 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1987/1-11
K:1987/182
T:30.03.1987
- YASAL SAVUNMA
- ZORLA IRZA GEÇMEK
- SUÇA KALKIŞMA
ÖZET : Issız bir yerde, erkek sanığın ard: ardına ırza geçmeye yönelik saldırılarına uğrayan 17 yaşındaki kadın sanığın; yasal savunma içinde tüfekle ateş ettiği, olayın geçtiği yer ve ruh hali gözönünde tutulduğunda zorunluluğun çizdiği sınırı aşmadığı anlaşılmaktadır. Tüfekle kovalanmasına rağmen, saldırılarını sürdürerek, kadının ırzına geçmeye kalkışan; ancak, beklemediği biçimde silahlı direnişle karşılaşınca eylemini tamamlayamayan öteki sanığın eylemi ise; sarkıntılık olmayıp, zorla ırza geçmek suçuna kalkışmadır.
(765 s. TCK. m. 49/2, 416, 61)
Zaruretin tayin ettiği hududu tecavüz suretiyle (M.Ö.)'yükasten öldürmeğe tam derecede teşebbüsten sanık Naime ile bu sanığa sarkıntılıktan ve gündüzleyin mesken masuniyetini ihlal suçundan diğer sanık Mustafa'nın hükümlülüğüne ilişkin, (Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 3.7.1986 gün ve 145/76 sayılı hüküm C. Savcısı ve sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek, 18.12.1986 gün ve 4334/4658 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Daire onama kararının hükmün bozulması istemini bildiren 15.1.1987 gün ve 5 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Adam öldürmeğe teşebbüs suçundan müdahil-sanık Naime'nin, TCK.nun 448, 62, 50, 55/3; 647 sayılı Yasanın 6. maddeleri gereğince bir sene dokuz ay on gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine; ırza geçmeğe teşebbüs ve konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından müdahil sanık Mustafa'nın, TCK.nun 421/2, 193/2, 61; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince sonuç olarak toplam 72.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hüküm, Özel Dairece incelenerek onanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı'nca:
(1 - Müdahil sanık Naime'nin hareketleri tamamen tecavüzü defetmek maksadına matuf bulunduğundan, TCK.nun 49/2. maddesin
göre, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gereklrken, TCK.nun 50. maddesinin uygulanması,
2 - Naime'nin ıssız bağ evine girmek İçin hücum etmesi, kapıya yüklenmesi ve tüfeği kullanmasını bilmediğini görünce yine hücum etmesi, maksadının açıkça mağdurenin ii-zina yönelik tecavüz olduğunu göstermesine göre, sanık Mustafa'nın, TCK.nun 416/1, 61. maddelerine göre cezalandırılması gerekirken, sarkıntılıktan hükümlendirilmesi yasaya aykırı olduğundan, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozul masına karar verilmesi) talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre;
Olay günü, saat 12 sıralarında, sanık Naime, ıssız bir mahalde bulunan bağ evlerine, 150 metre mesafede bulunan bağlarından üzüm şıraşı getirirken, daha önce kendisine ve başka kadınlara sarkınlık yaptığını, hatta 10 yaşında bir kıza tecavüze kalkıştığını bildiği sanık Mustafa'nın, etrafta kimsenin olmamasından da yararlanarak "anam, yavrum, yoruldun mu, sana yardım edeyim mi?" gibi sözler söyleyerek kendisine doğru geldiğini görünce, "Allah'ın belası, yine mi sen? diye, elindeki kovaları yere bıraktıktan sonra koşarak, 4-5 metre ileride bulunan bağ evlerine girmiş; peşinden yetişen ve dışarıdan yüklenerek kapıyı kapatmasını engelleyen sanık Mustafa, direnci giderek azalan sanık Naime'nin, duvarda asılı av tüfeğini bulunduğu yerden almayı başardığını görünce, oradan uzaklaşmıştır.
Mütecavizin gidip gitmediğini kontrol için, elinde tüfekle bağ evinden dışarı çıkan sanık Naime, tüfek kullanmasını bilmediğinden, yanlışlıkla tüfeğin kırma koluna basınca, tüfek ortadan katlanmıştır. Bu durumu gören sanık Mustafa'nın, "Zaten beni vuramayacağını biliyordum" diyerek, tekrar üzerine doğru geldiğini gören ve bu arada tüfeğini kapatmayı başaran sanık Naime, 4-5 metre mesafeden 1 el ateş ederek, göğsünden ve karnından, hayatını tehlikeye maruz bırakacak, 25 gün mutad iştigaline engel teşkil edecek ve dalağının alınması nedeniyle devamlı uzuv yaratacak şekilde, Mustafa'yı yaralamıştır.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun, 7.6.1982 gün ve 118/267, 3.12.1984 gün ve 93/402, 3.6.1985 gün ve 185/331 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; zaruret sınırının aşılıp aşılmadığını araştırılırken, sanığın içinde bulunduğu ruh halinin adil bir tarzda gözönünde tutulması gerektiği gibi; saldırının halen varlığını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıya başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur.
Olayımızda da; suç tarihinde onyedi yaşında olup, silah kullanmasını bilmeyen; ıssız bir mahalde, sanık Mustafa'nın ardı ardına ırzına yönelik saldırılarına maruz kalan sanık Naime'nin, yasal savunma şartları içinde ateş ettiği ve olayın cereyan ettiği mahal ve sanığın lçinde bulunduğu ruh hali gözönünde tutulduğunda, zaruretin tayin ettiği hududun tecavüz edilmediği; tüfekle kovalanmasına rağmen saldırılarına devam eden sanık Mustafa'nın ise, Naime'nin ırzına geçmeye kalkıştığı, ancak beklemediği bir tarzda silahlı direnişle karşılaşması nedeniyle eylemini tamamlayamadığı anlaşıldığından, C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan ÜYELER: (Sanık Naime'nin mağdur sanık Mustafa'nın hayati olmayan nahiyelerine ateş etmek suretiyle saldırıyı bertaraf etmek olanağı varken, hayati bölgeye ateş ederek, zaruretin tayin ettiği hududu tecavüz ettiğinin anlaşıldığını; sanık Mustafa'nın ise, Naime'nin ırzına geçmeye kalkıştığı hususunda kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini) ileri sürerek, itirazın reddi gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile, 1. Ceza Dairesi'nin 18.12.1986 gün ve 4334/4658 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün (BOZULMASINA), 30.3.1987 gününde ve üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.