterlidir. Kanıt değeri olan belgenin yok edilmesiyle zarar kendiliğinden doğmuştur.
İtirazın üçüncü nedeninde ise TCY.nın 347. maddesinin uygulanma koşulları bulunup bulunmadığının araştırılması istenmektedir ki; 348. maddenin uygulandığı hallerde 347. maddenin uygulanması söz konusu olamaz. Şöyle ki bir belgenin yok edilmesinin TCY.nın 347. maddede öngörülen gerçek veya gerçek kabul edilen bir durumun kanıtını oluşturmak amacıyla işlenmesi olası değildir. Zira, 347. madde kendisinden önceki maddeleri kapsamına almış bulunmaktadır. Anılan madde ancak bir belgenin yapılması halinde uygulanabilir, yoketme halinde uygulanamaz.
Bu itibarla C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere C. Başsavcılığı itirazının reddine 7.3.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.