 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/572
K: 1987/125
T: 16.03.1987
DAVA : Olay günü sanık H.B? ile tanık M.A. arasında ihtilaflı olan arazinin ölçümü yapılırken olay yerine gelen komşuları müşteki S.B.'un (oradan değil buradan ölçüm yapılsın) diye müdahale etmesi üzerine sanığın elindeki balta ile (sen karışma, elimdeki balta ile seni parçalarım) dediği ve üzerine yürüdüğü, bu eylemi nedeniyle evli beş çocuklu 1927 doğumlu olan sanık hakkında Silahla tehdit suçundan dava açılıp sonuçta mahkum olduğu, yerel mahkeme ile Özel Daire arasında 647 sayılı yasanın 6. maddesi yönünden gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık çıktığı görülmüşytür.
Ceza Genel Kurulunun 1.10.1984 tarih 217/295 sayılı kararında da açıklandığı üzere; 1961 Anayasanın yürürlüğe girmesinden önce 1924 Anayasası da CMUK.nun 32. maddesinde benzer bir hüküm bulunmaması nedeniyle erteleme isteğinin reddi halinde mahkemelerin kararlarında gerekçe gösterme zorunluluğu aranmazken mülga 1961 Anayasasının 135/son ve 1982 Anayasasının 141/3. maddesinde bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır kuralı getirilmiş ve buna bağlı olarak 1969 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu Anayasa hükmü CMUK.'nun 32. maddesine alınmıştır.
Bu açık hükümlere rağmen devam edegelen çelişkili uygulamaları birleştirme zorunluluğu duyularak 7.6.1976 gün 4/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla "Anayasa'nın 135. maddesinin son fıkrası ve CMUK.'nun 32. maddesinde yer alan bağlayıcı açık hükümler karşısında TCK.'nun 89 ve 647 sayılı yasanın 6. maddeslerinde yazılı erteleme isteğinin reddi halinde de mahkemenin yasal gerekçe göstermeye zorunlu bulunduğu" içtihat edilmiştir.
Dosyamıza baktığımızda, 60 yaşlarındaki sanığın sabıkasız olduğu ve hükmolunan cezanın ertelenmesine engel herhangi bir halinin bulunmadığı görülmektedir.
Sanık hakkında tayin olunan hürriyeti bağlayıcı hapis cezası 647 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca para cezasına çevrildiğine, bu uygulama ile kişiliği, sair halleri olumlu kabul edilerek suçun işlenmesindeki özellikler de gözönünde bulundurulmak suretiyle ceza şahsileştirildiğinde ve sanığın geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerine nazaran erteleme konusunda bir karar verilirken de yukarıda açıklanan hususların bulunmadığının gerekçeleriyle açıklanması gerekirken yasal deyimlerin tekrarı ile yetinilerek tecile yer olmadığına karar verilmesi ve bunda direnilmesi yasaya aykırıdır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üye S.Yertut: Dosya kapsamına, delillere, oluşa ve gösterilen gerekçeye göre hükmün onanması yönünde oy kullanmıştır.