 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/9437
K: 1987/9596
T: 26.10.1987
DAVA: Davacı, ara dinlenme saatinde çalıştığının tespiti ile bu süre zarfındaki çalışması karşılığının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR: Davacı işyerinde üc vardiya halinde çalışmaktadır. Varrdiyalar 8-16, 16-25, 0-8 saatleri arasında düzenlenmiştir.
Öbür yandan, 30.7.1983 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 2869 sayılı Yasa ile İş Kanunu'nun 61 ve 64'üncü maddesi değiştirilmiş, günlük çalışma süresi 8 saatten 7,5 saate, ara dinlenmesi de 29.11.1983 tarihinden sonra yürürlüğe giren 2965 sayılı Yasa ile yarım saate indirilmiştir. Ve bu günlük iş sürelerinin indirilmesi sebebiyle de "7,5 saate düşürülmesi dolayısıyla ücretlerden indirim yapılamayacağı" 2869 sayılı Kanun'un geçici maddesinde öngörülmüştür.
Davacı, 2869 sayılı Kanun'la çalışma süresinin günlük 7,5 saate, haftalık 45 saate indirilmesine rağmen, 7,5 saatle, 8 saat arasındaki yarım saatlik dinlenme süresini işyerinden ayrılmaksızın çalışarak geçirdiğini ve yemeğini makine başında yediğini ileri sürüp, bunun karşılığını istemiştir.
Gerçekten mahallinde bilirkişi aracılığıyla yapılan inceleme ve bilirkişi raporu esas alınarak, davacının çalıştığı işyerinde üretimin biteviye aralıksız sürdüğünü, makinanın durması veya durdurulmasının sözkonusu olmadığını, ara dinlenme sırasında gerek makinada arıza olması, gerekse üretilenin kalite ve devamlılığının kontrolü gibi nedenlerle yemeğin iş başında yendiğini, yemek yerken bir taraftan gözü ile makinayı incelemek durumunda kalıp, bu sürenin fazla mesai olarak değerlendirilmesi gerektiği mahkemece kabul edilmiş ise de; bu husus 1.7.1984-30.6.1986 tarihleri arasındaki toplu iş sözleşmesinde de göz önünde tutulmuş ve sözleşmenin 46 ncı maddesinde aynen " 3 vardiya halinde çalışan işçilere işin gereğine ve dinlenme süresine bağlı olarak yemeklerin işyerinde yedirileceği ve bu işçilerin işyerinde dinlenme esnasında işte bir aksaklık veya makinada bir arıza meydana gelmesi halinde bu aksaklık ve arızanın giderilmesi için hemen müdahale edileceği ve aksaklık ve arızanın giderilmesine müteakip dinlenmeden sarfedilen zaman kadar ara dinlenmesinin aynı şartlarla müteakip şartlarda yaptırılacağına" işaret edildikten sonra aynı bendin devamında "bu şekilde işin gereğine ve dinlenme süresine bağlı olarak yemeklerini işyerinde yemek durumunda bulunan ve işveren tarafından yazılarak belirlenen bu işçilere bu külfete karşılık fiilen çalıştırıldıkları beher gün için 80 lira ödeneceği" kabul edilmiştir.
Gerek mahallinde yapılan tespitlerde gerekse toplu sözleşmenin nitelendirilmesinde, davacının yarım saatlik ara dinlenmesi esnasında işyerinden ayrılmaması, yemeğini orada yemesi ve bu arada çıkacak aksaklık
ve arızaları gözetmesi normal bir çalışmanın devamı olarak kabul edilmediği
ancak, ara dinlenmesi esnasında işçiye bazı külfetler yüklediği anlaşılmaktadır. Gerçekten böyle bir durum diğer günlük çalışmanın bir devamı, başka bir ifade ile, normal bir çalışma düzeninin parçası olarak kabul edilip yasal fazla çalışma niteliğinde olduğu söylenemez.
Öbür taraftan, ara dinlenmesi esnasında işçiye işyerinden ayrılmamak ve bu arada çıkacak aksaklık ve noksanlıkları gözetmek ve bunlara müdahale etmek gibi bir külfet yüklemediği de söylenemez. Nitekim sözleşme tarafları da olayı bu şekilde değerlendirmiş ve ara dinlenmesi iş süresinden sayılmadığı ve ücret gerekmediği halde, bu özel ve kayıtlı dinlenme durumu nazara alınarak günlük 80 liralık bir munzam ödeme kabul edilmiştir.
Davacı 1.7.1984-30.6.1986 döneminde, şayet sözleşmenin öngördüğü bu munzam ödemeyi almışsa, yarım saatlik ara dinlenmesinden dolayı fazla mesai parası isteyemez.
Ancak, 1.7.1984'ten önceki toplu iş sözleşmesinde bu şekilde işbaşında yapılan ve işçiye bir külfet yüklediği daha sonraki bir sözleşme ile kabul edilen söz konusu yarım saatlik süre için herhangi bir ödeme öngörülmemiştir. Ne varki, 30.7.1983 tarihi ile 1.7.1984 tarihleri arasında da aynı çalışma ve ara dinlenmesi sürdürüldüğüne göre, bu dönem için de, sonraki sözleşmede öngörülen ödemeye kıyasen böyle bir munzam ödemenin yapılması hakkaniyete uygun olur.
Daha önce verilen hükmün onanmış olması, bu davanın kabulü için sebep teşkil etmez.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 26.10.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.