 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/566
K: 1988/115
T: 21.03.1988
DAVA : Adam öldürmeye tam teşebbüs ve adiyen müessir fiilden sanık Raif'in hükümlülüğüne dair, (Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 10.3.1987 gün ve 237-24 sayılı karar, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 3.11.1987 gün ve 3005-3794 sayılı ilamı ile onanmıştır.
C. Başsavcılığı'nın; CMUK.nun 322. maddesince Özel Daire kararının kaldırılarak bozulmasını isteyen 4.12.1987 gün ve 165 sayılı itaraznamesiyle dosyanın birinci Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Müessir fiil ve öldürmeye tam kalkışmak suçlarından sanık Raif'in TCK.nun 448, 62, 51/1, 59, 456/4, 51/1, 59. maddeleri uyarınca sonuç olarak 10 yıl ağır hapis, 1 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen hüküm Özel Dariece onanmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığı ise, 1 - Olay yerinde keşif yaparak olayın geçtiği yerin, ceryan tarzının kesin olarak tesbiti ile sanığın evinin taşlanıp camlarının kırılmasının yaralamadan önce mi yoska sonra mı olduğunun tesbiti ile TCK.nun 51/2. maddenin tatbik kabileyitinin araştırılmaması,
2 - Sanık, kendisi ile boğuşan mağdura gücünün yetmeyeceğini anlayınca iki darbe vurup kaçtığını, ifade etmesine, hedef seçilen yerlerin ilk bakışta hayati önem taşımayan yerler olmasına, hayati önem taşıyan bölgede yaralama suçu işlenebileceğine göre TCK. nun 456/2. maddesi yerine sanık aleyhine yorum yapılarak öldürmeye tam kalkışmaktan hüküm kurulması,
3 - Sanığın Güllü'ye ika ettiği adiyen müessir fiil suçundan verilen hapis cezasının para cezasına çevrilmemesinin gerekçesinin gösterilmemesi; nedenleriyle Özel Daire onama kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasını itarezen istemiştir.
İncelenen dosyaya göre;
Olaydan bir süre önce sanık Raif'in karısı Kamile, mağdur Sait'in kızı Nevriye hakkında dedikodu çıkarmış bundan dolayı olay günü, Kamile ile Nevriye köy çeşmesinde kavga etmişler, eve gelen Nevriye durumu babası ve annesine anlatmış, bunun üzerine babası mağdur Sait, annesi Güllü, ve kendisi olmak üzere birlikte sanığın evine taşlarla saldırmışlar, camlarını kırmışlar, evinin müştemilatına girerek orada sanık Raif'i dövmeye başlamışlardır. Bu saldırıdan kurtulmak isteyen sanık, ele geçirilemeyen bıçakla mağdur Sait ile karısı Güllü'yü yaralamış ve kaçmıştır.
Olay sonrası, olay yerinde inceleme yapan görevliler; sanığın evinin taşlandığını, camlarının kırıldığını ve içeride taşlar bulunduğunu, olayın sanığın evinin müştemilatı damında ve evde ceryan ettiğini, ayrıca mağdurun evinin merdivenlerinde kan izine rastadıkarını belirlemişlerdir.
Mağdur Sait hakkında Adli Tıp kurumu 4. İhtisas Kurulu 12.11.1986 gün ve 11032 sayı ile mağdurun hayati tehlikeye maruz kaldığını, 25 gün mutad iştigalinden kalacağını, bildirmiş bu mütalaasını hastahane tedavi kayıtları, röntgen filmlerine göre vermiştir.
Tedavi kayıtları ve röntgen filmlerinde ise mağdurun;sol skapula üzerinde biri 4 cm diğeri 8 cm uzunlukta iki adet kesici ve delici alet yarası aldığı, bu yaralardan büyük olanın sütüre edildiği ve mağdurda hemoponomotoraks meydana getirdiği ifade edilmiş, bu olay sonrası tedaviye alınıp 12.10.1984 tarihinde ve olaydan 15 gün sonra hastahaneden çıkarılmıştır.
İtiraz yazısında ileri sürüldüğü gibi yerinde keşif yapılmasında bir yarar var mıdır?
Olay yerinin neresi olduğu hususunda tanık beyanları, taraf beyanları gibi iki gurupta oluşmaktadır. Bir grup - mağdurun evi önünü, diğer gurup ise sanığın evinin damını ve evini, olay yeri olarak ifade etmişlerdir. Bu durumda yapılacak keşfin bir yarar sağlamayacağı meydandadır. Bu itibarla keşif yapılması hususundaki itirazın reddi gerektiği, ancak; olayın ardı sıra köye giden jandarma tarafından düzenlenen krokiye göre olayın sanığın evinde ceryan ettiğini kabulde zorunluk vardır. Mağdur ve tarafları sanığın evine saldırmış, camlarını kırmışlardır. Bu husus kurul çoğunluğu tarafından sanığın daha sonra işlediği yaralama suçunda TCK.nun 51/2. maddesinin uygulanmasını haklı kılan ağır haksız tahrik olarak kabul edilmiştir.
Suç vasfına gelince :
Eylemin sanığın evinde ceryan ettiğinin anlaşılması karşısında içeriye girenlerin toplu tecavüzünü def için gelişi güzel sallanan bıçakla vaki yaralamada hedef seçme söz konusu olmadığından eylemin yaralamak olarak kabulü gerektiği kurul çoğunluğu tarafından keza kabul olunmuştur.
3. itiraz sebebine gelince; mahkemece 647 sayılı Kanunun uygulanmaması yönünde gösterilen gerekçe yasal ve yeterli olduğundan bu konudaki itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıkanan nedenlerle; Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının üç nolu bendindeki itiraz sebebi yerinde görülmediğinden reddine, Ancak diğer itiraz nedenleri açıklanan şekilde yerinde olduğundan kabulü ile sanık Raif'in mağdur Sait'e karşı ika ettiği eylem; ağır haksız tahrik altında müessir fiil (TCK. 456/2, 457/1, 51/2. md.) suçunu oluşturduğundan bu konuya hasren Özel Daire onama kararının kaldırılması ile yerel mahkeme hükmünün gösterilen bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA sanığın tutukluluk süresine ve bozma nedenlerine göre tahliyesine, 29.2.1988 günlü oturumda Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının üç nolu bendindeki itiraz hakkında oybirliği, tahrik konusunda 2/3'yi geçen çoğunlukla ve suç vasfı konusunda ise aynı oturumda yasal çoğunluk oluşmadığından, 21.3.1988 günlü oturumda çoğunlukla karar verildi.