 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/515
K: 1988/11
T: 01.02.1988
DAVA : Taammüden adam öldürmek suçundan sanıklar Ramazan ve arkadaşlarının mahkumiyetlerine dair Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 24.12.1986 gün ve 86/117 sayılı hükmün, kendiliğinden temyize tabi olup, sanıklar vekilleri ve müdahil vekilinin de temyizleri üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesin'ce incelenerek 1.10.1987 gün ve 2129/3319 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığının CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün onanmasını isteyen 12.11.1987 gün ve 155 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Taammüden adam öldürmekten sanıklar Ramazan ve arkadaşları hakkında Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonunda;
a - Sanık Ramazan'ın TCK.nun 448, 452/1, 59. maddeleri uyarınca 15 sene ağır hapsine,
b - Sanıklar Salih, Mustafa, Saadettin'in aynı suça fer'i iştirakten; TCK.nun 448, 452/1, 65/3, 55/3, 59. maddeleri uyarınca Salih ve Mustafa'nın, 7 sene 6'şar ay; Sadettin'in 5 sene ağır hapsine,
c - Sanık Nail'in delil yetersizliği sebebiyle beraatine ilişkin hükmü, Özel Daire:
"Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanıklar Ramazan, Mustafa, Salih, Saadettin'in suçlarının sübutu kabul sanık Ramazan bakımından oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, mahkum olan sanıklar yönünden takdiri cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Nail hakkında elde edilen delillerin hükümlülüğüne yeter nitelik ve derecede bulunmadığı mahkemece gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar Salih, Mustafa ve Ramazan ile duruşmalı incelemede vekillerinin sübuta ilişen müdahilin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün sanıklardan Nail'in beraatine temas eden bölümünün onanmasına Ancak;
A - Cezaların şahsiliği prensibine göre;
Şiddet sebebinin oluştan kaynaklanması ve şiddet nedeni olabilmesi için sanıkların tesbit edilen davranışlarının oluşla ilgili olması gerektiği halde, mücerret olay sırasında gözlenen, tesbit edilen davranışlarının ne şekilde oluşla ilgili olduğu ve hangi nedenle cezanın teşdiden verilmesini icab ettirdiği açıklanmaksızın bu şekildeki gerekçeyle cezanın teşdidi cihetine gidilmesi doğru olmayıp mahkemece kabul edilen şiddet sebeplerinden sadece maktulün bir hiç yüzünden ve aşırı şekilde dövülmesi hususu, yasaya uygun olmakla beraber, sözkonusu şiddet sebebinin tatbikinde asgari had aşılırken iki buçuk misli gibi fahiş bir artırma yapılmak kastı aşan müessir fiil olarak kabul edilen suça adeta kasten katil cezası verilmek ve asgari haddin çok üstünde bir ceza tayin edilmek suretiyle sanık Ramazan ve kabule nazaran da sanıklar Salih, Mustafa, Sadettin haklarında kurulan hükümde suç ve ceza arasında mevcut olması gerekli adalet dengesi yönünden sanıklar aleyhine takdir hatasına düşülmesi
B - Maktulün asli fail Ramazan tarafından dövülmesi, kafasına yumruk ve tekmeyle vurulması sonucu merdivenden yuvarlanarak yere kadar düştüğü ölümün sanık Ramazan'ın eyleminden kaynaklandığı ve diğer sanıklar Mustafa, Salih, Sadettin'in ise ölüm sonucu ile ilgili olmaz şekilde yerde maktule vurmuş oldukları tüm dosya kapsamı, özellikle sanıklar Ramazan, Salih, Sadettin'in hazırlık ifadeleri, tanıklar Fethi, Erdoğan'ın şahadetleriyle anlaşılmış olmasına göre eylemleri kavga sırasında el uzatmak suçunu oluşturan sanıklar Salih, Sadettin, Mustafa'nın hareketlerine uyan TCK.nun 464/4. maddesi yerine olayda kastı aşan ölüm sonucu bakımından asli faille aralarında iştirak iradesi olmadığı halde belki arzu dahi etmedikleri ölüm sonucundan sorumlu tutulur şekilde TCK.nun 452/1, 65/3. maddeleri ile tecziyeleri suretiyle suç vasfının tayininde yanılgıya düşmesi" sebepleriyle bozmuştur.
C.Başsavcılığı ise özetle; cezanın teşdidi için gösterilen gerekçelerin oluşa ve delillere uygun yasal ve adil olduğu bundan ayrı olarak sanıkların olaydan önce maktulü dövmek hususunda karara varıp birlikte hareket ettikleri, asli fail Ramazan'ın yanında bulunarak ona cesaret vermek, maktulün cesaretini kırmak suretiyle fiilinin icrasına yardımcı olarak suça fer'an iştirak ettikleri esasen ortada yasanın öngördüğü biçimde bir kavga olmadığından sanıklar olmadığını ifade ile itiraz ederek Yerel Mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.
İncelenen dosyaya delillere göre;
Sanıklar ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmadığı başka köyden olan maktul Bahattin'in Senem isimli kızla evlenmek istediği, aynı kızı seven Salih ve arkadaşlarının bu sebepden maktule kızdıkları, olaydan yarım saat kadar önce Fethi'ye ait kahvehanede olduğunu öğrendikleri maktulü dövüp gözdağı vermeyi konuştukları sırada maktulün kahveden çıktığını görüp onunla merdivenin altında kavga ettikleri, bu arada sanıklardan Mustafa, Salih ve Sadettin'in ölüm tevlit etmez şekilde ona vurdukları bir ara maktulün kahveye sığınmak ve ellerinden kurtulmak için merdivenlerden yukarı çıkıp kahve kapısına geldiğinde burada merdiven sahanlığında sanık Ramazan tarafından geldiğinde burada merdiven sahanlığında sanık Ramazan tarafından yakalanıp tekme ve yumruklarla dövüldüğü, bu darbeler sırasında dengesini kaybedip merdivenlerden aşağı yuvarlanarak yere düştüğü, gürültüyü duyanların gelmesi üzerine yerden kaldırıp hastaneye götürüldüğü ancak burada kurtarılamayarak öldüğü,
Olay yerinde yapılan tesbitlere göre; merdivenin 9 basamaklı, 146 cm. yükseklikte olduğu, yerde merdiven altında kan ve boğuşma izleri görüldüğü,
Ölü muayene, otopsi tutanağı ile Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 23.7.1986 gün, 1270 sayılı mütalaasına göre; kafasında çatlak, kırık çöküntü olmadığı, ancak, otopside saptandığı gibi beyin zarında kemikle zar arasında kanama olduğu, saçlı deri altındaki bulgulara göre 3 ayrı darbeye maruz kaldığı, ikisinin sağ parietoksipital bölgede birinin sol paritotempolar bölgede olduğu, darbelerin müstakilen ve müştereken ölümü tevlit ettikleri, ancak hangisinin tek başına ölümü tevlit edeceği hakkında tıbben fikir beyan edilemeyeceği ölümün beyin kanamasının beklenir sonucu olduğu, ölümü mucip kafa içi kanamasının merdivenden basit bir şekilde düşmeyle olmayacağı... Vücudunda ve saçlı deri altındaki lezyonlar dikkate alındığında sert ve künt cisimlerin bu meyanda yumruk, taş, sopa gibi künt ve sert cisimlerin direkt olarak vurulmasıyla beyindeki kanamanın meydana gelebileceği; ölümün müessir fiili müteakip ani olarak meydana gelmiş olmayacağı, hemotomlar oluştuğuna göre bir süre yaşamış olduğu, kafa travmasından sonra düştüğü yerden kalkıp yürüyebileceği, ancak olay yerindeki merdiveni çıkmasının pek varit görülmediği bildirilmiştir.
Cezaların şahsileştirilmesi kuralı modern ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Bu ilkenin amacı, suçluya tatbik edilen müeyyidenin, ceza hukuku gayelerine ve müeyyideden beklenen maksada göre suçlu şahsa uydurabilmesidir. Diğer bir deyişle suçlunun kişiliğini suçu oluşturan ve kişiliğinde saklı bulunan iç etkenleri nazara alarak ceza tayinidir.
Kanunumuz istisnai haller dışında sabit cezayı belirtmeyip, aşağı ve yukarı sınır olan cezalar sistemini kabul ederek bu sınırlar içinde temel cezayı belirlemek yetkisini hakime tanımak suretiyle suç ve ceza ve suçlu kişi arasında uygun dengeyi sağlamayı amaçlamıştır. Bu yetkiyi kullanırken, hakim; adalet ve nesafet kurallarını, suçun işleniş şeklini, kanun ve nizamlara muhalefet derecesini, sanığın ahlaki temayülleri ile suçlunun topluma tekrar kazandırılması gibi kuralları gözönünde tutmalıdır. Bu nitekilleri itibariyle takdir hakkının isabetle kullanıp kullanılmadığı da denetime tabidir.
İncelenen olayda maktulün bir hiç yüzünden hoyratça ve aşırı derecede dövülmesi gibi sebepler cezada şiddet nedenini gerektirirse de asgari haddin iki mislinden fazla bir miktarda teşdit bu suçun cezasını kasten öldürme cezası derecesine götürür ki; bu da yukarıda yapılan açıklamalar karşısında teşdidin takdirinde isabetsizlik yaratır.
Bu itibarla C.Başsavcılığının bir nolu itirazı yerinde bulunmamıştır.
2. itiraz sebebine gelince; yukarıda açıklanan oluşa ve delillere göre; maktul, sanık Ramazan'ın müessir fiili sonucu ölmüştür. Diğer sanıkların eylemleri ölüm tevlit etmeyen müessir fiilden ileri gitmemiştir. Sanık Ramazan, suçu yumrukla işlemiş, diğer sanıklar onun eylemine iştirak etmemiş olduklarından Mustafa, Salih ve Sadettin'in eylemleri ölümle sonuçlanan kavgada maktule el uzatmaktır.
Bu nedenle 2. kez itiraz nedeni de yerinde görülmediğinden C.Başsavcılığını itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 1.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.