 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1987/13
K: 1987/149
T: 23.03.1987
DAVA : Ölüme sebebiyet vermek suçundan sanık İsmail Hami Altınel'in mahkumiyetine dair Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 5.2.1986 gün ve 398/42 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince incelenerek 15.12.1986 gün ve 5945/7504 sayılı ilamıyle onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığının CMUK.322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 15.1.1987 gün ve 6 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyetten sanık İsmail Hami Altunel'in TCK.nun 455/1-maddesiyle 9 ay hapis ve 2812 lira ağır para cezasıyla mahkumiyetine ilişkin hükmü Özel Daire;
(Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikkat neticesine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle istem gibi oybirliğiyle onanmıştır).
C. Başsavcılığı Onama kararına yasal sürede itiraz ederek: (olay günü saat 21.00 sıralarında sanık yönetimindeki otomobiliyle Sarıyer-Beşiktaş yönüne gitmekte iken zincirli kuyu Sigorta durağı önünde, yolun karşısına geçmek isteyen yaya Hasan Parlak'a 3/8 oranındaki kusurlu davranışıyla çarparak ölümüne neden olmuştur.
Sanık vekillerinin tayin edilecek hapis cezasının para cezasına çevrilerek ertelenmesine ilişkin isteğini yerel mahkeme" olayın oluşunda sanığın tedbirsizliğinin bulunmasına, kusur oranına, genç bir kişinin yaşamını yitirmiş olmasına" ilişkin gerekçelere, ayrıca taksirli suçlarda sanığın cezasının tecili halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda kanaat edinilmesinin mümkün görülmeyeceğine ve takdire dayanarak istekleri reddetmiştir.
Oysa 647 sayılı yasanın 4. maddesi istek üzerine veya resen özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi konusunda karar verilirken "suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklerin", aynı yasanın 6. maddesinde sanığın" geçmişteki haliyle ahlaki temayülleri.."nin nazara alınmasını öngörmüştür.
Kararlılık gösteren Yargıtay içtihadları ile 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı tevhidi içtihat kararıda gerekçelerin bu unsurları kapsamına kabul etmiş ayrıca gerekçenin objektif ve subjektif unsur ve değerlendirmeleri kapsaması gerektiği yargısı ifade edilmiştir.
Oysa Yerel Mahkeme bu gerekçelere dayanmamıştır.
Suç taksirli nitelikte, sanık, 3/8 oranında ikinci derecede kusurludur. Olaydan sonra karakola giderek teslim olmuştur. Ölenin mirasçıları şikayetçi olmamışlardır.
Sanık yönünden olumlu olan bu hususlar mahkemece nazara alınmamıştır.
Bu nedenlerle, 9. Ceza Daire Onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini) istemektedir.
Dosya içeriğine, oluşa ve kabule bilirkişi kurulu açıklamasına göre; Sanık ehliyet olarak kullandığı otosuyla tek yönlü asfalt kaplamalı ve üç şeritli Levent-Beşiktaş yolunda orta şeritte seyreden tanıklarının bulunduğu otodan sellektör yaparak yol istedikten sonra bu otoyu sallamış ve geçtiği sırada yolun sağında yolcu indiren minübüsten kaç yolcunun karşıya geçmek istediğini gören tanıklardan Tamer Sonuparlak'ın kullandığı otonun hızını yavaşlattığı, bu iki kişinin karşıya geçtiği, ta bu sırada maktülünde hızlı olarak karşıya geçmek istediği tanıkların otosundan kurtulduğu ancak sol şeritte seyreden sanığa ait otonun sağ ön köşesine çarparak yaralanıp vefat ettiği, mesafenin çok kısa olması maktülün hızlı nedeniyle fren yapılsa bile parçmanın önlenemeyeceği olay yerinde fren izinin olmadığı, sanığın minübüsten inip karşıya geçmeye çalışan yayaları görünce hızını azaltmamış olması, münübüsü kontrol etmemesi ihtiyarı olarak fren yapmaması nedeniyle 2. derecede 3/8 oranında kusurlu olduğu, diğer taraftan maktülün yaya geçidi olmayan yolda en azından yolun geçişe müsaid hale gelmesini beklemeden münübüsün önünden aniden yolu kontrol etmeden dikkatsiz ve tedbirsiz olarak karşıya geçmeye kalkıştığından birinci derecede 5/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan oluşa, olayın akışına kusuru oranına ve itiraz yazısında açıklanan ve isabetli görülen nedenlere göre itirazın kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve hükmün istek gibi bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın kabulü ile Özel Daire Onama kararın kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün sanık hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı ceza paraya çevrilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 23.3.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.