 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/3816
K: 1987/3991
T: 20.04.1987
DAVA : Davacı, verilen ihtar cezasının toplu iş sözleşmesine aykırı bulunduğunun tesbiti ile bu cezanın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir. Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı uzun süreden beri davalının işyerinde çalışmakta olduğunu davalı ile Sendikası arasında yapılan TİS'nin (B) disiplin suç ve cezaları başlıklı hükmünün "B" bendinde ihtar cazasının daha önce tembih cezası verilenlerle itaatsiz tavır takınan, yalan söyleyen, serbestce hareketler gösteren ve yasak olan hallere riayet etmeyenlere verileceği yazılı olduğu halde 1986 Ramazan Bayramı tatilinde bir gün işe gelmemesini sebep göstererek ihtar cezası verdiği, oysa aynı sözleşmenin 35'nci maddesinde ulusal bayram ve genel tatillerde işçilerin çalıştırılamıyacakları prensip olarak kabul edildiği, ancak herhangi bir nedenle bu günlerde çalıştırılan işçilere çalıştıkları günlere ait ücretlerin üç yevmiye olarak ödeneceğininin hükme bağlandığını belirtip, verilen ihtar cezasının toplu sözleşmeye aykırı bulunduğunun tesbitini ve bu işlemin iptalini istemiştir.
Mahkeme TİS'nde gerçektende memurların durumlarına uygun olarak bir kısım disiplin cezalarının konduğunun, ayrıca, hangi tür hallerde hangi cezaların verileceğinin belirtildiğini, bu cezalardan aktin feshi durumunun farklı bulunduğunu, ancak bu takdirde mahkemenin tazminat talebine bağlı olarak feshin haklı veya haksız sebebe dayanıp dayanmıyacağını inceleyebileceğini, bunun haricinde verilen disiplin hükümleri aktin feshine müncer olmadıkça veya sair bir mali etkisi bulunmadıkça mahkemenin işveren yerine kaim olarak hüküm tesis edemiyeceğini belirterek davayı reddetmiştir.
TİS'nin ihtiva edeceği ve edemeyeceği hükümler 2822 sayılı TİSGLK düzenlenmiştir. Borçlar Kanunun 19'uncu maddesine göre Kanunun açık buyurucu hükmüne aykırı olmayan sözleşme hükümleri taraflar için uyulması zorunlu bağlayıcı objektif hukuk kurallarıdır. Bunlar arasında yer alan disiplin kurallarına taraflar uymak zorundadırlar. Disiplin kurallarına aykırı davranışlardan hangilerinin ne gibi disiplin cezalarını gerektireceği ve bu cezaların nasıl ve kim tarafından verilip uygulanacağı TİS'yle düzenlenebilir. Herhangi bir disiplin cezasına maruz kalan işçi, gerek fiil bakımından ve gerekse ceza bakımından verilen cezanın TİS düzenlemesine aykırı olduğunu ileri sürerek yargı mercii önünde dava açıp bu cezanın sözleşmeye uygun olmadığının tesbitini ve iptalini isteyebilir.
Öncelikle böyle bir uyuşmazlık hem 5521 sayılı Kanunun 1'inci maddesine ve hemde 2822 sayılı Kanunun 66'ncı maddesine uygundur. 2822 sayılı Kanunun 6'ncı maddesindeki hükümlere göre hizmet aktinde düzenlenmeyen hususlara TİS'ndeki hükümlerin uygulanacağı gibi bu sözleşmeler hukuki dayanağını aynı Kanundan aldığına göre uyuşmazlık bu yönü ile de bu Kanunun uygulamasından doğan bir uyuşmazlık niteliği taşımaktadır ki, bunun da 66'ncı madde uyarınca İş Mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Mahkemenin değişik düşünce ile davayı reddetmesi isabetsizdir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.4.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İşçi ile işveren arasındaki hizmet akti ilişkisi bir özel hukuk ilişkisidir. Anayasanın 51 ve 53'üncü maddeleriyle de işçiler ve işverenlere, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma ve karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzeltmek amacıyla TİS yapma hakkı tanınmış ve bunun için de 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı TİSGLK yürürlüğe konulmuştur.
Öte yandan, TİS'nin yanlarına, yasalara aykırı olmamak koşulu ile TİS'ne objektif hukuk kuralı koyma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede olmak üzere yanlar, TİS'ne işyerindeki çalışma disiplinin sağlamak amacıyla disiplin suçları ve disiplin cezalarına ilişkin hükümler koyabilirler ve bu konuda çıkan uyuşmazlıkların disiplin kuralları tarafından çözüme bağlanmasını kararlaştırabilirler. Bu tür düzenlemeler iş hukuku alanına girmiş ve benimsenmiştir. Yeterki getirecekleri hükümler yasanın açık bir hükmüne aykırı olmasın. Böylece tarafların objektif hukuk kuralları çerçevesinde kendi aralarında oluşturdukları kurallar aracılığıyla karara bağlandıkları disiplin suçlarına karşı artık yargıda tesbit ve iptal davası açılamaz. Özel hukuk çerçevesinde verilen bu tür disiplin cezalarına karşı itiraz ve iptal davası açılabileceğine dair iş kanunlarında bir hüküm yoktur.
İşçi ancak toplu iş sözleşmesindeki disiplin cezasının yasaya aykırı olduğunu iddia edebilir. Veya eda davası açabilir. Olayda ise, böyle bir iddia ve istek yoktur. Davacı sadece kendisine isnat olunan fiil ve hareketin ihtar cezasını gerektirmediğinin tesbiti ve disiplin kurulu kararının iptalini istemiştir. İdare hukukuna ilişkin prensiplerin benzetme yolu ile özel hukuk alanında uygulanmasının hukuki bir dayanağı da olamaz. Bu nedenle mahkeme kararının bu gerekçelerin de ilavesi suretiyle onanması gerektiği görüşündeyiz.