 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/260
K: 1987/428
T: 05.10.1987
DAVA : Sahtecilik suçundan sanık Duranın mahkumiyetine dair, Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 27.3.1986 gün ve 132/35 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 1.4.1987 gün ve 1529/3379 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığının CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararını kaldırılarak hükmün onanması istemini bildiren 5.5.1987 gün ve 99 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Bono üzerinde tahrifat yapmak suçundan sanık Osmanın ve Halilin beraatlerine Duran'ın TCK.nun 342/1, 59. maddeleri gereğince bir yıl sekiz ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hükmü, Özel Daire :
(Müdahil Sabriyenin kocası olan Dinçer'in 2.700.000 liralık borcuna karşılık senet vermek durumunda kaldığı, alacaklıların da adı geçene güvenmemeleri ve mali durumu iyi olan karısının kefaletini istemeleri üzerine asıl borcunu karısından gizlemek amacı ile sanık Duran ile birlikte suça konu senedi önce 700.000 lira miktar üzerinden düzenledikleri ve bu şekilde düzenlenen senedi karısına imzalattığı, bilahare Dinçer'in muvafakatı ile senetteki bedelin 2.700.000 lira halinde getirildiği, herne kadar senette Sabriyenin kocası Dinçer yanında asıl borçlu imiş gibi imzası bulunmakta ise de, adı geçenin senedi kocasının borcuna karşılık kefil olarak imzaladığı oluş ve kabul ile sanık Duran, Dinçer, senet alacaklısı Osmanın beyanlarından anlaşılmasına göre,
Türk Medeni kanunun 169. maddesi hükmü karşısında müdahil Sabriye yönünden senedin hukuki sonuç doğurucu nitelikte bulunmadığı ve bu sebeple de atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması) isabetsizliğinden bozmuştur.
Bu karar karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığınca ;
(... Müdahil Sabriyenin bonoyu kefil sıfatıyla imzaladığına dair bono üzerinde bir meşruhat olmadığı gibi, aksine müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla dava konusu senedin Medeni Kanunun 169. maddesi gereğince Sulh Hakimince onaylanmasına ihtiyaç yoktur. Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin 20.12.1979 gün ve 5391/5802, 17.10.1984 gün ve 4761/4823, 22.2.1985 gün ve 541/898, 19.3.1985 gün ve 563/1506, 4.3.1986 gün ve 7641/1130 sayılı kararları da düşüncemizi doğrular nitelikte olduğundan özel Daire Bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi) talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre :
Müdahil Sabriyenin suç konusu 700.000 liralık bonoyu "kefil" sıfatıyla imzaladığı senet metninden anlaşılamamaktadır. Aksine müdahil bu senette "müşterek borçlu" olarak gözükmektedir. Böyle bir senedin ciro edilmesi halinde ödenmemesinden dolayı iyiniyetli hamile karşı kocası Dinçer gibi, müdahil Sabriye de mesuldür. Zira, Türk Ticaret Kanunun 690. maddesine göre "Bononun mahiyetine aykırı düşmedikçe poliçelerin cirosuna ait 593,602. maddeler hükümleri bonolar hakkında da caridir" ve 691. maddeye göre "Bir bonoyu tanzim eden kimse; tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi mesuldür" 599/1. maddesi hükmüne göre ise "poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasabetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun"
Türk Medeni kanunun 169/2. maddesinde "koca menfaatine olarak karı tarafından üçüncü şahsa karşı iltizam olunan borçlar sulh hakimi tarafından tasdik olunmadıkça muteber olmaz" hükmüne yer verilmişse de; suç konusu senet metninden, müdahilin kocası yararına borç altına girdiği anlaşılamadığından böyle bir seneden muteber olması için sulh hakimi tarafından onaylanmasına gerek bulunmamaktadır.
Nitekim, bu bononun alacaklısı olarak gözüken Osman senedi Fadime'ye ciro etmiş; Fadimenin de icra takibine başlaması, boçlulardan Dinçer'in "borcu kabul ettiğini ancak ödeyemeyeceğini" bildirmesi üzerine aleyhine takibe devam edilen Sabriye adına kayıtlı taşınmazın satışı için gün tayin edilmiştir.
Sanıklardan Duranın alacaklısı Osman, borçluları Sabriye ve Dinçer olarak gözüken ve düzenlendiğinde hukuken geçerli olan 700.000 liralık bono üzerine müdahil Sabriye'nin bilgisi dışında tahrifat yaparak 2.700.000 liralık bono haline getirmek suretiyle resmi evrakta sahtekarlık suçunu işlediği toplanan delillerden kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlaşıldığından C. Başsavcılığın itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile 6. Ceza Dairesinin 1.4.1987 gün ve 1529/3379 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, 5.10.1987 gününde ve üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.