 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/5435
K: 1987/5208
T: 25.05.1987
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, Türk Hava Kurumu'nda çalışıp emekli olmuştur. Emekli olmadan önce borçlanmak suretiyle sigortalı saydırdığı muvazzaf eskerlik süresi içinde kıdem tazminatı istemiştir.
Gerçi İş Kanunu'nun değişik 14. maddesinin 4. fıkrasındaki, değişik kamu kurum ve kuruluşlarından geçen hizmetlerin emeklilik halinde birleştirilmesi ilkesi ile 506 sayılı Kanun'nun 60/F maddesindeki hüküm de nazara alınarak kıdem tazminatı ile birleştirilmesi bir yorum kural olarak uygulamaya sokulmuş, gerek daire, gerekse genel kurul uygulamalarında bu görüş ve içtihatın sürdürülmekte ise de; bu uygulamanın temel koşulu işçinin emekliye hak kazandıran hizmetlerin kamu kuruluşlarında geçmiş olmasıdır. Diğer taraftan iş Kanunu'nun 14. maddesinin 7. fıkrasında bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimine bir tanımlama getirmiş ve bu tanımlamada; genel, katma ve özel bütçeli idareler ile 468 sayılı Kanun'un 4. maddesinde sayılan kurumlardan sözedilmiştir.
Davalı kurum: genel, katma ve özel bütçeli idarelerden değildir. 468 sayılı Kanun'un 4. maddesinde ise; ödenmiş sermayesinin yarısından fazlası kamu tüzel kişilerince sağlanmış olan kurumlar ile bu kurumların ödenmiş sermayesinin yarısından fazlasını sağlamış oldukları diğer kurumlar ile bu sayılanlardan olmamakla beraber kendilerine bazı kamu hizmetlerinin yürütmek alanı ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olmayan özel kurumlara tabi kurumlar olduğu belirtilmiştir.
Davalı THK'nin sermaye bakımından bu tanımlamaya girmediği gibi, gelip vasıf itibariyle lde 468 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki ikinci tanımlamaya girmesi mümkün değildir. Bir dernek kuruluşudur. 1606 sayılı Kanun'la bazı vergilerden ve bütün borçlardan muaf tutulmuş olması 468 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki tanımlamaya girmesine sebep teşkil etmez. Bu itibarla davanın reddi gerekirken kabulü yersizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle davalı yararına BOZULMASINA, 25.5.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.