 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/141
K: 1987/256
T: 04.05.1987
DAVA : Sahte evrak tanzim etmek suçundan sanık Ekrem'in mahkumiyetine dair, Düzce Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 26.2.1985 gün ve 137/9 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 6.5.1986 gün ve 70/97 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olduğundan dosya, C. Başsavcılığnın hükmün bozulması istemini bildiren 11.2.1987 gün ve 6-7382 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Sahte evrak tanzim etmek suçundan sanık Ekrem'in TCK.nun 339/1, 59, 31. maddeleri gereğince dört yıl iki ay ağır hapis cezası ve fer'i ceza ile cezalandırılmasına ilişkin hükmü Özel Daire :
Oluşa uygun kabule göre sanık hakkında TCY.nın 339. maddesinin ilk fıkrasının ilk cümleri yerine ikinci cümlesinin uygulanması isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel Mahkeme ise :
(Sanığın aksi sabit oluncaya kadar muteber resmi evraktan sayılan Orman Suç Zabıt Varakasının sahte olarak tanzim ettiği anlaşılmasına ve Özel Dairece de kabul edilmesine göre, TCK.nun 339. maddesinin ilk fıkrasının ikinci cümlesiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır) gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Dosya içeriğine göre :
Orman Muhafaza memuru olan sanık, Adem adlı şahsa ait traktörle kaçak orman emvali getirerek kendi evinin önüne yıkmış "neden devletin ağaçlarını kestin?" diye soran Mustafa'ya kızarak emvali onun kesip suç ikrarında bulunduğuna dair, 17.6.1982 tarihli ve 60 sayılı Orman suçu için Zabıt Varakası düzenleyerek Mustafa aleyhine kamu davası açılmasını sağlamıştır.
Yığılca Sulh Ceza Mahkemesince 25.11.1982 gün ve 327/462 sayı ile verilen "yapılan yargılama sırasında suç konusu iki adet kayın tomruğun, zabıt mümzisi ve Orman Muhafaza Memuru Ekrem tarafından kesildiğinin kesinlikle saptandığı anlaşıldığından sanık Mustafa'nın beraetine" ilişkin kararın Yargıtay 3. dairesinin 14.6.1983 gün ve 6656/6692 sayılı kararı ile onanmasından sonra sanık Ekrem hakkında inceleme konumuzu teşkil eden kamu davası açılmıştır.
Oluş ve sübutta yerel mahkeme ile, Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu; sahte olarak "Orman suçu için Zabıt Varakası" düzenleyen ve Orman Muhafaza memuru olan sanığa TCK.nun 339. maddesinin ilk fıkrasının birinci cümlesinin mi, ikinci cümlesinin mi uygulanması gerektiği hususudur.
Orman Kanununun 82. maddesine göre, yetkili memurlarca düzenlenen zabıt varakaları, "hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir"
Ayrıntılarıyla Ceza Genel Kurulunun 21.10.1968 gün ve 97/324 sayılı kararında da açıklandığı gibi; hukuki bir sonuç doğurmaya veyahut bir durumu belirlemeye veya isbat etmeye yarayan yazılara "varaka" denilmektedir. Varakalar onları, düzenleyen kişilerin sıfat ve görevlerine göre, ya husu veya resmi olmaktadır.
Bu itibarla hukuki bir sonuc doğurmaya veya durumu belli etmeye veya isbata yarayan resmi varakaların hukuki değer ve niteliklerinin bir kanun hükmü ile açıkça belli edilmiş olması gerekmektedir. Yürürlükteki mevzuatta resmi varakaların hukuki değer ve nitelikleri, bazı hallerde ya bir kanun hükmü ile belli edilmekte veya hut ayrıca bir hüküm sevk edilmemektedir. Açık bir hüküm sevkedilmiş bulunan hallerde kanun koyucu resmi varakaları iki grupta mütalaa ederek, bunların bir bölümünü "sahteliği sabit oluncaya kadar" ve diğer bir bölümü de "hilafı sabit oluncaya kadar" muteber diye tanımlamaktadır.
Bu nedenle kanunda ayrıca açıklama yapılmayan hallerde resmi varakaları genel kural olarak hilafı sabit oluncaya kadar muteber saymak zorunluluğu vardır. Zira, ceza bakımından kanun koyucu sahteliği sabit oluncaya kadar muteber evrakda işlenen sahtecilik eylemlerine daha ağır ceza müeyyidesi koymuş bulunmaktadır.
Örnek vermek gerekirse; HUMK.nun 295. maddesinde mahkeme ilamları ile noterlerce re'sen tanzim olunan senetler sahtelikleri isbat oluncaya kadar kesin delil sayılmıştır. bu tür bir varakayı sahte olarak düzenleyen sanığı TCK.nun 339/1. maddesinin ikinci cümlesiyle cezalandırılmasına karar verilecektir.
Medeni Kanunun 7. maddesi ile resmi sicil ve senetlerin doğru olmadığı sabit oluncaya kadar münderecatı ile amel oluncaya kabul edilmiştir. Bu hükme göre tapu sicilleri ile nüfus kayıtlarının hilafı sabit oluncaya kadar geçerli resmi evraktan sayılmaları gerekmektedir. HUMK.nun 295. maddesinde de selahiyetler memurların, selahiyetleri dahilinde usulüne tevfikan tanzim ve tasdik ettikleri vesakalar, hilafı sabit oluncaya kadar kesin delil sayılmıştır. Bu tür bir varakayı sahte olarak düzenleyen sanığın ise, TCK.nun 339/1. maddesinin birinci cümlesiyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Olayımızda da, "hilafı sabit oluncaya kadar muteber varaka" lardan olan, "Orman Suçu İçin Zabıt Varakası"nı sahte olarak düzenleyen sanığın TCK.nun 339/1. maddesinin birinci cümlesiyle cezalandırılmasına zorunluluk bulunduğundan sanığın temyiz itirazının bu nedenle kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle tebliğnamedeki uygun şekilde Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA 4.5.1987 gününde ve oybirliğiyle karar verildi.