 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/524
K: 1987/695
T: 28.12.1987
DAVA : İncelenen dosya ve kanıtlara göre;
Olay gecesi saat 24.00 sıralarında sanığın evine gelerek kapısını çalan, açılmadığı takdirde kıracaklarını söyleyerek zorla kapıyı açtıran yakınıcı Fazlı Metin ve yanındakilerin, önceden aralarında geçen bir konuyu tartışmaya giriştikleri sanığın yalvarmasına rağmen evini terketmedikleri, sanık ve karısı Ayşe Metin'in tartaklamaya başladıkları bunun üzerine sanığın evinde bulundurduğu tabancasını çekerek yakınıcı ve yanındakileri evinden dışarı çıkardığı, arkasından da dayısı Yaşar Sağlam'ın evine giderek durumu anlattığı ve tabancayı jandarmaya teslim ettiği; savunma, yakınıcı ve tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Olayda yakınıcı ve yanındakiler sanığın konut dokunulmazlığına karşı haksız bir saldırıda bulunmuşlardı. TCY. 49. maddesinde "Gerek kendisinin, gerek başkasının nefsine veya ırzına vukubulan haksız bir taaruzu filhal defi zaruretinin bahis olduğu mecburiyetle.. işlenilen fiillerden dolayı faile ceza verilemez." hükmü konulmuştur. O halde meşru müdafaadan söz edebilmek için haksız bir saldırı olmalı ve bu saldırı kişinin veya başkasının nefsine veya tehlikeye konulmasıdır. Burada "nefis" kavramını açmak gerekirse; mehaz İtalyan Ceza Kanununda "kendisi" kavramı yerine kullanıldığını görmekteyiz. "kendisi" kavramı kişinin, vücut tamlığı, kişi güvenliği, sağlığı, kişisel özgürlüğü, şeref ve onur duyguları gibi kavramları kapsamaktadır.
Öğretide de "nefis" kavramı yukarıda açıklandığı şekilde kabul edilegelmektedir (Dönmezer-Erman, U. Alacakaptan, F.Erem, Ö.Tosun'dan aktaran Turhan Tufan Yüce, Ceza Hukuku Dersleri, 1982, Sh. 255-257).
Sanık, konut dokunulmazlığını geceleyin bozan ve bunda direnen yakınıcı ve yanındakilere tabanca çekerek evini terketmelerini sağlamıştır. TCY. 193. maddesinde öngörülen suç hürriyet aleyhinde işlenen cürümler arasında düşünülmüş ve konut dokunulmazlığı kişiler için bir çeşit hürriyet niteliinde görülerek, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olarak kabul edilmiştir. Maddenin özünde konutun fizik varlığı ve mal niteliği değil, kişilerin güvenlik içinde barınabilecekleri bir yuva özelliği öngörülerek bu kavramın güven ve huzuru korunmak istenmiştir. Aksi düşünülseydi bu suçun mal aleyhindeki cürümler bölümündeki yer alması gerekirdi.
Konut dokunulmazlığını kişi hürriyetleri arasında kabul etmek zorunluluğu karşısında, konut dokunulmazlığı saldırıya uğrayan sanığın bunu koruma ve sağlama yönelik hareketleri TCK. 49. maddesinde öngörülen meşru müdafaa sınırları içinde kalmaktadır. Öyle ki sanık kendisini savunurken tabanca çekmekle yetinmiş, ateş dahi etmeyerek, haklı savunmasında aşırılığa kaçmadan taarruzu defetmek gayri bir gayesi bulunmadığını göstermiştir.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan kurul üyeleri Özel Daire bozma ilamının haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüşlerdir.