 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/547
K: 1988/16
T: 08.02.1988
DAVA : Yerleşik yerde nedensiz olarak silah atmaktan sanık Nami'nin yapılan yargılaması sonunda; emnanette kayıtlı tabanca ve mermilerin zoralımına ve yargılama giderinin sanıktan tahsiline dair (Havza Sulh Ceza Mahkemes)nden verilen 4.5.1987 gün ve 536-387 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 15.10.1987 gün ve 7749-8108 sayılı ilamı ile onanmıştır.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulmasını isteyen 25.9.1987 gün ve 2/5865 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın suçta kullandığı ruhsatlı tabancası ile mermilerinin CMUK.nun 392 ve sonra gelen maddeleri uyarınca açılan zoralım davası sonunda TCY.nun 36/1. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin hükmü inceleyen Özel Daire;
(Zamanaşımı nedeniyle zoralımı gerektiren fiilden dolayı takip imkanının kalmaması halinde, TCY.nın 36/2. maddesindeki istisnai hal dışında suçta kullanılan eşyanın zoralımı söz konusu olamaz. Zira ortada bir mahkumiyet hükmü bulunmamaktadır. Buna karşın asıl suç yönünden zamanaşımı süresi içinde kesin bir mahkumiyet hükmü veya ön ödene suretiyle sonuçlanan bir takip gerçekleştiği takdirde, eşyanın zoralımı konusunda ayrıca işlem yapılması ve mahkemeden karar istenmesi mümkün bulunmaktadır. Aksine bir uygulama, takip konusu fiil ile bundan kaynaklanan zoralımın zamanaşımı yönünden ayrı ayrı işleme tabi tutulmasına yol açacaktır. 2370 sayılı Yasa ile değişik TCY.nın 119. maddesine zoralım konusunda açıklık getirilmiştir.Değişiklikten önceki metinde bu konuda bir hüküm bulunmadığı halde maddenin yeni şekilde bu madde gereğince kamu davası açılmaması veya ortadan kaldırılmasının zoralıma ilişkin hükümleri etkilemeyeceği belirtilmek suretiyle, zoralımın bağımsız olarak nazara alınması imkanını sağlayan bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu açıklığa rağmen ve asıl suç zamanaşımına uğradığı halde zoralım yönünden TCY.nnı 102. maddesindeki sürelerin yeniden işletilmesi 102 ve 119. maddelerin amacına ve zamanaşımı felsefesine ters düşer. Kaldı ki 119. madde değişen suç vasfına göre duruşma esnasında da uygulanmaktadır. Zamanaşımı gerçekleşmeden ön ödeme sonucu dava ortadan kaldırıldığı ve buna dair hüküm kesinleştiği, ancak zoralım konusunda herhangi bir karar verilmediği takdirde takip konusu fiil için söz konusu olmayan zamanaşımının TCY.nın 102. maddesinde ayrı bir süreye tabi tutulmayan zoralım yönünden gerçekleştiğinin kabulü halinde yukarıda değinilen aykırılık daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca C. Savcısının yazısı zoralım konusunda bir karar verilmesi isteminden ibaret olup, ortadan kaldırılması gereken bir davada bulunmamaktadır) görüşüyle onanmasına karar vermiştir.
Bu karara karşı itiraz eden C. Başsavcılığı; ( TCY.nın 119. maddesinin konuluş amacı mahkemelere intikal eden dava sayısını azaltmaktadır. Anılan maddeyle yapılan uygulama zoralıma ilişkin hükümleri etkilemeyeceğine göre CMUY.nun 392. maddesine göre açılacak dava sonucunda zoralım konusunda bir hüküm verilecektir. Ve bu davada eylemin suç olup olmadığını tesbit yönünden tüm kanıtlar toplanacaktır. O halde zoralım davasının ne kadar zamanda sonuçlandırılması gerektiğini tesbit zorunluluğu vardır. Yasa koyucu TCY.nın 102 ve devam eden maddelerinde en ağır cezaları gerektiren davaları bile belli zamanaşımı süreleri ile sınırlamışken zoralım davalarının sonsuza dek sürmesine cevaz vermesi düşünülemez. O halde bu tür davaların da belli bir süre içinde bitirilmesi gerekir. Bu sürenin zoralımı gerektiren eylemin tabi olduğu süreler çerçevesinde değerlendirilmesi zorunludur.
Bu itibarla hazırlık soruşturması sırasında ön ödemede bulunulması nedeniyle takipsizlik kararı verilen yerleşik yerde nedensiz yere silah atmak suçundan kullanılan ruhsatlı tabanca ve mermilerin zoralımına karar verilmesi için açılan davada, asıl fiil için TCY.nın 10265. maddeye göre 2 senelik dava zamanaşımı süresi vardır. Bu süre sanığın sorgusunun yapıldığı 11.3.1985 ile zoralım kararının verildiği 4.5.1987 tarihleri arasında dolmuştur. Davanın ortadan kaldırılması gerekir) gerekçesiyle Özel Daire onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulması istenmektedir.
İncelenen dosyaya ve kanıtlara göre;
Sanık hakkında bir köy düğünü esnasında yerleşik yerde nedensiz yere silah atmak suçundan C. Savcılığınca soruşturma yapıldığı sırada TCY.nın 119. maddesi uyarınca ön ödeme nedeniyle takipsizlik kararı verilerek suçta kullanılan tabanca ve mermilerin zoralımı için yetkili mahkemeye CYUY.nın 392 ve devam eden maddeleri uyarınca dava açılmış ve sonuçta tabanca ve mermilerin zoralımına karar verilmiştir.
Zoralım konusu tabanca ve mermiler, emekli astsubay olan sanığın ruhsatlı malıdır. Yani TCY.nın 36/2. maddesinde belirtildiği üzere bizatihi bulundurulması veya taşınması suç teşkil etmez. O halde zoralıma konu olması TCY.nın 36/1. maddesinde öngörüldüğü üzere suçta kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Eylemden açılan soruşturma TCY.nın 119. maddesi uyarınca ön ödeme sonucu takipsizlik kararı ile sonuçlanmış ve C. Savcılığı suçta kullanılan ruhsatlı tabanca ve mermilerin zoralımına karar verilmesini yetkili mahkemeden CYUY. nın 392 ve devam eden maddeleri gereğince istemiştir. Bu istem, üzerine yerel mahkeme CYUY.nın 393. maddesinde öngörüldüğü üzere duruşmaya müteallik işlemleri uygulayacak sanığı dinledikten sonra kanıtları da toplayarak karar vermiştir.
TCY.nın 36/1. maddesinde öngörüldüğü üzere suçta kullanılan eşyanın zoralımına karar verilebilmesi için o eşyanın suçta kullanıldığının sabit olması gerekir. Dolayısıyla zoralım; mahkumiyet halinde mümkündür. Ceza Davasını düşüren sebepler mevcut olduğu takdirde, mahkumiyet şartı tahakkuk etmediğinden zoralım kararı da verilemez. Bu sebeple kural olarak ölüm, genel af, şikayetten vazgeçme, ön ödeme ve benzer davayı düşüren hallerin mevcudiyeti halinde TCK.nun 36/1. maddesi uygulanamaz ise de; TCY.nın 119. maddesinde " bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve zoralıma ilişkin hükümleri etkilemez" denilerek ön ödeme halinde suçta kullanılan eşyanın zoralıma ilişkin istisnai hüküm getirilmiş olup bu hususta bir karar verilmesi için CYUY.nın 392 ve müteakip maddeleri gereğince C. Savcısı veya davacının esas davayı görmekle yetkili mahkemeye başvurması gerekmektedir.
Olayda suça konu ruhsatlı tabanca ve mermilerin taşıma veya bulundurulması başlı başına suç teşkil etmediğinden, sanık hakkında CYUY.nın 392. maddesi uyarınca zoralım davası açılmıştır. Sanık hakkında ön ödeme sonucu takipsizlik kararı verilmeyerek dava açılmış olsa idi, suçun müstelzim olduğu zamanaşımı dolduğunda dava ortadan kaldırılarak tabanca ve mermilerin iadesine karar verilecekti. O halde asıl fiil için yasa koyucunun kabul ettiği zamanaşımı süresinin zoralım davasında da aynen düşünülmesi zorunludur. Bu itibarla CYUY. nın 392. maddesi uyarınca açılan zoralım davalarının da asıl fiil için öngörülen zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilmelidir. Olayımızda suç teşkil eden fiil TCY.nın 551. maddesine muhalefet olup, TCK.nun 102/5. maddesinde göre 2 senelik dava zamanaşımına tabidir. Bundan kaynaklanan zoralım davasının da 2 senelik zamanaşımı süresine tabi olması doğaldır.
Yerel mahke 11.3.1985 tarihinde sanığın sorgusunu yapmış 4.5.1987 tarihinde ise zoralım kararını vermiştir. Sorgunun yapıldığı tarihi ile hükmün verildiği tarih arasında belirlenen 2 senelik asli zamanaşımı süresi dolmuş olup, zamanaşımını kesen muamele de yapılmamıştır.
Bu itibarla zoralım davası zamanaşımına uğradığından Özel Daire onama kararının kaldırılmasına yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, bozma yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak zoralıma ilişkin davanın zamanaşımının gerçekleşmesi sebebiyle ortadan kaldırılmasına tabanca ve mermilerin sahibine iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden CYUY.nın 322. maddesinin verdiği; yetkiye dayanılarak davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ve suç konusu tabanca ile mermilerinin sanığa iadesine 8.2.1988 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri:Özel Daire onama kararının haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüşlerdir.