Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/586
K: 1988/62
T: 29.02.1988
DAVA : Toplu gümrük kaçakçılığından sanıklar Jack Kahmi ve 10 arkadaşının beraetlerine ve suç konusu eşyaların sanıklara iadesine dair Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 9.7.1985 gün ve 45-90 sayılı hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenerek bozulmuştur.
Direnmeye dair aynı mahkemeden verilen 22.10.1987 gün ve 22-178 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan, dosya C.Başsavcılığının hükmün bozulmasını isteyen 8.12.1987 gün ve 7/16338 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Toplu gümrük kaçakçılığından sanıklar Jack Kahmi ve arkadaşlarının beraatlerine ilişkin Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hüküm özel dairece;
1615 sayılı Gümrük Yasasının 104. maddesi (Fiktif Antrepoya alınan eşyaya ait teminat alınmış olsa bile kesin ithal işlemine başlamadan, vergileri kesin ödenmeden, yazalı izin alınmadan depodan kısmen veya tamemen eşya çıkarılmayacağı, aksi takdirde idari takibat ve kaçakçılık koğuşturması yapılacağı) emir hükmünü ihtiva etmektedir. Bu açık hüküm karşısında yasal gereği yerine getirilmeden fiktif antrepodan bir kısım eşyanın alınıp imalatta kullanıldığı mevcut delillerle subuta erdiği cihetle TCK.nun 2 ve 3217 sayılı Yasanın ek 9. maddesi ile mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken kasıt olmadığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğiyle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise; özetle; kaçak eşya tesbit zaptında belirtilen malların 1981-1983 yıllarınca ait ithalat rejimine göre yurda getirilmesinin mümkün olduğu, ithalat rejimine tabi olan bu malların usulüne uygun olarak ithal edilip edilmedikleri konusunda araştırma yaptırıldığı, buna göre; Tüpko ve Kompant Sanayii ve A.Ş.nin Çorlu'da Kurulu Fabrika ihtiyacı için imilatta kullanılan eşya olup yurt dışından Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğine uygun olarak kurulan fiktif antrepoya alınıp sonra ihtiyaca göre kat'i ithallerinin yapıldığı, eşyalar antrepoya alınırken beyanname verildi, belli başlı işlemler yapıldığı, eşyaların vergilerini karşılayacak teminat mektubunun global olarak 45 milyon olarak alındığı, teminatın vergilerden az olması halinde eksikliğin idarece tamamlattırıldığı, dosyadaki bilgilere göre bir kısım malın gümrük işlemleri bitirilmeden vergilerinin teminat altında olduğu mülahazası ile çekildiği, bilirkişi mütalaasında belirtildiği gibi gümrük işlemleri tamamlanmadan çekilen malzemelerin vergileri karşılığının global olarak yatırılandan 1.646.613 lira olduğu, bunun ise karşılanmasının her zaman istenilebileceği ve dengenin kurulabileceği, bu eylemin 1615 sayılı Yasanın 156. maddesini ihlal eder olduğu, 1918 S.Y.nın 1/A maddesine temas etmediği, eşyanın teminat altında olması nedeniyle kaçakçılık kastının oluşmayacağı, bundan ayrı olarak 2817 sayılı Yasa ile 1615 S.Y. 104. maddeye getirilen son fıkraya göre ekonomik zaruretler halinde antrepoda mevcut eşyanın gümrük işlemleri bilahare yapılmak üzere sahipleri tarafından kullanılmasına izin verilebileceği, sanıklarında bu hükümden yararlanabilecekleri, kaçakçılık suçu olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.
İncelenen dosyaya göre; Tüp-Ko A.Ş.nin geçici ithal edip gümrük mevzuatına uygun olarak Çorlu'daki fabrikaları içinde açtıkları Fikrif Antrepoya konulan malzemeyi şirketin yöneticileri olan sanıkları, gümrük vergi ve resimlerini ödemeden, gümrüğün denetimi ve bilgisi dışında çıkartarak üretimde kullandıkları, vaki ihbar üzerine olaya el koyan Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettişliğince soruşturma ile durumun anlaşıldığı, buna göre; 33.842 adet TV tüpü için cam kavanoz, 26.873 adet TV tabanca aksamı ile 336.778 adet tbanca aksamı ve 16 adet Flue Powder isimli malın bulunmadığı, sanıkların ise; Ekonomik nedenlerle bunları kullanmaya karar verip alıp kullandıkları Müfettişe ikrar ettikleri, Bilirkişi mütalaasına göre; malzemelerin toplam cif kıymetlerinin 108.468.120 TL. gümrük vs. vergiler toplamının ise 53.252.904 lira olduğu, buna göre 45.000.000 milyon lira teminat dışında kalanın karşılıksız bulunduğu görülmüştür.
1615 sayılı Gümrük Yasasının 104. maddesi; fiktif antrepoya alınan eşyaya ait teminat alınmış olsa bile, gümrük işlemlerine başlamadan bu işlemler bitirilmeden, vergileri kesin olarak ödenmeden ve gümrüğün yazalı izni olmadan buralardan kısmen veya tamemen eşya çıkarılamaz. Aksine hareket halinde hem idari ve hemde kaçakçılık mevzuatına göre kovuşturma yapılan, hükmünü içermektedir. Bu amir hükme rağmen sanıklar yasa gereğini yerine getirmeden bir kısım eşyayı fiktif antrepodan alarak imalattan kullanmışlardır. Hareketleri bu hüküm karşısında kaçakcılık suçu oluşturur.
2817 sayılı Yasanın 34. maddesi ile Gümrük Yasasının 104. maddesine eklenen 3. fıkrayla; ekonomik zaruretler halinde antrepolarda mevcut malın gümrük işlemleri bilahare yapılmak üzere sahipleri tarafından kullanılabileceği hükmü getirilmiş ise de; bunun için önceden Bakanlıktan izin alınması gerekir. Olayımızda ise; sanıkların mensub oldukları firmanın böyle bir başvurusu olmadığı gibi Bakanlıkça verilmiş bir izinde bulunmamaktadır.
Olaydan sonra 24.2.1983 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 2801 sayılı Yasadan mükelleflerin (olayımızda sanıkların) yararlanabilmeleri için, kanunun yayımından önce işlemin kanuni takibe alınmamış olması gerekir. Malın gizlice ve habersiz çıkarılıp kullanılması ve ihbar üzerine müfettişlikçe olaya elkonulması ve bu suretle takibata başlandığının yasal olarak saptanması karşısında sanıklar hakkında bu yasanın tatbikide mümkün değildir.
Bu itibarla özel daire kararına uyularak hüküm kurulması gerekirken yasal olmayan gerekçeyle sanıkların beraatlerine karar verilmesi ve bunda direnilmesi yasaya aykırıdır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler: 30.1.1946 tarih 31/3. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve TCK.nun 2. maddesi hükmü karşısında; sanıklar hakkında 2801 sayılı Yasanın uygulanması gerekeceği ve bu suretle kaçakçılık suçu oluşmayacağı gerekçesiyle direnme hükmünün onanması yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahil idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme direnme hükmünün yukarıda gösterilen sebepten dolayı BOZULMASINA, 29.2.1988 gününde 2/3 geçen oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini